1. BÖLÜM "İZMİR'E DÖNÜŞ"

4.3K 188 55
                                    

Uçak yeni yere inmişti. Yukarıdan İzmir'in güzelliğini görmek müthişti. Ama tabi kendi ayaklarınla gezmek ayrı bir keyif olur tabi. Alsancak'ın orada, denizin kokusunu burnuma çeke çeke yürümek istiyordum. Caddenin üstündeki kafelerden kumru yemek istiyorum.

Omzumdan kalkan ağırlıkla yanımda oturan sevgilime baktım. Ağzını hipopotam gibi açmış, gözünü kaşıyarak esniyordu. Önümüzde oturan Mine'nin sesiyle oraya döndük.

"Ağzın yırtıldı!" Yankı uyku sersemi tek kaşını kaldırarak Mineye baktı.

"Ne dedin?" Uzay'da bize döndü.

Ah evet! Uzay'da bizimle geldi. Tedavisinin devamı İzmir'de olacaktı. Mine ise bu konuda çok dikkatliydi. Her zaman ne yapıp ne yapmayacağına karışıyordu. Yani Yankı'ya böyle bir şey olsa bende aynısını yapardım.

"Kulağın mı tıkandı senin abicim." Mine sırıtarak Yankı'ya bakıyordu. Yankı kulağına birkaç kez vurdu. Yanımda duran minik sırt çantamı alarak içini açtım. İçinden sakız kutusunu açarak içinden sakız çıkardım. Yankı'ya sakızı uzattım, eline alıp hemen açtı ve ağzına attı. Sert sert çiğniyordu.

Uçağın kapısı açılınca herkes ayağa kalktı. Bizde kalkarak çıkışa doğru ilerledik. Sonunda havaalanının içine girmiştik. Yankı ve Uzay bavulları almaya gitmişti. Bizde Mine'yle beraber dışarıda beklemeye başladık.

"Berke nerede? Sizi ben alacağım demişlerdi." Mine'ye katlıyorum der gibi başımı salladım.

"Onu geç sen. Piştim ben ya!" Evet! Her zamanki Yankı yine kıskançlığını konuşturarak bana ne etek, ne şort, ne de kapri giydirmişti! Bu sıcakta pantolonla geziyordum. Aslında geziyorduk! Uzay o kadar kıskan değil o kapri giymesine izin vermişti. Ama tabi Yankı tek bana karışacak değildi ya! Kardeşine de karıştı beyefendi!

"Ya anladım senin sevgilin sana karışır. Ama benim sevgilim bana izin vermiş sen kimsin karışıyorsun kardeşim?" Mine coştu! Sanki önünde abisi var gibi bir elini hesap sorarcasına kaldırmıştı.

"Kardeşin. Hatta abin." Elini yavaş yavaş indirip kafasını yere mahzun bir şekilde eğdi.

"Peki." Ben kahkaha atarken önümüzde Yankı'nın jeepi durdu. İçinden Berke çıkınca gülümsedik. Yanımıza gelerek ikimize de sarıldı.

"Bizde seni özledik Berkecim ama abim bizi bu halde görürse seni kese bizi kanser eder." Berke ikimizi kolunun altına alarak kahkaha attı.

"O abin bana hiç bir şey yapamaz. Yalnız, abinin arabasına el koyabilirim. Siz yokken çok rahattım lan ben! Babamın arabasını alabilmek için dil dökmeme gerek yoktu, her yere rahatlıkla gidebiliyordum, koltukları da acayip rahat ama ben yakışıklı, araba güzel olunca Hande biraz kıskançlık krizine girdi." Biz gülerken kapıdan Yankı'nın sesi geldi.

"Artık babanın arabasıyla gidince yakışıklılığına bakmazlar artık Hande'de kıskanmaz." Berke Yankıların yanına giderek hem tokalaşıp hemde sarıldılar. "Özlemişim seni kardeşim." Berke, Yankı'dan ayrılıp bir bana birde Yankı'ya baktı.

"Barışmışsınız?" Yankı somurtarak Berke'e dündür.

"Barıştık barışmasına ama çok kök söktürdü hanımefendi." Sinirle, Yankı'ya döndüm.

"Hak ettin! Hak etmeseydin yapmazdım!"

Uykumdan tıkırtı sesleriyle uyandım. İlk ayılmayı bekledim ve ayılınca seslerin nereden geldiğini idrak etmeye çalıştım. Balkondan geldiğini anlayınca hemen pikeyi üzerimden itip balkona doğru yürüdüm. perdeyi çektiğimde bir anda cama çarpan çakıl taşını gördüm. Balkondan dolayı aşağıda kim varsa göremiyordum, ama tahminim doğruysa kesin Yankı'ydı bu. Balkon kapısını açıp aşağı baktığımda tahmin ettiğim gibi Yankı'yı gördüm. Sırıtarak bana bakıyordu.

Kar Tanesi Where stories live. Discover now