İntikal

3.4K 134 30
                                    

 Sabah şubeye geldiğimde bizim ekipten henüz kimse yoktu. Her zaman mesai saatine zar zor yetişen ben, bu sabah herkesten önce gelmiştim. Nasıl gecikebilirdim ki?

Bugün her zamankinden daha özenli göründüğüm kesindi. Sinekkaydı tıraşlı bir yüzüm, ve vücuduma tam oturan üniformam ile çakı gibi gözüküyordum. Kendime bir çay doldurup pencereden dışarıyı izlemeye koyuldum.

Yavaş yavaş ekip gelmeye başladı. Herkesten önce gelmem, Tuğrul'dan kaçmazdı elbet. Eğlenmeyi sever.

"Yiğit bu saatte? Subhanallah! İlk defa görenler beğensin beyler"

"O ne demek" Dedi arkasından yaşça büyük Sefa Abi.

"Facebook'ta falan paylaşıyorlar ya abi. Çift başlı öküz fotoğrafı ya da ne bileyim, sırtında Allah yazan inek fotoğrafları falan atıp, altına yazıyorlar ya ilk defa görenler beğensin diye."

"Ben görmedim hiç öyle şeyler."

"Aslında özellikle senin bilmen lazım Sefa Abi. Senin yaşındakiler paylaşır genelde böyle saçma şeyleri."

Birkaç kişi yüzünü saklayarak gizlice güldü.

"Tuğrul! çakarım alnının ortasına"

"Pardon abi haddimi aştım. Konumuz Yiğit'ti."

"Bundan sonra böyle" dedim. "Geciken olursa Asuman'ı salarım üstüne"

Tam bu anda Fuat komiser göründü merdivenlerden. Onu görünce kaygım ve heyacanım arttı bir anda. Herkesi genel hatlarıyla süzdü. Göz göze gelmedik. Bana bilinçlice tepki olarak mı bakmadı yoksa aramızda geçen muhabbeti unuttu mu bilmiyorum. Ama şüphesiz ikinci ihtimali tercih ederim.

"Herkes hazırsa gidelim" dedi.

Hemen yanımdaki Sefa Abi'ye eğilip fısıltıyla:

"Nereye?" diye sordum.

"İntikale. Haberin yok mu?"

Haberim yoktu. İntikale çıkacağımızdan haberim yoktu. Normalde Fuat komiser bir gün öncesinden herkesi arayıp tek tek haber verirdi ve yiyecek, içecek, çamaşır türü şeyleri tedarik ederdik. Çünkü arazide ne kadar kalacağımız belli olmazdı. Fakat bana haber vermemişti. Kumanyam yoktu. Yiyecek bir dilim ekmek bile almamıştım.

Herkes aşağıya inerken tek parmağıyla durdurdu beni.

"Sen kal." dedi.

Utandım.

"Özür dilerim komiserim o gün için. Çok düşündüm, çok fazla pişmanım. Gerçekten, keşke ispatlayabilsem."

"Sen, gelmiyorsun" dedi.

Bu iki kelimeyi ayrı ayrı vurgulayarak söyleyip merdivenlere doğru yöneldi.

"Komiserim gelmem lazım" diye seslendim arkasından.

Elini defol işareti yapar gibi sallayıp yoluna devam etti. Umursamıyordu beni. Şu an benim için ne kadar buhranlı bir an ise, onun için o kadar normal ve sıradan bir olay gibiydi. Beni silmişti ve umurunda bile değildim artık. O, görevine bakıyordu.

Fuat komiser dışarıdayken araca bindim. Herkes giderken ben burada kalamazdım.

Ekip tamam olunca Fuat komiser de bindi. Araç çalıştı ve yola koyulduk. Beni gördü ama sesini çıkarmadı. Araçtan atacak hali yoktu. Yüzsüzlük yapmıştım.

Varacağımız yere geldiğimizde araçtan bir bir indik. İntikal gidiş güzergahımız güvenlik altına alınmıştı. Kısa bir İştimadan sonra herkesin tamam olduğu anlaşılınca yola koyulduk. Saat öğleni çoktan geçmişti. Sıra halinde etrafımızı tarayarak gidiyorduk. Her birimizin arasında ortalama 50 metrelik mesafeler vardı. Varacağımız üst bölgesi, yaklaşık 6 kilometre ötede karşıda gözüken tepelik alandı. Üst bölgeleri genellikle yüksek tepelik yerler seçilir. Her yanının açık olması gerekir ki olası yabancı gruplar gözümüzden kaçmasın ve pusuya düşürülmeyelim. Arazi beklediğimden daha çetindi. Yollar olabildiğince engebeli ve ayaklarımızı yorgunluktan adeta çürüten türdendi. Bu arazide biraz yürüseniz, şehrinizin asfaltında attığınız her adım için şükredersiniz. Şükredin!

Bir Özel Harekat Polisinin GünlüğüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin