Bir Dokunuş

15 4 3
                                    

(Arkadaşlar, bu bölümü aslında Şiddete ve şiddeti savunanlara karşı dimdik ayakta duranlara armağan ediyorum. Şiddetin kadını erkeği yoktur ve şiddetin her türlüsüne karşı savaşmak gerekir. SESSİZ KALMAYIN.)

Bu dünya kirli, bir çok ağlayış, yakarış sesi işitmiş.;bu şehir kirli, bir çok kan vahşet gördü;bazı insanlar kirli, kirliliğe onay verdi. Ama önemli olan kirliliğe karşı bir ev hanımı rolü oynamak ,onlarla mücadele etmek.
Bunu anlamama yardımcı olan insan yanımda yatan: Ayşegül.
Hayatı benden daha acı günlerle geçmiş, benden daha çok vahşete tanık olmuş bir insan... Aslında vahşet dolu günlere tanık olmuş bir milletiz... Ve ben bugün ilk kez aylar sonra kendimi rahatça uyumaya adadım ve bugün bir gerçeğin farkına vardım:İnsanlar eziyet çeken ve kötülüklere maruz kalan kişilere yardım etmeyip, sessiz kalarak kendi benliklerini yitiriyorlar. Ben bugün ilk kez benliğim için savaştım ve kendi benliğim için savaşmak istediğimi farkettim. İçimden bana bu gerçekleri gösteren insana:Ayşegül 'e binlerce kez dualar ederek uyudum.
Uyandığımda çevremde o kadar çok insan toplanmıştı ki... Hepsinin yüzü gözü kan içindeydi çoğunun bacağında veya kolunda olan kırıklar ya bezlerle boyunlarına bağlanmış yada  alçıya alınmıştı ' bize yardım et, 'diye yakarıyorlardı. Sesleri kulaklarımı tırmalıyor, kalbimi yerinden söküp alıyordu. Birden gözümü bir ışık dalgasına kaptırdım. Karanlıktan aydınlığa geçtiğinizde olduğu gibi kamaşıverdi. Sonra gözüm birden açıldı ama dur zaten açık değil miydi? Hıı... Ayy gerizekalı rüyaymış, rüya.

"Lütfen izin verin görüşelim."

Değil miydi yoksam. Nooluyor yaa?

"Abla..."

"Yok bir şey canım, uyu sen. Ben hemen hallediyorum."

Onu uyandırmaktan korkar gibi kalkarak büyük bir hışımla koridora çıktım.

"Ne oluyor burada?"

Bunlar niye gelmişti. Tekerlekli sandalyemle merdivenden inemeyeceğim için asansöre yöneldim.

"Bekleyin orada, geliyorum."

"Peki efendim."

Aşağı indiğimde peynir gören fareler gibi üşüştüler başıma.

"Ne vardı?"

"Efendim, dün yaşananlar ile ilgili konuşmak için geldik. Bir röportaj yapabilir miyiz, acaba?"

"... Elbette... Buyrun, şöyle geçelim."

Dedim,elimle çalışma odamı göstererek. Odaya girip yerleştiğimizde şu işine bağlı gazeteci ruhuna sahip, genç bir arkadaş hemen söze başladı.

" Hanımefendi(bayan yok biz bay'dan türemiyoruz;) dün yaşanan olayı anlatır mısınız, lütfen? "

Hangi olaydan bahsettiğini elbette biliyordum ama bu konuları konuşmak istemiyordum. Bunu anlamış olacak ki genç oğlan tekrar konuşmaya başladı.

"Lütfen rahat olun. Biz sadece halkın bilgilenmesi için buradayız..."

"Hayır, hayır. Sadece bu konu biraz da geçmişteki yaşamıma giriyor o yüzden biraz rahatsız oldum. Buyrun başlayalım."

Biraz sakinleştikten sonra konuya girdim.

"Ben, sevdiğim adam yüzünden bu telerleğe mahkum kaldım, bir çok insan gibi. Asıl can acıtan yürüyememek değil, can yakana, haddini bildirmemekmiş, bunuysa yıllar sonra öğrendim. Dün pencereden dışarıya baktığımda geçmişim, geleceğimde yankılandı . o iti ellerimde parçalamak, Yok etmek, kıçına tekmeyi basmak istedim... Dayanamadım, yaşadığım acıları başka birinin yaşamasına,hayatının mahvolmasına katlanamadım. Bu yüzden olaya müdahale ettim...Küfür ve hakaretlerle olsa bile... Ama Can Yücel şöyle der:'Bana şiirlerinde küfür etme diyorlar usulsüz;lan bu kadar orospu çocuğunu nasıl anlatayım küfürsüz?'Benim anlatırım da o misal. Ama dünya çok kirli, ben ne kadar temizlemeye çalışsam da öyle bön bön baktıklarını görünce, birden efderha gibi ağzımdan ateş püskürtesim geldi. "

" Peki, o kızın nerede olduğunu biliyor musunuz? "

Aynı çocuk değildi bu kişi, kızıl saçlı ve çilleri olan tatlı bir kızdı.

" Elbette, o benim yanımda. "

Bir süre şaşkınca baktılar, sözlerimin yarattığı etkiyle.

" Ona ne olacak? "

" Ne mi olacak? Ona çok değer veren bir ablası olacak ve bütün kadınların bundan sonra bir can yoldaşı, kurtuluşu olacak."

"Yani  bu tür etkinliklere devam edecek misiniz?"

"Devam etmekten çok öte... Kadına şiddete ve şiddetin her türlüsüne karşı durmak amacında olan bir dernek kuracağım. Ayrıca buradan bütün şiddet gören kadınlara sesleniyorum bu ev çok büyük, hepinize yetecek kadar yerim var."

O gün röportaj daha fazla uzamamış bu sözlerimle sonlanmıştı. Biri Ayşegül'le konuşmayı teklif etmiş ama onu bu tür işlere karıştırmak istememiştim. Çünkü onun artık geleceği bendim bu tatsız işlerle pekala ben uğraşabilirim. Ve uykusuz gözlerimle yatak odama doğru yürümüş binevi uyumak ve onun uyuyup uyumadığını kontrol etmek istemiştim ama odaya girdiğimde
onu elinde bir zarfı evirip çevirip incelerken buldum.

"O ne?"

"Sana gelmiş, abla."

Elinden alıp baktığımda Berkay SEVCAN adını görünce alıp çekmeceye fırlattım. Okumaya bile tenezzül etmem bundan sonra.
Artık bu hayat bana değil başkalarına yazılmış bir yazıdır. Biz kadınlar güçlüyüz ama gücümüzü belli etmemiz için bir dokunuş lazım bize... O dokunuş benden gelecek sizlere

Gözyaşım Okyanus Olmuş - 18Where stories live. Discover now