-2

308 123 65
                                    

göz kapaklarımda kırmızıya çalan bir renk belirdiğinde İsteksizce gözlerimi açtım. Güneş ışınları tül perdeden içeri doğru süzülürken sabah olduğunu anladım. Bir kaç dakika odada durduktan sonra üzerimi değiştirerek dışarı çıkmak için kapıya yönelmeye koyuldum. Acaba evde kim vardır diye kendi kendime sorarken salona doğru geçmeye karar verdim. Salonda kimse yoktu tekli koltuğa geçip oturmaya başladım. Saate baktığımda dokuz buçuk olduğunu gördüm. Normalde bu saate kadar uyumazdım ama akşam yaşadığım olaylar beni; bitkin ve yorgun hale getirmişti. Elimi yüzümü yıkamak için lavaboyu aramaya koyuldum. Koridorun en sonuna gittiğimde lavabo oradaymiş. Yüzümü sertçe yıkayıp kuruladıktan sonra salona doğru yürümeye başladım. Dikkatimi balkonun açık kapısı çekti. Balkona gitmeye karar verdim içeri doğru ilerlediğimde Yasin Abiyi gördüm. Saygısızlık olmasın diye kapıyı tıklatarak müsait misin? Yasin abi dediğimde"gel gel otur" diyerekten, "Çay koyayayım mi İçer misin"? Dedi sabah sabah karnımda arabesk müzik çalarken çayın midemi bulandiracağini düşünerek kibarca teklifini geri çevirdim. "Bugün nasılsın" dedi gözlerime bakarak. İçimden nasıl olacam sanki; hiç tanımadığım bir insanın evindeyim. Beş parasız kalmış bütün umutlari yitirmiş bir insanın ne kadar iyi olabilecekse bende öyleydim. Tabi bana yardım eden bu insanın kalbini kırmamak ve benim için düşünmesine gerek duymasın diye, "akşamdan daha iyiyim" diyerek yüzümde minnettarliğimi belirtecek şekilde bir tebessüm attım. Oda yüz çizgileri yumuşatarak "bak oğlum seninle açık konuşucam kiminin meselesi aşık olmak ve o aşk için her şeye göze almak sürünmek kiminin meselesi ise para kazanmak ailesini geçindirmek. Kiminin ise bu milleti güvenliğini huzuru korumak ve milletini ve yanındakini ayakta tutmak senin meselen ise ayakta kalmak sen bir takım şeyler yaşamisşin cidden zor şeyler ama bunlar her büyük insanın yaşaması gereken şeyler bunlar eğer sen şimdi yoruldum diyip dizlerinin üzerine çökersen, karşına çıktığın ilk zorlukta oturacaksin her şeyi kabulleneceksin daha sonra ise hep uyumak istiyeceksin belki bedenen uyumazsin ama ruhen hep uyuyacaksin Sanki kemiklerin yokmuş gibi davranacaksin. Gurunu çiğnetmiyeceksin eğer bir kere çiğnetirsen boynun hep eğik durur kambur olursun akşam seni yardım etmemin sebebiyde buydu eğer sen orda bir kere hayata boyun eğseydin belki de her zaman gözlerin yere bakacaktı. Onun için dik durabilmek için bu genç yaşta bir direğe ihtiyacın vardı ben olmaya karar verdim şimdi senin bütün sorunlarına kendimce halletmeye çalışacağım" dedi kocaman sırıtarak "tabiki de kahvaltıyı yaptıktan" sonra diyerek mutfağa geçtik. Ayaküstü bir kahvaltı hazırladıktan sonra kahvaltımızı yapıp salona geçtik. Yasin abi "anlat bakalım senin için ne yapabilirim" dedi. Aklımda ilk önce iş bulmak vardı hem böylece harçlığımı kazarnirdim hemde ileride kalacak yeri ayarlardım. Ve ilk önce iş sorunu halletmek istiyordum hemen iş bulmak önce iyi olur dedim. "Ee ne bekliyoruz o zaman hadi çıkalım" dedi. Ayakkabılarızı giyerek evden dışarı çıktık. Merdivenlerden inerken aklıma bir soru takılmıştı Yasin abinin işi yok muydu acaba bugün salı olmasına rağmen evdeydi. Benim için evde kalmış olabilir miydi? Aklımı kurcaliyordu bu soru ve sormaya karar verdim. "Yasin abi senin işin yokmu bügün evdesin diyerek" gözlerine baktım evin kapısını açarak alt katta ki kepenkli yere göstererek "işte benim fakirhanem" diyerek eliyle evin alt katındaki dünkana gösterdi. Bende tabi "ne dükkanı abi" dedim hızlı bir sesle. Yasin abide gözlerini düşürerek "marangoz dükkanı" diyerek yakınmaya başladı. Bende "ne var bukadar üzülecek" dedikten sonra. Şu cevabı aldım. "Aylardır ne bir gelen var ne bir giden var. Dükkanımda bir müşteriyle çay içtiğimi kaç gün önce olduğunu kestirebilmek mümkün değil. Makineler resmen örümcek ağı bağladı" dedi. Bende daha fazla Üzülmesin diye "hadi abi bana iş bakmaya gidelim" dedim. Yüz hattını değiştirerek "hadi gidelim" dedi. Ağır ağır sokakta yürürken dükkanın eleman aranıyor yazısını görünce ha! "Gel bakalım ilk denememizi yapalım" diyerek içtiği sigarasını yarıda bırakıp yere atarak çiğneyip söndürdükten sonra dükkana girdik. Dükkan pastaciydi selamlaşıp konuya girdik. Dükkan sahibi bize şartlardan bahsetmeye başladı. Aylık maaşı askeri ücret olacakmış, istersem sabah istersem büyük bir dükkan olduğu için akşamda çalışabileceğimi
Söyledi. Aslında bu iş hoşuma gitmeye başlamıştı. Taki dükkan sahibinin tecrübeli birini arıyoruz diyene kadar Yasin abi "hiç tecrüben varmı" diye sorduğunda üzülerek bir gülüş attıktan sonra "yok" dedim. Yasin abi "uzatmıyalim o zaman biz gidelim usta" dedi. Yasin abiyle kafami yere eğerek
dişari çıktık. Yürümeye başladık semtin pazarı olduğu için sokaklar kalabalıkti. Yürürken resmen ayaklarim şişmişti. Yasin Abiye bir yere oturarak dinlenip öyle devam etsek dahi iyi olur diyerek fikrimi belirttim. "Tamam olur bende yoruldum zaten" dedi uygun bir yer aramaya koyulduk. Yasin abi "şu kahvehanede biraz soluklanalim hemde biraz konuşmuş oluruz" dedi. Kahvehanenin kapısını açarak önce sen geç diyerek hafifçe Güldüm. İçerisi neredeyse bomboştu. İnsanlar parmakla sayılacak kadar azdı. Biz tabi caddeye en manzaralı yere oturduk. Yasin abi kahvehane sahibine iki çay söyleyerek ikimiz konuşmaya başladık. "Ee anlat bakalım baban ne iş yapar" dedi neşeli bir sesle. 'Babam çiftçidir benim kışları seracılık yaparız yazları ise tarlaya sebze ürünleri dikerek geçinip gideriz' dedim. "Oda iyiymiş hep bir köy yaşantım olsun istemişimdir" dedi. Bende konuyu değiştirmek için hemde birazda onların hakkında bilgi almak için birkaç soru sormaya karar verdim. Yasin abi "gizem senin kızın mi bugün evde yoktu" dedim. "Oda evet benim kızım üniversite ikiye gidiyor" dedi. Ardından "ha sen nereye gidiyor dun" diye ardından bir soru yöneltti. Ben "akdeniz üniversitesi pdr bölümüne gidiyorum" dedim. "Oha benim kızım da oraya gidiyor" dedi. Hatta bugünde kursa gitti dedikten büyük bir şaşkınlık yaşayarak gelen çaylarmizi yudumlamaya başladık. Kahvehane sahibi başka "bir isteğiniz varmı" dedi. Yasin abide "yok saolasin kardeş" diyerek kibarca başka bir şey söylemeyeceğini belirtti. Kahvehane sahibi başladı yakınmaya "ah kardeş baksana şu gençlere hepsi kafelere gidiyor" diyerekten karşıdaki modern büyük kafenin doluluğunu gösterdi. Yasin abide "tabi sende haklisin kardeşim de şimdi bir genç kızı kahvehaneye getiremez ya" dedi. Tabi ben içimden kıs kıs gülüyorum çaktırmadan. Kahvehane sahibi de bırak "Allah aşkına ya bir kahve içiyorlar en az beş on tl'den aşağı olmuyor" diyerek "gelsinler benim mekana bir TL ye içsinler üstünü kalan
Paraylada sevgilisine bir şey alır" diyerek espri yaptı. Yasin abi Kahvehane sahibine iki TL verip çıktık. O kafenin önünden geçerken ne kadar güzel olduğunu söyledim Yasin abiye bahçesi bile vardı ya geçerken kafenin camında ki yazı gözüme çarparak Yasin abiyi durdurarak kafenin camında ki yazıyı bakmamizi istedim. Yaklaştığimizda netce eleman aranıyor yazısını ikimizde okuyorduk. Hemen Yasin abinin gözlerine bakarak şansımı denemeliyiz bence diyerek tedirgin bir sesle fikrimi belirttim. "Oda tamam olur oğlum heyecan yapma" dedi gülerek. Bende gürerek karşılık verdikten sonra kafenin sahibi ile konuşmak için içeri girdik.
Garsonlar dükkan sahibini çağırarak konuşmaya başladık işte yine bize şartlardan bahsetmeye başladı. Aylık binbeşyüz TL ' yiymiş sigortası varmış akşamları çalişabilecekmişim dediğine göre tabi yine aynı soruya geldik tecrübe varmı? "Delikanlı burası Antalya da bilindik bir kafe burada maddi durumu iyi olan insanlar gelir burada hatanın bedeli kovulmak olur yapabilecek misin"? dedi. Dükkan sahibi ben artık Yasin Abiye mahcup olmamak için ve benim için sabahtan beri benle iş bulmak için dolaşıyordu işini bıraktığı halde. Yapabileceğimi düşünerek "evet eskidende garsonluk yaptım" deyip. Yasin Abiye baktım. Bir müddet ortam sessizliğe büründükten sonra adam "ee ozaman akşam gel başla işe" dedi. Ben neredeyse eteklerim zil çıkacaktı mutluluktan. Yasin abi "ozaman fazla uzatmıyalim abi akşam gelip işe başlasın" diyerek hayırlı işler dileyelek kafeden ayrıldık. Eve doğru yürümeye başladığımızda kafede "sen adama yalan mı söyledin" diyerek gözlerini üzerime çevirdi. Doğruyu söylemek geldi içimden ve "evet yalan söyledim" dedim. Oda 'niçin böyle bir şey yaptın" dedi. Ben yapabileceğimi düşünerek yalan söylediğimi belirttim. Oda "iyi madem öyle olsun" diyerekten yüzündeki yapabilecek mi bakışı artı. Neredeyse eve varmak üzereydik. Bir kaç sokak kalmıştı sanırım bir bakkala girip ekmek aldık. Param olmadığı için bakkaldan istediğim şeyi alamamıştım. Bu çok koymuştu bana normalde her bakkala girdiğimde mutlaka içecek bir şeyler alırdım. Yaz aylarında! Parasızlık aslında bugüne kadar pek yaşamamıştım. Daha doğrusu paramı hep idareli kullamişimdir. Belki ötöbüste paramı çaldırmasam üniversitenin açılımına kadar idare edebilirdim. Kendi kendime homurdanarak mukadderat diyerek derin bir iç çektim. şehrin kırlı havası içime girerken acaba bu büyük şehirde yapabilirmidim çünkü köy hayatını alışmıştım. Buradaki zehir kokan ara sokaklar. Köyümde ise mehtap kokan tabiat. Burada nefsi körelmiş insanlar. Köyümde ise misafire ne sunayım diye şaşıran güzel kalpliler. Ben bunları düşünürken kendimi bir anda yerde buldum. Yasin abi hemen kolumdan tutarak beni kaldirmiya çalıştı. Ah kahretsin ayağım kaldırım taşına takılmıştı doğru ya burası Antalyaydi bizim köye benzemez diye kendi kendime konuştum. Dirseğim hafif çizilmişti. Yasin abi "az dikkatli ol be oğlum" diyerek sitem etti. Bende iç çekerek karşılık verdim. Hadi eve gidelim artık diyince oturduğumuz yerden kalkıp eve doğru yürümeye başladık. Eve vardığımızda kapı açıktı. Ayakkabılari çıkarıp içeri girdiğimizde televizyon açık bir şekilde ev bom boştu ben içimden hayrola diyerekten şaskınlığımı belirttim. İki dakikaya kalmaz gizemin kaldığı odadan bir kadın çıktı. Hızlı hızlı yanımıza geldiğinde penbe rüju baya dikkatimi çekti saçları ise omuzlarına kadar dökülüyor. Siyah diz altı elbisesiyle dikkatleri üzerine çekmeye başarmıştı.Aman Allahım gizem miydi o diyerekten bir daha dikkatlice baktım. Akşam karanlık ve çok yorgun olduğum için yüzüne bakma gereksinimi bile duymamıştım. Ben içimden bana yardım eden Yasin abinin kızına bakmak yakışmaz diyerekten odak noktami değiştirdim. Yanımıza geldiğinde "merhaba hoşgeldiniz" dedi. Bende 'hoşbulduk" diyerek hafif bir gülümsedim. Gizem gözlerini babasına çevirerek büyük bir sevinçle 'akşam doğum günü partisine gidiyorum dimi" diyerek elini havaya kaldırdı. Babası bir iç çekerek "gitmesen olmuyor dimi' diyerek kararsızlığını belirtti. Gizem ısrarcı olarak "hadi ama baba ön ikiye kadar durup gelicem hem öyle içkili filan diyilki parti günlük hayatta ne içiyorsak onlardan var". Diyerek babasını ikna etmeye çalışıyor du. Yasin abi sonunda dayanamayıp "tamam be kızım başımı şisirdin ama akşam tam 12 ' de burda olmazsan bir daha gelme istersen" dedi. Gizem büyük bir mutluluk la Yasin abiye sarıldı. "Ben daha çok seni meşgul etmeyeyim babacim" diyerek yanaklarini sıktı ve hızlıca odasına gitti. Yasin abisi ciddi ama samimi bir dille "işte bazı gençlerin şu ergenlikleri bitmek bilmiyor' dedi. Bende "olurmu ya Yasin abi' dedim."Bir insanın karakterinde neşeli ve ısrarcı olunca ergen olmuyor ki" dedim. Oda kocaman "sırıtarak tamam ama sen bu gidişle akşam kovulacaksin" dedi. Bende "niye ya abi diyerek sitem ettiğimde". 'Oğlum açlıktan çalişamayacaksin. Gel bir şeyler hazırlayıp yiyelim" dedi. Aklıma köyde yaptığım soğanlı yumurta geldi aklıma hem pratik hem sevdiğim bir yemek yapacaktim. Tabi yumurta yemek sayılır sa. "Yasin abi yumurta varmı" dedim. Var diyerek yüzünde kocaman bir esneme gördüm. "Yoksa yumurtami pişircen" dedi. Evet bak nasıl yapıyorum diyerekten konuyu espiriye vurdum. Soğanları doğradiktan sonra yağla kizartim. Sos olarak üzerine ince ince kestiğim domatesleri koydum. Domates eridikten sonra yumurtayı çaktım. Kıvamı geldikten sonra tüzünu katıp indirdim. Yasin abiyi çağırdığımda "mis gibi kokuyor" dedi. Ve bir lokma alınca "sıcakmış ama güzel olmuş" diyerekten yemeğimizi yiyip. İşe gitmek için yola koyulmuştum. Ayakkabılarimi giymek üzereyken Yasin abi elindeki kağıdı bana uzattı. Kağıtta Gülhane sokak no 17 yazıyor du. "Abi bu ne" dedim. "Gizemin bugün gideceği doğum günü partisinin adresi senden bir ricam olacak" dedi. Bende gözlerine bakarak "buyur abi" dedim. 'Gizem benim hayatım eğer ona bir şey gelirse ben yaşayamam" dedi. Neredeyse ağlayacaktı. "Annesi onu doğururken öldü o bu zamana kadar yetim büyüdü onun hem annesi hem babası oldum. Bugüne kadar hiç bir zaman üzmedim ve üzmeye çalışanları üzdüm. Beni anlıyor musun" derken benim için parçalanmıştı sanki. "Akşam ön ikide onu bu adresten partiden al eve getir tamam mı sana güveniyorum" diyerekten ne kadar ciddi olduğunu belirtti. Bende söz niteliğinde tamam diyerek evden dışarı çıktım. Saata baktığımda yarım saat vardı. On beş dakikada kafeye varıp geriye kalan ön beş dakikada üzerimi değiştirmem gerekiyordu ilk günden azar yemek istemiyordum. Koşar adımlarla kafeye vardım. Garson arkadaştan yardım isteyerek garson kıyafetini vermesini istedim. Kabine gittim. Üzerimi değiştirirken bir heyecan fırtınası bütün bedeni mi ele geçirmişti. Daha hayatım da ilk defa bir işe başliyacaktim hemde böyle bir zor zamanımda. Kıyafetleri veren arkadaş "hadi kardeşim sana devredicem çabuk ol biraz acelem var" dedi. Üzerimi değiştirerek dışarı çıktım. Beni bekleyen arkadaş "kolay gelsin" diyerekten kafeyle ilgili birkaç şey gösterip çıkıp gitti. İlk müşterimi beklemeye koyuldum. Dikkatimi buraya hep gençler geliyordu acaba sorun çıkarmadan yapabilirmiydim garsonluğu diye düşünürken kapıdan iki genç geldi biri kız biri ise erkekti muhtemelen sevgililerdi. Ben hemen yanlarına gidip hoşgeldiniz dedim ciddi bir sesle. Cıvıklığı sevmiyordum çünkü öyle yalaka lık yapacak tiplerdende değildim. "İki kahve koçum" dedi. Ben tabi içinden ne kadar sinirlensemde sakın olmayı denedim. Sonuç ta ilk işim di bu benim tartışma çıkarmaya gerek yok diye düşündüm. Ve siparişleri almak için gittim iki kahve alıp sunduktan sonra beklemeye başladım. Zaman hızlı geçiyor du saate bir. Baktığımda yarım saat kaldığını gördüm çıkışıma. Daha gizemi alacak tim ya diyerekten bir iç çektim. Bir kaç müşteriyide baktıktan sonra çıkış saatim geldi. gizemi alacağım adrese doğru yürümeye başladım. Saat on bire kırk beş geçiyordu. Gizemi almama on beş dakika kalmıştı. Gülhane sokağına vardığımda. On yedi kapı numarasını aramaya koyuldum sağdan sola doğru bakarken buldum evi içeri doğru yürümeye başladım. Ev sanki dışarıdan yaşlı bir ailenin evi gibi sakin duruyordu. Kapının önüne geldiğimde zili bastım. Açan olmadı kır kere daha basınca da kapıyı yine açan olmadı. Ben gizemin zor durumda olabileceğini düşünerek ten kapıyı bu sefer vurmaya başladım. Yine bir kaç dakika açan olmadı kapıya vurduğum yumrukların şiddetini arttırdığımda kapıyı sakallı ite köpeğe benzer birisi açtı. Ben gizem için endileşendiğimde adamı hiç takmadan içeri geçerken omuzuna çarpıp hızlı bir şekilde içeri girdim. Gizemi gördüğümde resmen kan beynime şicramişti. Gizem tekli koltuk ta oturmuş kendinden geçmiş bir halde koltuğun dirseğinde ise bir erkek gizemin saçı ile oynaştiğini görünce gizemin kolundan tutup eve götürmek için kaldırmaya çalıştım. Yanında duran erkek ise "noluyor kardeşim" dedi. Ben o sinirle adama bir yumruk geçirdim. O şiddetle yere devrildi. Diğer arkadaşı ise ona yumruk attiğimi görünce kenara çekilip bize dik dik baktı. Bende gizemi kucağima alarak hemen evden çıkardım. Eve bu halde gidemezdi çünkü Yasin abi görürse dellenirdi. En iyisi gizemi uyanık hale gelmesini sağlamaktı. Ve bir bir banka oturttup yüzüne soğuk su çarpmaya başladım. Biraz kendine geldikten sonra "ben nerdeyim noldu bana" dedi. Ben ise napicağimi şaşırmıştım. 'Sana yarın herşeyi anlatacağım ama öncelikle sakin ol tamam mı' dedim saat on iki buçuk olmuştu. En iyisi gizemi eve götürerek Yasin abinin merakını arttırmamaya düşündüm. Yavaş yavaş evden içeri Yasin abiyi çaktırmadan girmekti planım. Yoldan hemen bir taksi çevirip evin yolunu tuttuk. Bende para yoktu o yüzden hesabı gizemin çantasından vermek zorunda kaldım. Eve geldiğimizde gizem biraz daha kendine gelmişti. Ayakta durabiliyordu. Gizemin çantasından anahtarları çıkarıp içeri girdiğimizde Yasin abi "geç kaldınız" dedi. Bende "abi beni bugün işten geçmiş çıkardılar o yüzden geç kaldık" dediğimde. "Tamam ozaman ben yatıyorum" dedi. ,Derin bir oh çekerek gizemi odasına götürdüm. Yatağa uzatıp üzerine ince bir şeyler örtüp. Kendi odama geçtim. Üzerimi değiştirerek yatağa uzandım. Çok yorucu bir gün geçirmiştim. Yeni bir işe başlamıştım. Ondan sonra gizemin başına gelenler zaten beni epeyce düşündürürken sabah ilk işim gizemle konuşmak olacaktı...

GURUR Where stories live. Discover now