FARE ADAMIN AİLESİ

Start from the beginning
                                    

İkinci Kat

Kızı evlendikten sonra Anane ikinci katı onlara vermişti. Kızını da kendi gibi yetiştirmesine rağmen onun evliliği kendisininkine hiç ama hiç benzemedi. Anane'nin gözü bu yeni damadı hiç tutmamıştı. Adam maden işçisiydi. Yüzü gözü kararmış hâlde eve gelir, tüm zamanını bir şeyleri bozup tamir ederek geçirirdi. "Yeni bir eşya bile girmedi eve." diye düşünürdü Anane. Bu evlilik mal da getirmeyecekse ne getirecekti. Aşk mı? Tövbe de! Bu evlilik Anane'ye sadece torun getirdi. Adam baba, kızı da anne olmuştu. Anane için değişen pek bir şey yoktu.

En geniş zaman olan "bazen", Baba'nın baba olduğu zamandı. Çocuk doğduğundan beri Baba karısına değmemişti. Ev Anane kokuyordu. Belki de sebebi buydu. Baba dindarmış gibi davranıyordu ama değildi. İsraf haramdır kisvesi altında karın tokluğuna yaşadığı şu hayatta tek derdi çocuğu büyüdükçe sönmüş memeler, orta yaş göbeği ve Anane'nin kokusuydu sanki. Haydi oradan! Anane kızına "Nereden buldun bu sıçan suratlı şeyi bilmem ki." diye söyleniyordu. Anane'nin fark etmediği şeyse büyük bir sırrı açığa çıkardığıydı.

Baba çok sık acıkırdı. Ne yediğininse pek önemi yoktu. Analı kızlı asıl merak ettikleri, adamın geçmişinde ne haltlar yediğiydi. Pek konuşmazdı adam. Karısı daha nerede askerlik yapmış olduğunu bile bilmiyordu. Önemsemiyordu da. İyi kötü bi' maaşı vardı işte. Karısı bir gece, üzerinde Mevlana ve Semazenler resmi olan tepside haşlanmış çayları servis ederken, Baba oğluna "Yer yarıldı içine girdim, çünkü yer yarıldı." diye fısıldadı. Adam çocuğuna yakın olmak istediyse de olamadı, nasıl anlatabilirdi ki gerçeği, ne olduğunu. O yüzden bu sözlerin ne anlama geldiğini çocuğu anlamamış olabilirdi. Adam mutfağa gitmek üzere kalktı. Çocuk mutfakta Anne'nin çığlığını duydu. Aniden kalktığı için gözleri karardı ve kıpırdayamadı. Hayal meyal babasının emekleyerek koşturduğunu gördü. Peşi sıra annesi ve ananesi koşturuyordu. Kapılar çarpıldı, eşyalar yerle bir oldu, çocuğun duyduğu sesler hiç de hayra alamet değildi. Annesi ağlayarak içeriye girdi. Titriyor, konuşamıyordu. Sonra Anane geldi arkasından, kadıncağızın boynu kanıyordu. Babası ananesini mi ısırmıştı? Anlam veremedi buna.

Anane ve Anne konu komşuya günlerce ne diyeceklerini düşündüler. Yaşadıkları olaya kim inanabilirdi? Kendileri inanmış mıydı? Açıklamak isteseler ne diyebilirlerdi? Anane'nin hayal gücünün çok ötesindeydi son gördüğü olay. Onun kâbusları gazete haberleri gibiydi. Cinnet, kan davası ya da çıplak kadınları kaldırabilirdi ama gördüklerine dayanamadı kalbi. Çocuk hiçbir şey anlamıyordu. Sonra Baba'dan duyduğu son söz geldi aklına; "Yer yarıldı içine girdim, çünkü yer yarıldı."

Babası ne demek istemişti?

İkinci katın sessizliğini birtakım akrabalar bozdu. Anane'nin cansız bedeninin önünde dua okuyormuş gibi yaptılar. Evin önünde her gün cırlayan kedilerin sesi çıkmıyordu, gitmişlerdi. Tavanarası'ndan gıcırtılar duyulmaya başladı cenaze günü. Akrabaların duaları arasında bu gıcırtılar kadar gerçek başka bir ses yoktu ki olsaydı bile daha büyük bir maneviyata kimin ihtiyacı olabilirdi... Çocuk, annesine gerçekte merak etmese de sordu: "Babama ne oldu anne?". Anne de cevapladı: "Cehennemin dibine gitti kör olasıca!"

Anane'nin cenazesinde çocuğun gözleri kedileri aradı, belki gelirler diye bekledi. Ama bir tanesi bile gelmemişti. Nankör şerefsizler! Sokağa çıktı ve kedileri ileride bir başka evin önünde gördü. Ne kadar kedi varsa tekmeledi, kovdu, içinden geldiğince tükürdü. Bu olayı gören mahallenin çocukları bir daha hiçbir kediye kötü davranmayacaktı. Çocuk, "Oğlum niye böyle yapıyorsun?" diyen mahalleli kadına; "Çünkü yer yarıldı." dedi, ne demek olduğunu anlamamışçasına. "Yapmayacaktın bunu kedilere çocuk!". Ananesi sağ olsa böyle derdi.

Fare Adamın AilesiWhere stories live. Discover now