AyBuğ HazEm (Part 1)

Start from the beginning
                                    

      
       Ayça'nın evinin önüne geldiğimde zile basmaya tenezzül etmeden bağırmaya başladım.

      "Ayça gel dışarı. Ayçaaaa. Kız gelsene. Dur sen dur. Şimdi eşek gibi gelmek zorunda kalacaksın." Elime kimsenin kafasını yarmayacak bir boyutta taş alıp Ayça'ların balkonuna doğru attım.

       Birkaç kez daha yaptığım şeyi tekrarlayıp durduktan sonra Ayça dışarı geldi.

     ''Nerdesin kız sen?"

      "Burdayım aşkım." dediğinde yüzümü buruşturup "Hadise intihar etti." dedim. Mal aklı sıra espri yapacaktı. Ama sadece aklı sıra. Masa sıra değil yani. Tamam vurmayın. Sustum.

     "Neyse niye çağırdın?" diye soru yönelttiğinde kısa ve net bir cevap verdim. "Parka."

      Bir şey demeyip ilerlemeye başladı. Ben de peşinden gitmeye hazırlanmışken aklıma Mahmud'un benden istedikleri geldi. Ayça'yı aldım tamam da. Çekirdeği unuttum ben. Ama bu haksızlık ya. Yanıma para almayı da unuttum ben. Yaşlandım mı lan ben yoksa? Allah'ım sen bana yardım et.

       Ayça'nın şortunun cebine elimi sokup para var mı diye baktım. Ayça bana soran gözlerle baktığında "Para var mı?'' dedim.

      Kafasını olumsuz anlamda salladı. Salak yanına para alsa olmuyor zaten. Gerçi bende almadığıma göre salak oluyorum ama olsun ya.

        "Eee ben çekirdeği neyle alacağım?"

      "Hazel zaten sizin evin önünden geçeceğiz. Alırsın o zaman." Zeki arkadaşım zekice bir fikir yöneltmişti. Ve bana da burada bu fikri kabul etmek düşer. Öyle değil mi sayın arkadaşlar?

     Bir beş dakika daha yürüdükten sonra bizim evin önüne geldik. Ben hızlı hızlı yürürken Ayça bir an da durdu. Belki şaka yapıyordur diye düşünerek yürümeye devam ettim ama Ayça halen durmaya devam ediyordu. Bıkmış bir şekilde arkamı dönüp Ayça'nın şoke olmuş yüzüne baktım. Ne oldu ki birdenbire ya?

      "Hazel şuna bak." Parmağıyla arkamı gösterdiğinde daha yeni döndüğüm gibi tekrar döndüm. Çünkü dönmek sevaptır. Döndürün kalbimi. Gidiyor gönlümün efendisi. Döndürün onsuz olamam artık. Tamam vurun. Bu sefer vurmakta haklısınız.

     Karşımda Emre ve babaannesini görünce şaşırmadım ama şaşırdım yani. Beklemiyordum doğrusu. Gerçi Emre'de öyle bir babaanne var ki gelinim evine götür beni diye tutturmuştur vallah. Yani insan bir der bu kız seviyor mu Emre'yi. Seviyor seviyor. Nah seviyorum. O kim ki ben onu seveyim. Hem ben sevecek kız değilim sevilecek kızım tamam mı? Ya .

      Annem de Emre'nin babaanesinin yanında durmuş herhalde tahminime göre onu yolcu ediyordu. Tamam da bunların bizim evin önünde ne işleri var anlamadım gitti.

     Oraya doğru koşup annemin hemen yanına geçtim. Ayça'ya baktığımda ise hala aynı yerde durduğunu gördüm. O halen şoktadır şimdi. Neyse bime geçmesinde! Kabul edin esprim güzeldi.

     Babaanneyle Emre aynı an da üzerimdekilere baktı. Tamam babaanneyi anladım gelininin biraz açık giyinmesine bakıyordu. Ama Emre! O da sevgilisine bakıyor işte. Sahte sevgili! Ama sevgili mi sevgili. Vicdansızsın iç ses. Kime çektin anlamıyorum ki! Sana!

      Babaanne kaşlarını çatıp "Gelinim sizin buralarda normal şort giymeyi yasakladılar mı?" dedi. Annemin yanında gelinim demeyeydin iyiydi be. Neyse onu sonra şey ederim ben. Ama sorun şu ki normal şort derken neyi kastetti ki? Herhalde babaanne kaprilere normal şort diyor.

Kod Adı:HödükWhere stories live. Discover now