Bölüm 1

285 9 2
                                    

Masmavi bir kelebekti beni sevindiren. O eşsiz renkleriydi beni benden alan. Parmağıma konmuş kanat çırpıyordı hafifçe, gülümsedim, parmağımda ileriye geriye ilerledi durdu. 

Oturup saatlerce izleyebilirdim onu. Ama benimki yetse bile onun ömrü yetmezdi belkide.

Havalanan mavi kelebeğe tekrar baktım ve el salladım.

"Görüşürüz." Diye fısıldadım. Ben kelebeklerin uğur getirdiğine inanırım. Önüme ne zaman kelebek çıksa şansın  benden yana olduğunu hissederim.

Ne ilginç değil mi? 3-4 gün boyunca koza örüp, içerisinde 8-14 gün içinde kelebeğe dönüşüp, birkaç gün sonra ölmek.

Yolun ortasında  öylece durup kelebeği izliyor olmam kimsenin umurunda dahi değildi belkide. Hızlı hızlı ilerleyen  insanlar, telefonla konuşarak yavaşça ilerleyen insanlar...

Cebimde çalan telefonuma ilk önce aldırış etmedim fakat ısrarla çalmaya devam edince montumun cebinden çıkarıp gözlerimi dala konmuş mavi kelebekten ayırmadan kim arıyorsa cevap verdim.

"Efendim?" Dedim soğuktan titreyen sesimle. 

"Bartu seni soruyor, çıldırmak üzere Elis neredesin?" Diye soran arkadaşım Ceyda'ya soluk verdim. "Dur ben tahmin edeyim, kelebek izliyorsun değil mi?"

"Geliyorum Ceyda uzatmasanız?" Dedim sıkıntıyla. Darılacak olması açıkcası beni fazla ilgilendirmedi çünkü benim onlara olan zaafımı biliyor ve küçümsüyordu.

"Pekâlâ." Sesinden belliydi alındığı ama tek yaptığım telefonu kapatmak olmuştu.
Son bir kez daha kelebeğe baktım ve yüreğim ağzımda veda ettim.

Arkamı dönüp okul yolunda devam ettim. Kıpkırmızı olan elime sıcak hava üfleyip birbirine sürttüm. Eylül ayında olduğumuz halde hava baya soğuktu.

Soğuğu da fazla aldırış etmeden salına salına yürüyordum aklımdaki bazı düşünceler ve bazı olaylarla birlikte.

Çevresi geniş olup da mutlu olamayan bir ben varımdır belki. İnsanlar beni ben olduğum için değilde; bekaretimin, paramın, beni kullanma isteği üzerine yanıma geliyorlar. Ama gerçek şu ki hepsinden nefret ediyorum. Öyle tiksiniyorum ki yapmacık olanlardan, yüzlerine tüküresim geliyor.

Karşıma çıkan kocaman  'Çağıran Koleji' tabelasıyla olduğum yerde durdum. Bu okul bana aslında fazla bişey kazandırmamıştı. İki merhabalaştığım birkaç kişi hariç başka kimseyle konuşmuşluğum yoktu. Omuz silktim zaten hep yanlız biriyim, onların  yokluğu bana koymazdı.

Derin bir nefes alarak bahçeye adım attım. Hava soğuktu fakat yağmur yağmıyordu. Yinede bu soğukta neredeyse herkes bahçedeydi. Göz devirdim. Meraklı olmak sağlığından önemsiz onlar için. Dedikodu yapmak çok önemli.

Okula yürürken bir sürü gözleri üstüme topladım. Fısıldayanlar arasınds ismimi işittim. Birkaç kişinin adımı seslenip merhaba dediğini de.

Size okulu anlatayım. Her zamanki gibi bu okulda da kast sistemi gibi bişey var. Popülerler ve burslular.

Bu iki grup bile kendi içinde ayrılıyor fakat şöyle bir durum var ki kendi içinde ayrılan gruplar birbirlerinden fazla haz etmezler. Yani şöyle;

Popülerler: Sanat bölümü, beden eğitimi bölümü ve cilt bakımı bölümü.

Eğer bu grubun her hangi bir bölümün içindeyseniz diğer bölümlere giremezsiniz. İstemezler sizi. Kıskanırlar çünkü.

Bursalular da öyle bişey yoktu ama okulumuz bile kast sistemini o kadar benimsemiş ki bazı şeylerde popülerlere tanınan ayrıcalık burslularda yoktu. Ama bunu onlardan dert edinen de yoktu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 27, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KELEBEK (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin