60. Bölüm "Sen Beni Öldüreceksin Kadın!"

Começar do início
                                    

"Bakkal dükkanı da olsa, otel de olsa benim için bir farkı yok güzelim İş, iştir anlayacağın.

"Çok da mütevazıyız." Diyerek gülümsediğimde şakasına burnumu sıktı.

"Çokbilmiş karım benim. İşin özü bebeğim; Demir, artık ağırlıklı olarak kumarhane işleri ile ilgilenecek ve ben de otellerin işletmesine bakacağım."

"Bu değişikliğin sebebi ne acaba?" diye sorduğumda aslında cevabını da biliyordum.

"Benim çokbilmiş karımın bunun ile ilgili elbet bir fikri vardır."

"Belki de senden duymak istiyordur o çokbilmiş karın."

"Ben o çokbilmiş karımı var ya." Diyerek dudaklarıma kısa ama etkili bir öpücük bıraktı. Geri çekildiğinde gözleri öyle bir ışıldıyordu ki. "Herşey senin için güzelim. Kumar işi yanında bir sürü pisliği ve tehlikeyi barındırıyordu. Ben, seni ve evladımı bu tehlikenin içine atmak istemiyorum."

Son söylediği cümleye kadar neden bu işten vazgeçtiğini zaten tahmin etmiştim ama o cümle kalbimde o kadar güzel bir yer etmişti ki. "Evladımız derken?" diye sordum gözlerine bakarak.

"Bilmem farkında mısın Güvercin ama korunmadan birlikte oluyoruz ve bu da bir bebeğimiz olma ihtimalini güçlendiriyor." Elleriyle yanaklarımı kavrayarak alnıma şefkatli bir öpücük bıraktı. "Senden bir çocuğum olması ihtimali bile, beni o kadar heyecanlandırıyor ki güzelim." Dedi sevgi dolu sesiyle.

"Gerçekten bir bebeğimizin olmasını ister miydin Yağız?"

"İki saattir ben neden bahsediyorum bebeğim? Bunun için çıldırıyorum." dediğinde gözlerim doldu.

"Bilemiyorum Yağız." Diyerek gözlerimi yüzünden kaçırdım. İçimi garip bir duygu sarmıştı.

"Yoksa sen istemiyor musun güzelim?" dediğinde sesindeki hayal kırıklığı içimi sızlattı. "Sanırım biraz bencil davrandım. Özür dilerim Güvercin. Ben senin de isteyeceğini düş..."

"İstiyorum tabi." Diyerek sözünü kestim. "Sevdiğim adamın çocuklarını doğurmak, bir aile olmak en çok istediğim şey fakat..." diyerek sustum.

"Fakat ne Güvercin?" diye sordu Yağız parmağıyla çenemi kaldırıp yüzüne bakmamı sağlamıştı.

"Ben iyi bir anne olup olamayacağımdan emin değilim." Sonunda içimdekini dışarı vurduğumda daha fazla gözyaşlarımı tutamadım. "Ya... Yani..." dedim kekeleyerek. "An... Annem ile geçmişte yaşadıklarımız beni korkutuyor."

"Bebeğim ağlama." Diyerek beni kollarına çektiğinde içimden daha da çok ağlamak geldi.

"Annem kötü bir insan değildi, beni de severdi ama yaşadıklarımı anlayamayacak kadar gözü kördü. Bana inanmak yerine çok yanlış insanlara güvendi." Yağız'a sımsıkı sarılmıştım. "Annem gibi olmaktan korkuyorum Yağız, nasıl iyi anne olunur bilmiyorum."

"Ben sana şimdi ne söylesem de inanmayacaksın güzelim ama eğer bir çocuğumuz olursa, o sana; nasıl sevgi dolu, şefkatli ve iyi yürekli bir annesi olduğunu anlatacaktır. Her fırsatta kulağına; seni ne kadar çok sevdiğini ve senin gibi bir annesi olduğu için dünyanın en şanslı çocuğu olduğunu fısıldayacaktır."

Yağız'ın yumuşak sesi ve başımı okşayan elleri beni sakinleştirmekle birlikte sözleri daha da duygulanmama sebep olmuştu. Beline sardığım ellerimi gevşetip, yüzümü omuzundan kaldırdım. Elleri saçlarımdan yanaklarıma düşmüş, parmakları yüzümdeki ıslaklığın üzerinde şefkatle dolaşmaya başlamıştı. Ellerimi yüzüne koyup gözlerinin içine baktığımda gözlerindeki sevgiyi ve samimiyeti gördüm. "Sen." Dedim soluklanarak. "Sen, çok iyi bir baba olacaksın ve ben böyle bir eşe sahip olduğum için dünyanın en şanslı kadıyım."

HIRÇIN GÜVERCİNOnde histórias criam vida. Descubra agora