Bölüm 33: Klu Klux

518 36 5
                                    

Sizleri seviyorum. Bugün bir jest yaparak bir bölüm daha yayınlamayı düşünüyorum. Buna karşılık görüşlerinizi benden esirgemeyin! 

 Buna karşılık görüşlerinizi benden esirgemeyin! 

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Klu Klux:

Klu Klux:

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


"Müziğin vahşi hayvanIarı yatıştıracak, kayaIarı yumuşatacak ve yüzyıIIık çınarIarı eğecek, bir çekiciIiği vardır. "

- WiIIiam Congreve

O geceden sonra bir daha asla araba sürmedim. Kendime gelmem zaman alacaktı. Annem, yoğun stres altında iken böyle şeyler olur diyordu –ona her şeyi anlatmamıştım. Çevremdeki herkes hikayenin anlattığım kadarını normal karşılıyordu. Oysa hikayenin anlatmadığım ve yalnızca Ulaş'ın bildiği diğer yarısı, hiç de normal değildi. Serenad'ı aradım ve nedense sesini çok özlediğimi fark ettim. Bir zamanlar onun yaşadıklarına yakın şeyler yaşadığımı anlattım ona. Bir süre havadan sudan konuştuk, sonra "yanıma gel," dedi. "Çok değil, birkaç hafta. Hem hasret gideririz hem de buraları görmüş olursun. Oradan uzaklaşırsın biraz, büyük resmi görme şansın olur." Ona bunun mümkün olmadığını söyledim. Ne param vardı ne de pasaportum. "Aman canım," dedi, Serenad. "Para sorun değil. Yanımızda kalırsın, yemek, ulaşım, otel derdin olmaz zaten. Yalnızca uçak bileti... Onun için de ben yardımcı olurum sana. Elimden ne gelirse yaparım." Bunu kabul edemeyeceğimi söyledim. Kızdı bana, "yahu kaç gece sığındım ben sana, hatırlasana? Kaç defa evden kaçıp sizin kapınızda buldum kendimi de, sizin de başınızı belaya soktum. Tüm yardımlarının, benim için yaptıklarının bir hediyesi kabul et bunu. Lütfen, kırma beni!"

Bir şekilde ikna etti beni. Lakin onun beni ikna etmesi değil, benim bizimkileri –annem ile babamı- ikna edebilmemdi. Hayli rastlanılmaz bir durum lakin fazla zorlamadan izin verdiler. Hatta pasaport işlemlerini annem hallederken, uçak biletini babam aldı. Geriye yalnızca tek bir şey kalıyordu...

"Kaç gün?" Diye sordu, Ulaş. Huzursuz ve sıkıntılı görünüyordu. Onunla bir parkta buluşmuştuk. "İki hafta." Dedim. "Çokmuş." Dedi. Gülümsedim ve elini tuttum, "yalnızca çok olduğunu düşünürsen. İki haftacık."

SONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin