1.BÖLÜM

2.2K 45 25
                                    

Herkese merhaba! :) İlk hikayem değil fakat wattpad üzerindeki ilk hikayem. O yüzden biraz heyecanlıyım. İlk günden bu heyecanımı mazur görürseniz, sevinirim. :) 

Multimedia; Ahsen Karabağ

Keyifli okumalar! :)


Gözlerimi tavana dikmiş uyku mahmurluğumu üzerimden atmaya çalışırken telefonumun çaldığını duydum. Sağ elimi komodinin üzerine attım ve telefonu açarak kulağıma koydum.

''Efendim, baba?'' derken bir yandan da esniyordum. Babamın huysuz homurtusunu duyunca yine bana çok uyuduğuma dair demeçler verdiğini işitir gibi oldum.

''Bence tatilimin son haftasında istediğim kadar uyuyabilirim.''

Bir yandan babama cevap verip bir yandan da yataktan kalkmaya çalışıyordum. Uyku sersemliğiyle bunu yaparsam başıma bu gelirdi işte. İster istemez inlerken komodine çarptığım bacağıma baktım. Çok beyaz tenli olmasam da çarptığımda hemen moraran bir cilde sahiptim.

''Ahsen, kalkıp hemen bavulunu hazırla. Demir'in bu hafta işi yokmuş. Bir hafta önceden seni almaya gelecek.''

Olduğum yere tekrardan oturmamla başımdan aşağı kaynar suların dökülmesi bir olmuştu. E yani baba bu şimdi mi söylenirdi? İçimden geçirdiğim o cümleyi babama söylememde çok gecikmedim.

''Bu şimdi mi söylenir peki baba?''

Üniversite değişikliği yapacaktım. Bunu babama ilk söylediğimde tepkisi tamamen olumsuz olmuştu ama sonradan yumuşatmayı başarmıştım. Annem ben altı yaşındayken vefat etmişti. Bu yüzden de babam benim için en iyisi neyse hep onu yapardı. Annemin vefatının üzerinden üç sene sonra babam bir gün beni karşısına alıp başka biriyle evlenmek istediğini ama beni asla ama asla bırakmayacağını söylemişti. Ben de babamın iyiliğini istediğim için buna karşı çıkmamıştım. Ama bence çıkamazdım da zaten. Böyle bir şeye hakkım olacağını sanmıyordum. Sonuçta bir erkeğin yalnız yaşaması çok da normal bir şey değildi benim için.

Evlendiği kadın... Pınar abla... O kadar iyi bir insan ki. Bana çoğu zaman ablalıktan çok annelik yaptığını bilirim. Kendi annem kadar olamasa da annemin yokluğunu göstermemeye gayret gösterdi. Bir de Pınar ablanın eski eşinden olan Demir adında bir çocuğu vardı. Özel Harekat Polisi Demir Erguvan. Dik kafalı, istediğini yaptıran ve istediği her şeyin anında elinde olmasını sağlayan Demir Erguvan. İzmir'de doğmuştum, İzmir'de okuyordum. Okul değiştireceğimi duyan babam dediğim gibi başta istemese de sonradan beni Demir'in yaşadığı yere göndermek istemişti. Oysa ki İstanbul'da tek başıma yaşama düşüncesiyle harmanlanmış iken, Demir aklımın ucundan bile geçmemişti. Yani kendi kazdığım kuyuya kendim düşüyordum...

Şimdi babamdan, annemin yerine koyamasam da bir anne kadar bana değer veren Pınar abladan ayrılacaktım.

''Demir bu sabah aradı. Bu hafta izinliymiş. Bacağından mı yaralanmış ne olmuş bilmiyorum tam olarak ama akşamüstüne doğru İzmir'de olacağını söyledi. Elini çabuk tutsan iyi olur prensesim. Biliyorsun Demir bekletilmekten hoşlanmaz.''

Babamı onayladıktan sonra telefonu kapatıp yatağa fırlattım. Ellerimi saçlarımdan geçirirken bir taraftan da Demir olacak herife söyleniyordum.

''Kafandan vururlar inşallah bir dahakine!'' Öküz. Ellerimi belime koyarak belimi esnettikten sonra duş almak için banyonun kapısını açarak içeri girdim. Aynadaki yansımamı görmek dahi istemiyordum ama göz ucuyla aynaya baktığımda gözlerimin çok uyumaktan dolayı şiş olduğunu fark etmem çok da uzun sürmedi. Üzerimdekileri çıkarıp kirli sepetine attıktan sonra camdan olan duşa kabini açıp içeri girdim. Kafamdaki düşünceleri silmeye çalıştıkça beynime daha da baskı yapıyorlardı.

AH, SENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin