Bazı Hikayeler Yanlış Başlar

31 5 11
                                    

Bitmeyen hikayemin başladığı yerdeyim şimdi; Kefken'de.

8 yaşındaydım buraya ilk geldiğimde. İki günlüğüne bir aile dostumuzun davetiyle gitmiştik. Babam ve annemin hiç eskimeyen dostlarıydı onlar. Bir de çocukları Ersan. Benim gibi 8 yaşındaydı oda. Soğuk, sevimsiz bir çocuktu o zamanlar. Herkes ne kadar efendi olduğunu söylerken içten içe sinir oluyordum ona ki sanırım hislerimiz karşılıklıydı ve oda benden hoşlanmıyordu. Ailelerimizin yakınlığından dolayı sık sık görüşür olmuştuk. Ve ben her bir araya gelişimizde babasının 'Seni gelin alacağım' cümlesini duyar olmuştum. Aradan geçen birkaç senenin ardından babamın yaptığı iş değişikliğinden dolayı bağlarımız kopmuştu ve artık iki aileninde birbirinden haberi dahi yoktu. Zaten bende çocukluğumda kalan o sevimsiz çocuğu çoktan unutmuştum.

Ta ki, tam 10 yıl sonra karşıma çıkana dek...

Ablam Hayal'in nişan töreniydi. Bir anda karşımda gördüm onu. Adımları bana doğru gelirken anlamsız bir heyecan oluşmuştu içimde. O sırada hem o olduğundan emin olmaya çalışıyor hem de yanıma ulaştığında ne konuşacağımı düşünüyordum. Ben daha kafamdaki soru işaretlerine çözüm bulamadan yanımda buldum onu. Çok değişmişti... Artık küçük bir çocuk değil genç bir adam olmuştu ve işin saçma tarafı, ben o hiç hoşlanmadığım sevimsiz çocuğun gözlerine fazla dalmıştım. Kısa bir selamlaşmadan sonra yakın bir masaya oturdu. Tüm nişan töreni boyunca gözleri gözlerimdeydi ve bu beni fazlasıyla aptallaştırmıştı. Tören bitişinde vedalaştıktan sonra arkasından gidişini izledim ve içimden şunu söyledim ona: "Eğer şimdi dönüp bakarsan gözlerime, ben hayatım boyunca o bakışın içinde hapsolacağım." Her adımında istemsiz bir şekilde bu cümleyi tekrarlıyordum ve tam kapıdan çıkarken gözleri değdi gözlerime. İşte tam da bu anda yazmıştım kendi kaderimi.
O gece eve döndüğümde bir sosyal medya hesabından bana arkadaşlık isteği yolladığını gördüm. Hayatıyla ilgili tek bir şey bilmeden kafamda yeni bir yolun çizgisi oluşuyordu bile. Saçma olduğunun ve hayal kırıklığı yaşayabilme ihtimalimin farkındaydım fakat yine de vazgeçmedim o çizgileri oluşturmaktan. İsteğini kabul ederek beklemeye başlayacaktım ki beni fazla bekletmeden ilk mesajı attı 10 yıl önce başlayan hikayemin baş kahramanı. Bütün gecemi yüzümde hiç durmayan tebessümlerle bilgisayar başında geçirdim. Heyecan doluydum, mutluydum ve içimde uçusan kelebekleri durduramıyordum. Uzun sohbetimizden sonra hayatımın en güzel uykusuna yumdum gözlerimi.

Ertesi gün anî bir kararla eski günlerdeki gibi toplanma planı yapıldı ve kalabalık bir pikniğe gidildi. Tanımadığım başka bir aile daha vardı. Ben yanlarına sonradan katıldığım için kim olduklarına dahi bir fikrim yoktu ve içimdeki heyecandan dolayı merak konusuda etmiyordum. Hep onu izliyordum, sadece onu...
Bana bir şeyler oluyordu ve ben kendime dur demeyi beceremiyordum.
Gün sonunda evimize dönerken orada olan diğer aileyi sordum anneme. Ve aldığım cevapla dünyam yıkılmıştı sanki.
Onlarda bizim ailelerimiz gibi yakın dostlarmış. Ve benim bütün gün Ersan'ın yanında oluşunu izlediğim hatta akrabası sandığım o kız da Ersan'ın sözlüsü sayılıyormuş. Başımdan akan kaynar sular uzun süre kendime getiremedi beni. Olamaz diyordum kendi kendime.
Eğer olsaydı, beni o son bakışlarına hapsedemezdi...
Eğer olsaydı, sabaha kadar benim kalbimde o kelebekleri uçuramazdı.. Kendi kendime ne kadar inkâr etsemde gerçek buydu:
benim 10 yıl önce başlayan ama yaşanamayan hikayem, şimdi yeniden yaşanamadan bitiyordu...


Hiç Bitmeyen HikayemWhere stories live. Discover now