55. Bölüm "Kokusuna Bulandım..."

Start from the beginning
                                    

"Benim gibi büyük bir adamla başetmek kolay değildir güzelim." Derken büyük kelimesinin üzerine basarak konuşmuştu. Dudağının kenarı keyifle kıvrılmış, beni taklit edercesine parmağını göğüslerimin arasından başlayıp karnıma doğru sürterek indirmeye başlamıştı.

"Daha önce senin gibi büyük adamlarla başetmediğimi nereden biliyorsun ki?" Ben de aynen onun yaptığı gibi büyük kelimesini vurgulamıştım.

Bir anda parmağının sürtünmesi bıçak gibi kesildi. Kaşları sinirle çatıldı. Çenesi, sıktığı dişleri yüzünden kasılmaya başladı. "S.. Sen da... daha önce..." diye kekelemeye başladığında hızla merdivenlere dönüp koşarcasına çıkmaya başladım. Kafamı çevirdiğimde onun hala bulunduğu yerde öylece dikildiğini gördüm.

"Olmadım Yağız." Diye bağırdım arkamda bıraktığım adamın gözlerinin içine bakarak. Ne demek istediğimi anlamamıştı ve hala anlamsızca gözlerimin içine bakıyordu. "Senden başkasıyla olmadım. Hatta daha seninle bile olmadım be adam. Bakma öyle." dediğim an yüzündeki aydınlanmayı ve gözlerindeki şeytani bakışı gördüm.

"Son söylediğinden o kadar emin olma bence, zira seni yakalarsam elimden kurtuluşun yok Güvercin!" Bana doğru gelmeye başladığında kuvvetli bir çığlık atarak var gücümle merdivenleri çıkmaya başladım.

"Yapamazsın!" Diye bağırdım arkama bile bakmadan.

"Öyle bir yaparım ki." Yağız'ın imalı ve kararlı sesi resmen kulağımda çınlamıştı.

"Kıyamazsın Güvercin'ine sen."

"Kıyamam mı? Bekle ve gör." O merdivenleri üçer üçer çıkarken ben anca teker teker çıkmaya çalışıyordum ve iflahım kesilmişti. Nefes almakta bile zorlanıyordum. Sonunda odamızın bulunduğu kata geldiğimizde adım atacak gücüm kalmamıştı. Bir an ellerimi dizlerime koyarak soluklandım. Bakışlarımı arkama çevirdiğimde gülümseyerek gelen Yağız'ı görmem bir oldu. Yorulmuş gibi durmuyordu hiç. Tüm heybetiyle bana doğru yürümeye başladığında doğrulup geri geri yürümeye başladım. "Gelme." Dedim uyarırcasına. Gözlerindeki ateşi görmemek mümkün değildi.

"Sıkıysa durdur." Hala bana doğru yürüyor keyifle de gülümsüyordu.

"Beni korkutuyorsun."

"Korkmalısın zaten." Gözlerini, gözlerime mühürlemiş yürümeye devam ederken, sırtım odanın kapısına çarptığında durmak zorunda kaldım. Halimi görünce daha da keyiflenmişti. Karşıma gelip ellerini omuzlarımın üstünden kapıya dayayarak beni bedeniyle kapının arasına hapsetti. "Az önce çok atarlıydın ne oldu da böyle pıstın Güvercin?" Yüzünü yüzüme neredeyse yapıştıracak şekilde yakınlaştırmıştı.

"Niye pısacakmışım ki? Sana öyle gelmiş." Kuyruğu dik tutmaya çalışıyordum fakat bu, Yağız'a işleyecekmiş gibi durmuyordu.

"Gurunu yerim senin." Diyerek dudaklarıma küçük bir öpücük kondurup kapıyı açtı.

İkimiz de içeri girdiğimizde hala gülerek üzerime doğru yürümeye devam ediyordu. Kaçacak yerim olmasa da geri geri gitmeye çalışırken salondaki kanepeye ayaklarımın dayanmasıyla üzerine yığılmam bir oldu. Yağız bu halimi görünce güçlü bir kahkaha attığında ben de gülümsedim ama anında ciddiyetimi takındım.

"İşte şimdi avucumun içindesin Güvercin. Bir kez daha söyle bakalım az önce söylediklerini."

"Senden başka kimseyle olmadım." dedim gülümseyerek. Aslında ondan önce söylediklerimi soruyordu ama benim tekrar onları söyleyip Yağız'ı sinirlendirmeye hiç mi hiç niyetim yoktu. Cevabımı duyunca içten bir şekilde gülümsedi.

HIRÇIN GÜVERCİNWhere stories live. Discover now