"Gerek yok Aras, sana inanıyorum. Hem nasıl kanıtlayabilirsin ki?"

"Bilmiyorum... Sanırım gittiğim bütün barların güvenlik kamerasındaki kayıtları toplayıp sana tek tek izleteceğim oradan yanımda kız olmadan, tek başıma çıktığımı."

Yüzümde ufak bir tebessüm oluştu. Kanıtlayabilmesinin ihtimali bile beni ikna etmişti. Aras'a inanmak varken gidip Merve'nin sadece tek bir cümlesine inandığıma akıl veremiyordum.

"Özür dilerim Aras" O bir şey demeden devam ettim,

"Sana inanmadığım için, çok özür dilerim."

"Sorun değil ya, bana güvenmemekte haklısın."

"Hayır, sana güveniyorum. Sakın böyle düşünme.."

"Pişman olacaksın... Seni, bana güvendiğin için mutlaka bir gün pişman edeceğim." Sesinde kırgınlık vardı.

O bana isteyerek zarar vermezdi ki..

Bazen kontrolünü kaybediyordu ama bunun sorumlusu o değildi.

"Her zaman yanında olacağım, Aras Barkın. "

"O zaman yanıma gel, seni görmek istiyorum."

"T-tamam, 1 saate kadar orada olacağım."

Aras'ın Ağzından;

Delfin'in arabası görüş alanıma girdiğinde yüzümdeki gülümseme daha çok yayıldı.

Ondan ayrı bir gün bile daha olmadan onu özlemiştim. Onu kendimden daha çok seviyordum.

Her günümü öfkeme yenik düşüp, onun canını yakmamamı umut ederek geçirmeye çalışıyordum.

Bahçeye çıktım. Delfin, arabadan indiğinde beni fark ederek gülümsedi.

Gülümsemesi bile içimi eritiyordu...

"Hoşgeldin"

"Hoşbuldum" Diyerek etrafa bakındı

"Ceren yok mu?"

"Ceren az önce çıktı, sınavı varmış.."

"Hmm. Demek sınav var, ama Emir'in umrunda değil! Ne yazık ki evde!"

"Boşver şimdi onları, aramız iyi mi?" Diyerek merakla konuyu değiştirdim.

"İyi" Diyerek gülümsedi. Kolumu omzuna atarak onu kendime çektim ve saçlarından öptüm.

"Sen yedin mi bir şeyler?"

"Sabahın köründe arayınca, vaktim olmadı tabi!"

"O zaman bekle, efsane tostlar yapacağım şimdi ikimize!"

"Sen?" Dedi tek kaşını kaldırarak

"Tabi, senden yetenekliyim bu konuda Delfin."

"Benim yeteneksiz olduğumu nereden biliyorsun?"
Dedi kollarını birbirine dolayarak.

"Seni hiç yemek yaparken görmedim açıkçası..."

Gözlerini kısarak dediklerimden dolayı bana meydan okuyordu adeta. Onu fazlasıyla gıcık etmiştim.

"Haa sakın yanlış anlama, sen bu halinle bile mükemmelsin sevgilim.." diyerek gönlünü almaya çalıştım.

"Pislik!" Diyerek üzerime doğru gelmeye başladığında yüzümdeki sırıtışı bozmadan ondan kaçmaya çalışıyordum. En sonunda pes ederek ellerimi havaya kaldırdım.

"Tamam, tamam! Sen kazadın Delfin Aksoy!" Bu sefer o da benim kahkahama eşlik etti.

"Özür dile.."

"Kimseden kolay kolay özür dilemem ben"

"Ben o kimselerden değilim, ben Delfin Aksoy'um.. Adam ol, aklını alırım!" Diyerek kaşlarını çatıp her ne kadar ciddi olmaya çalışsada dayanamayıp kahkaha atmaya başladı.

"Bu sert tavırlar falan sana göre değil Delfin.
Bir dahakine rolüne çalışta öyle gel"

"Demek bana göre değil, ha?" Tek kaşını havaya kaldırarak beni sorguladı.

"Aynen öyle" diyerek itiraf ettim. Delfin tam ağzını açıp bana cevap verecekken telefonum çaldı. Masanın üzerine doğru yöneldim, arayan Sedat'tı.

-Efendim Sedat?

+Toplantıyı unutmadın, değil mi? Sana demiştim ya hani... Zaten şirkete uğramıyorsun ama toplantılara katılmak zorundasın! İmzan olmadan bir şey yapamam Aras. Beni zor durumda bırakma...

-Haa, şey ben onu unutmadım. Tamam lan, geliceğim bu sefer. Saat kaçtaydı?

+ 1-2 saate anca gelirler, hadi hazırlan, biliyorsun önemli bir toplantı. En azından bugün kıyafetine özen göster.. Kıyafetlerini yollatmıştım zaten geçen haft-

-Tamam Sedat, uzatma! Orada olacağım..

Telefonu sinirle kapattıktan sonra tekrar Delfin'e döndüm.

"Sedat kim? Bir sıkıntımı var?" Delfin'in iki elini tutarak duvara yaslandım.

"Gitmem lazım Delfin, özür dilerim."

"Sorun değil"

"Toplantımız vardı. Bu hafta olduğunu biliyordum da bugün olduğunu unutmuşum.."

"Ciddi misin? Hadi o zaman ben çıkıyorum sende hazırlan bir an önce toplantına yetiş. Ha, bu arada babanın şirketinin sana kaldığını biliyordum da, pek ilgilenmediğini düşünüyordum" Dedi ufak bir tebessümle.

"Aslına bakarsan ilgilenmiyorumda.. Sadece önemli toplantılara katılıyorum, o da ayda bir falan oluyor zaten."

"Sedat sanırım sen yokken işleri halleden kurtarıcın"

"Aynen, aileden biri değil ama ona güveniyorum. Bazen fazla sinir bozucu oluyor ama yinede iyi biri."

"Hmm demek sevdiğin ve güvendiğin başkalarıda var. Bunu psikoloğun olarak bir köşeye yazdım."

Gülümsemesine karşılık vererek kabanına uzanmasına yardım ettim. Koyu renkteki kabanını arkasından üzerine geçirdim. İçinde kalan saçlarını savurduktan sonra son bana doğru dönerek teşekkür etti. Kapıdan dışarı çıkarak arabasına doğru giderken onu izledim.

"Bugünü telafi edeceğim, söz veriyorum" diyerek arkasından bağırdım.

"Pekala, sabırsızlıkla bekliyorum" sesi aynı ses tonuyla ve el sallayarak arabanın kapısını kapattı..

SAPLANTIWhere stories live. Discover now