⭐️19.Bölüm-Sen kimsin?

467 33 13
                                    


Bora'yı koltuğuna geri yatırdıktan sonra,"İstediğin bir şey var mı?"diye sordum.Ateşini ölçmek için elimi alnına koydum.Ateşinin olmayışı beni biraz da olsa rahatlatmıştı.

"Daha iyiyim,en azından sabaha göre."

Annem ben hastayken yaptığı bir çay aklıma gelince,"Sana şey çayı yapayım mı neydi o.....","Ihlamur?Adaçayı?"

"Adaçayı!Evet o!İster misin?"diye sordum.Kafasını olumlu anlamda salladığında telefonumu alıp mutfağa gittim.Telefondan adaçayı yapımını açıp mutfakta adaçayı aramaya başladım.En sonunda bulamayınca annemi aradım fakat evde adaçayı olmadığını söyledi.

Yukarıdan cüzdanımı alıp aşağıya indim."Markete gidip döneceğim."

Bora onaylarcasına mırıldandıktan sonra son kez ateşini kontrol edip evden çıktım.Eve on dakika mesafede olan markete yürürken kulaklığımı takıp müzik açtım.Hava nemli ve sıcaktı bu yüzden gölgede kalan yerlerden geçmeye özen göstererek ilerledim.

İleri doğru yürürken arkamdan bir gölge olduğunu fark ettim.Arkama döneceğim sırada ağzıma ve burnuma kapatılan bir elle sersemledim.El burnuma bir mendil bastırıyordu.Elimden geldiğince tepinsemde işe yaramadı çünkü mendilden gelen kokuyla mayıştım.Gözlerim yavaş yavaş kapanırken bilincim çoktan gitmişti.

Bora~

Koltukta ne kadar dönersem döneyim uyuyamıyordum.Midem yeniden bulanınca yerimden kalkıp tekrar tuvalete koştum.Evde kimse olmadığı için kapıyı kapatmadan direk klozetin kapağını kaldırıp içimdekileri boşalttım.Sabahtan beri kustuğum için midemde hiçbir şey kalmamıştı bu yüzden sırf safra kusuyordum.

Sifonu çekip ayağa kalktım.Soğuk suyu açtım ve suyu yüzüme çarptım.Saçlarımı elimdeki suyla geriye doğru yatırıp musluğu kapattım ve aynadaki yansımama baktım.Yüzüm soluklaşmıştı ve gözlerim kızarmıştı.

Dün akşam ıslak saçla yatmamalıydım,diye düşündüm.Banyodan çıkıp Beren'nin yokluğundan istifaden odasına çıktım.Odaya girdiğimde kitaplığının olduğu tarafa ilerledim.Okuduğu kitapları teker teker inceledikten sonra orta rafta duram fotoğraf çerçevelerini inceledim.Bir fotoğrafta Beren'nin çikolatayı her yerine bulaştırdığını görünce kahkaha attım.Fotoğraf yeni çekilmişti,küçük değildi.Fotoğrafını çekmek için elimi telefonumun olması gereken yere soktum.Telefonum orada değildi.

En son yattığım koltuğun yanındaki sehpaya koyduğumu hatırlayarak aşağıya indim ve telefonumu alarak odaya geri döndüm.Az önceki fotoğrafın fotoğrafını çekip diğer fotoğrafı inceledim.Bir sonraki fotoğrafta ikimiz vardık.Beren trafik kazası geçirdiği zamanlarda hastanede o uyurken habersiz ikimizi çekmiştim.Bunu çerçevelettireceği hiç aklıma gelmezdi çünkü o zaman bu fotoğrafta çok çirkin çıktığını ve silmemi istemişti.

Bu fotoğrafıda çektim.

Çektiğim resme bakarken Beren'den bir mesaj geldi.Mesajda sadece ":)" emojisi vardı.Attığı bu anlamsız mesaja ":P" emojisiyle cevap verip fotoğraflara bakmaya devam ettim.

Daha sonra kitap rafından çalışma masasına geçtim.Masada sadece üç tane kalemlik ve lamba vardı.Masanın üstünde açık bir vaziyette duran bilgisayarı alıp aşağıya son dört saattir bütünleştiğim koltuğa geri döndüm.Koltuğa yatıp bilgisayarı açtım.Şarjı olduğu için rahatladım.

Bilgisayarı açınca masaüstünde hastanedeki o fotoğrafımızı gördüm yine.Bilgisayardan fotoğraf kısmına basınca şifre çıktı.Birkaç şey denediysemde hep hata verdi bende en sonunda kapattım.İnternette son izlediğim dizi olan Friends'i açıp izlemeye başladım.

Dizi bitince saate baktım.Beren gideli 1 saat olmuştu.Buraya birkaç defa geldiğimden marketin uzak olmadığını biliyordum.Telefonumu elime alıp Beren'i aradım.Telefon çalıyordu ama açmıyordu.

Telefonu kapatınca bir mesaj geldi.

Noldu?

İçim aniden huzursuzluk dolmuştu.Hemen bir cevap yazdım.

Nerdesin sen?Telefonunu aç.

Şuan da arkadaşlarımla sinemadayım.

Ateşim olmamasına rağmen aniden bedenim yanmaya başladı.Hemen Beren'i geri aradım ama yine açmadı.

Sen kimsin?

Bilmem. :)

Telefondan yer bulan uygulamayı açıp Beren'nin yerini tespit etmeye çalıştım.Sinyal Çeşme'de ama Çeşme'nin merkezine çok uzak olan bir yerden geliyordu.Başta telaş yapmamaya çalışsamda kendime engel olamadım.Yukarıya çıkıp üzerimi değiştirdim. Arabamın anahtarlarını alıp aşağıya tekrar indiğimde telefonuma bir mesaj geldi.

Kim olduğumu gerçekten merak ediyor musun?

Evet.

Geri cevap vermesini bekledim ama hiçbir şey gelmeyince evden hızla çıkıp arabama bindim.Telefonumdaki navigasyona Beren'nin olduğu yeri girdim.

"Bir buçuk saat sonra istediğiniz yere varacaksınız."

"Lanet olsun!"diye bağırdım.Emniyet kemerini takıp son sürat otoyola çıktım.Midemin bulantısı geçmişti ama ateşim yükselmişti.Gözlerim hafif yaşarmıştı.İçimden Beren'nin bana şaka yapması için yalvarıyordum ama gerçekçi yanım onun kaçırıldığını söylüyordu.

Daha yolun yarısına gelmeden bir mesaj geldi.Hızımı biraz düşürüp telefonumu elime aldım.

Aslında söylemek istemiyordum ama söyleyeceğim.

Telefonumu koltuğa koymadan önce haritadan olduğum yere baktım.Bir sonraki gelecek mesajın cevabının "Beren" olmasını istiyordum.

"Beren,lütfen,bu bir şaka olsun....Neden sanki adaçayı istedim!Lanet olsun!!"diye bağırdım.O sırada mesaj geldi.Telefonu elime aldım.Mesajı açar açmaz arabayı hemen kenara çekip frene abandım.

Ben Ela.

İlk ve Son ⭐️(Siyah Ruj'un devam hikayesi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin