ŞİDDET

62 8 52
                                    

Bazen tanıdığımızı zannettiğimiz kişileri tanımaktan çok uzak oluruz. Ben mesela doğruyu sevdiğimi zannettim ama yalanla evli olduğumu çok sonra öğrendim. Sevdiğim adam benim için dünyaya meydan okurdu ama evli olduğum adam nedensizce bana meydan okuyor. Her gün , saçma sapan bir sebep için  vücudumda kan izleri oluşturuyor.
Kalbimde yara izleri... Ben şiddetin her türlüsünü yaşamış ve de her türlüsüne karşı çıkmış bir kadın olarak size hikayemi, baş kaldırışımı anlatacağım...

Eskiden büromda davalara bakardım, şimdiyse banyoda çamaşırlara bakıyorum.Ne trajik.
Her zamanki davalar... Evet hala mesleğimden kurtulamadım,daha yakalayamadığım bir azılı suçlu olmasına rağmen. Kim mi? Kocam olacak adam tabiki de, sigarası, alkolü, dayağı böyle bir azılı suçluyu yakalayamamak bir polis memuru için bir kitap kurdunun en sevdiği kitabına çay dökülmesi gibi bir şey. Ve mağdur şahıs kendiniz olunca durum biraz değişiyor...

"Laan ne yemek var evde? Bır şey yapmamışşşan var yaa!"

Misal böyle.
Sandalyeye takılıp düştüğünde, atılıp onu ayağa kaldırırken, kurtuluş ümidiyle ötüşmekten başka yapabilecek bir şey'im yoktu.

"Hayır! Yemek var tabiki de, yapmaz olur muyum?"

"Haa tamam o zamn.Ne duruyon laa getırsene!"

Pis ayyaş herif...

"Tamam... Tamam getiriyorum."

Yemeği önüne koyduğumda başladı yine pislik herif:

"Ulan bana çektırdıklerıne  bak bee yolda gelırken Ayşe Teyze yıne derdını paylaşıyordu, maşallah bır
çene var kı... Yok bu kz neler çekı-
yormuş, yok ben bıraz düzelseymı-
şım kım duzelecek lan sanane bızım
aıle ıçı meselemızden!"

Masadaki bardağı alıp duvara fırlat-
masaydı  eksik kalırdı zaten  sahne...
Bizim mahallenin tontiş teyzesi Ayşe
Teyze belki düzelir umuduyla bir na-
sihat vereyim demiş ammaaa sen misin bana nasihat veren yine kadını
söylediğine pişman etmiş, belli... Beni
de hergün evlendiğime pişman ediyor ya neyse...

"Ama bunlar hep senın yuzunden sen
hep dolduruyon değıl mıı? Mahvettin lan beniii!"

Bu kadarı da yetti artık... Sen gel hem benim geleceğimi geçmişi mahvet hem de beni hayatını mahvetmekle suçla pes...

"Ben mi hayatını mahvettim, ben mi?
Beni bu eve hapsettin tamam dedim, sigaraya alkole başladın tamam dedim, lan ailemle görüşmeme bile izin vermedin... Ben mi senin hayatını mahvettim? Azcık insaf..."

"Sus lan!"

Bu ne cesaret Sevda Hanım tebrik ederiz ama  dayak kapıyı çaldı, içeri girdi. Haydi başlayalım... Beni yerlere fırlatıp yüzümü tokattan ;gözümü morluktan esirgemedi, her zamanki ritüel. Bacaklarım şu an kırılma eşiğinde, zar zor konuşuyorum... Dahasını anlatacak gücüm yok. Her gün böyle oluyor işte bilmiyorum ne kadar böyle devam edecek...

********
Artık aynı yatağa baş koymak düşmanını koynunda beslemek gibi geliyor bana... Ama geceleri uyuduğunda gizlice girip bakıyorum ve diyorum ki şu an kollarımın, bacaklarımın sızlamasına sebep olan
insan bu mu?Nedense bir uyurken bir de ölmüşken tamamen herkes çocuk gibi oluyor ama hayatın temposuna ayak uydurayım derken (veya başka türlü vs) içindeki çocuğu öldürdüğünü farketmiyor bile. Bazen neden böyle yaptığını anlamaya çalışıyorum. Diyorum ki çocukken ailesinden çektiği işkence ve dayaklar yüzündendir, belki. Çünkü insan en çok çocukluğunu idol alıyor ama bir de öteki yanım konuşuyor ben böyle eziyet görsem başkaları görmesin diye çabalardım diye... Ne diyorum ben? Zaten eziyet görmüyor muyum (?) onu çok seviyor olabilirim ama artık yeter... Her gün böyle acılar yaşamak neden? Ben de insan gibi muameleyi hakediyorum... Ben de güler yüz istiyorum... Bunları düşünerek uyurken sabaha karşı öylece uyuyakalmışım, tuhaf şey uyandığımda üstümde örtü vardı. Acaba Berkay mı örttü diye düşündüm... Bazen o sevdiğim insan oluveriyordu ama çok kısa bir an için. Bir iki saniye o insanı görmek içimde umut dalgacıklarının oluşmasına sebep oluyor, tekrar görebilmek için çırpınıp duruyordum. Görmekse çok uzun zaman alıyordu... Bu örtü için dört ay beklemek zorunda kaldım, düşünün artık. Hep böyle değildi aslında :önce beni arkadaşlarımdan kıskanmaya başladı, sonra... Uçan kuştan. Yaptığım şeyleri beğenmemeye her fırsatta yargılamaya, yavaş yavaş dayağa... İşten atılıp beş parasız ortada kalınca artık hepten gitti.Bende işte merdiven falan siliyorum eve iş getiriyorum, annemler para yolluyor bir şekilde idare ediyoruz. Ben yine böyle düşünüp merdiven silerken Ayşe Teyzem seslendi:

"Ah be kızım... Yazık değil mi sana? Bu hayırsız için değer mi? Daha ne kadar böyle devam edecek?"

"Bilmiyorum Teyzem.Aslında galiba onun içindeki çocuğun çürüdüğüne emin olduğumda bitecek..."

O anlamadı ne demek istediğimi ama ben tam olarak hislerimi böyle ifade edebilmiştim. O çocuğun öldüğüne inandığımda biterdi ancak bu eziyet... Ve başka eziyetler başlardı belki de...

Gözyaşım Okyanus Olmuş - 18Where stories live. Discover now