Omuzlarını silkti genç kız tüm boş vermişliği ile. " Hoş batsa da pek umurumda olmaz ya..." diye mırıldandı.

Levent derin bir nefes aldı ciğerlerine. Fatih hiç konuşmaya bulaşmayacak gibi bir rahatlamanın etkisi ile sırtını deri koltuğa iyice yaslayıp kendini geriye attı.

Ama Zehra adamı rahat bırakacak değildi. " sen neden buradasın enişte? Arkadaşını olası bir durumda elimden kurtarabilmek için mi?" Zehra asabileşmeye meyilli görünüyordu. Durumdan işkillenmiş hatta aklına saçma senaryolar gelmeye başlamıştı bile. Ay Levent'in evleneceğini böyle mi öğrenecekti yoksa? Yok artık! Mustafa enişteye bir davetiye verse yeterdi onun için. Böyle ikili komprese almalarına gerek yoktu yani. Hayır, ayılıp bayılırsa diye mi gelmişti Fatih de acaba? Öyle bir şey olmazdı tabi ki! Evleniyorsa kendi başını yakardı Levent. Neyine üzülecekti ki Zehra? Bu kadar da abartmaya gerek yoktu değil mi ama?

" Öyle de denebilir." Fatih çarpık bir şekilde gülümseyip Levent'e göz kırptı. Ama bu hareketi Levent'in yüzünün daha da gerilmesine sebep olmuştu.

Bu sırada asistan kız çikolatalı pasta dilimlerini ve içecekleri getirmiş önlerindeki büyük orta sehpaya servis etmişti. Ne de güzel kokmuştu nimet ya hu? Buram buram kakao kokmuştu tüm oda. Ve Zehra da pastayı gördükten sonra odadaki diğer iki erkeği unutmuş ve çatalı ile bir lokma alıp ağzına götürmüş ve gözlerini kapatıp damağına yayılan zengin tadın keyfini çıkarmaya başlamıştı.

Levent Zehra'nın pasta dilimi ile yaşadığı aşkı izliyor Fatih de Levent'e kaş göz işaretleri yapıyordu. Sonunda gözlerini ani bir hareketle açan Zehra " Konuya gelecek miyiz artık?" diye sordu ilgisizce. Sanırım mutluluk hormonunun etkisie girip sarhoş oluyordu yavaş yavaş.

Levent derin bir nefes alıp kol tüylerinin üzerine yapıştırdığı bir yara bandını çeker gibi " Zehra evlenmemiz lazım!" dedi bir kerede.

Zehra ağzındaki lokmayı unutup " Ne?" diye şaşkınca bir nida ile tepki gösterirken damağına yayılan lokmadan isyan ederek nefes borusuna kaçan bir fıstık tanesi ile hararetli bir şekilde öksürmeye başlamıştı.

Genç kızın gözünden yaş gelerek öksürmesi ile telaşlanan Levent hemen sehpadaki suyu alıp genç kıza uzattı bardağı. " Al şunu iç."

Zehra bardağı eline alıp güçlükle birkaç yudum alırken öksürüklerini nispeten kontrol atına alınca " Dalga mı geçiyorsunuz siz benimle?" diye çemkirmeye başladı kesik kesik nefeslerinin arasında. " Ne biçim şaka bu?"

Levent yumuşak bir ses tonuyla " Hayır, bu bir şaka değil. Atılması gereken zorunlu bir adım." Diye başladı söze.

" Ne diyorsun sen ya? Sanki zorla ırzına geçmişim de evlenmek zorundaymışız gibi konuşuyorsun. Neler dönüyor burada?" Zehra şaşkınlığına öfkesini eklemeyi ihmal etmemiş ve ses tonu sivri bir alayla süslenmişti.

Levent dişlerini sıktı. Çenesi ile boynunun birleşim yerindeki damarları kabarmıştı kendini sıkarken. " Takip edildiğinin farkındasın değil mi? Pazar günü olanlar da mı hiç korkutmadı seni?"

Zehra'nın gözleri irileşmişti. Afallamış bir halde " Sen nereden biliyorsun Pazar günü olanları?" diye sordu. O adamları Levent göndermiş olabilir miydi acaba?

" Murat komiserle görüştüm." Levent gözlerini devirip konuyu geçiştirmek ister gibi geveleyerek söylemişti bu bilgiyi.

Demek ki Murat komiseri Zehra'nın peşine Levent takmıştı. İyi adamların tarafında mıydı şimdi bu adam? Hiç inandırıcı gelmiyordu genç kıza. Zaten bulunduğu durum başlı başına saçmaydı.

Ballı KaymakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin