"uyuklamak bir performans sanatı"ft.Min Yoongi

49 6 0
                                    



"Gerçekten kabul mu ettin?" Taehyung şaşkınca baktı, koltukta Jungkook'un tarafına uzanırken gözleri kocaman oldu. "Aman tanrım. Hyung, gerçekten yapacağını düşünmemiştim!"

Yoongi çifte kapatmaya bile uğraşmadığı bir rahatsızlıkla baktı. 'Kendinize gelin artık' diye düşündü acımasızca. 'Her insan ruh eşini lisede bulacak kadar şanslı değil maalesef.'

"Neden kabul ettin?" diye sordu Jin mutfak tezgahının arkasından bir kaba cips boşaltırken. İlki boşalınca ikinci bir paket çıkarıp kolaylıkla açıveren Namjoon'a verdi. "Ben de şaşırdım açıkçası."

Yoongi omuz silkti ve en sevdiği koltuğa bir homurtuyla oturdu. "Bazı iyi sebepleri vardı." Diye mırıldandı, odak noktası olmaktan rahatsız olmuştu. Kendini Hoseok'un CD'sini aramak için çantasını karıştırarak meşgul etti. "Sanırım nereden geldiğini anlayabiliyorum. Benim için bir tatil de olacak, gibi yani - Busan biletimi ödeyeceğini söyledi." Plastik kabı çıkarıp içinde CD olup olmadığını kontrol ettikten sonra sahibine geri verdi.

"Ve gerçek sebep ortaya çıkar," Hoseok oturduğu yerden oyunbaz bir yavaşlıkla konuştu, bir yandan da CD için uzandı. Görünüşe bakılırsa Jimin ve Yoongi arasında olanlar hakkında Jungkook tarafından bilgilendirilmişti. "Hyung, elinden gelen en iyisini yapsan iyi olur. Hassas birisine benziyor."

"Ne, ve ben hassas biri değil miyim?" Yoongi tek kaşını kaldırdı bir gözünü açarak. Herkes ona kendi yollarıyla dramatikçe göz yuvarladı, Yoongi kabullenişle iç geçirdi. Evet. Görünüşüne rağmen, pek hassas birisi sayılmazdı.

"Ona iyi davransan iyi olur," Taehyung alışılmadık bir ciddilikle kaşlarını çattı. Jungkook ses tonundaki değişimi fark edince uykulu hafif açık gözlerle dönüp baktı. "Jiminie iyi bir çocuk."

"Jimin-hyung en azından okay biri," dedi Jungkook tembelce, Taehyung'dan dostça bir şaplak yiyerek.

"Adamın sadece sahte bir erkek arkadaşa ihtiyacı var," Yoongi belirtti. "Nasıl olduğumu biliyorsunuz. Eğer o bir şeyler başlatmazsa bende başlatmam." Çantasını koltuğun yanına yere koydu. "Ayrıca, bunun bağlanma yok tarzı bir şey olmasını istediğini söyledi - Onu bugün davet ettim ki sen ve Jungkook burda olduğundan bizde biraz rahatlayabiliriz."

Taehyung'un gözleri geniş ve yuvarlaktı. "Öyle mi söyledi?" diye sordu kafası karışmış gibi. "Jiminie söyledi bunu?"

Yoongi şaşırmışca bir kaşını kaldırdı. "Yani-" Kapı cümlesini keserek çaldı. "Bu muhtemelen o" dedi mülayimce.

Herkesin gözü ona döndü. Namjoon bile başına bakışlarıyla delik açmak için mutfaktan kafasını çıkardı.

Önümüzdeki 5 yıl boyu hareket etmeyi istememesine rağmen Yoongi yerinden kalktı ve kapıya yöneldi, çıplak ayaklarına değen soğuk yerden ötürü homurdanarak. "Hey, bu kadar erken gelmeni beklemiyordum-" Jimin'in dağınık durumuna şaşkın gözlerle bakarak durdu.

Dans öğrencisi saçlarını alnından geriye doğru taramıştı, ellerini -farkedilebilir bir şekilde eldivensiz- ısıtmak için birbirine sürterken üstünde ince göğsüne yapışan ince bir t-shirt vardı. Nefesi beyaz duman olarak dışarı geliyordu ve derisi terden ötürü parlıyordu. Sanki dışarda koşuyormuşda şimdi ısınmaya başlamış gibi bir ayağından diğerine atlıyordu. "Hey" dedi Jimin nefessizce, küçük bir gülümsemeyle dudakları kıvrıldı. Kağıt bir çanta yan tarafına bastırılmıştı, ipleri koluna dolanmıştı. "Erken bitirdim ki ufak bir hediye alabileyim, biraz kırmızı fasülye-"

"Gerçekten dışarı direk pijamalarınla mı çıktın yoksa hipotermi olmaya mı çalışıyorsun?" Yoongi sinirlice baktı, Jimin'i kolundan tutup içeri alırken kapıyı kapattı. Parmaklarının altındaki kaslara kesinlikle odaklanmadı. "Jimin dışarısının ne kadar soğuk olduğunu kim bilir ve sen plaj için giyinmişsin resmen. Ne düşünüyordun ki?"

Conflicting ArrangementWhere stories live. Discover now