3.Bölüm

4.2K 260 61
                                    

Olivia Steven'ın gidişinin ardından çok kısa bir süre yataktan kalkıp hemen hazırlanmaya başladı.

'Bayan Gralmeye neden benimle konuşacaktıki?' diye düşündü. Fakat aklına hiç bir şey gelmiyordu.

'Acaba bazı geceler Steven'ın odama geldiğini öğrenmiş ola bilir mi?'

Eğer öğrendiyse tanrı onu korusun, kim bilir nasıl cezalandırılırdı. Ama öğrenseydi sadece Olivia ile değil Steven'la da konuşurdu. Bu düşünce biraz onu rahatlattı.

Bayan Gralmeye kötü biri değildi. Olivia'yı da diğerleri gibi severdi. Fakat sinirlenince gerçekten korkutucu biri ola biliyordu. Ve o zamanlarda da müdirenin yakınlarında bir yerde olmayı istemezdi. Bayan Gralmeye çok uzun süredir müdireydi. Şato eskdien burayı yapan Bay Hogwold'a aitti. Şimdiki adı ise Hayalet Hogwold'du. Şatoyu korurken ölmüştü ve hayaleti hala şatoda varlığını sürdürüyordu. Olivia sanırım ondan hoşlanıyordu. Hayalet'ler her halükarda korkutucu ola biliyorlar, fakat Bay Hogwold çoğunlukla kütüphanede Olivia'ya çok yardım ediyordu. Kitaplarda olmayan bilgileri ona gizliden gizliye hep anlatırdı. Bay Magnus bunu doğru bulmuyordu. Ve Bay Hogwold bunu gizli yapmayı çok seviyordu. Sanırım hayalet haliyle çok sıkılıyor diye düşündü Olivia.

Hazırlanması kısa sürmüştü. Küçük odasında herkeste olduğu gibi bir yatak, bir gardrop ve bir çalışma masası vardı. Odasından çıkıp koridorun sonundaki kızların ortak banyosuna geçti. Margeret'le karşılaştı, saçını örüyordu aynanın karşısında.

"Erkencisin." dedi Olivia'ya. Banyonun içi daima kasvetli ve çok az ışıklı olurdu. Margeretin aynada kendisini zar zor gördüğüne emindi Olivia.

"Günaydın." dedi Olivia. Gülümsemeye çalıştı fakat tedirgindi.

"Bir şey mi oldu?" diye sordu Margeret.

"Bayan Gralmeye bugün benimle konuşacakmış. Steven söyledi."

Margeret Olivia gibi şaşırmamıştı. "Ne hakkında?" diye sordu. Saçını yapmayı bitirmişti ve aynada zar zor gördüğü kendisine bakıyordu. Olivia musluğu açtı ve yüzünü yıkadı.

"Bilmiyorum. Biraz tedirginim."

"Bir haltlar falan yemediysen niye tedirgin oluyorsun ki? Önemli bir şey değildir belki."

"Öylemidir?"

"Gel hadi," deyip Olivia'nın koluna girdi. "Dün sen gittikten sonra Bernardo yanıma geldi. Ve beni güz balosu günü şehirdeki kutlamalara onunla katılmamı istedi. Daha doğrusu teklif etti ve bende kabul ettim."

Olivia buna sevindi. Bernardo Steven'ın yakın arkadaşlarından biriydi. Ve sanırım Margeret'dan hoşlanıyordu.

"Buna sevindim. Sonunda istediğin gerçekleşti. Aslında odanda buna dair kara büyüler yaptığından şüpheleniyorum." Kıkırdamasına engel olamadı Olivia.

"Çok kötüsün. Ayrıca itiraf ediyorum ki, denemiştim. Hayalet Hogwold bana bir büyü teklif etmişti. Sanırım beni kandırdı. Büyü yapmaya çalıştım fakat odamı bir sürü beyaz kelebek sarmıştı."

Olivia kahkaha attı. Belli ki, Bay Hogwold onu kandırmıştı. Merdivenlerden aşağı doğru inerken Olivia hala gülüyordu. İkinci kata indiklerinde Margeret onun kolunu çimdiklemişti. Ortak salona doğru giderlerken Francisco ile karşılaştılar. Olivia'nın gülüşü küçük bir gülümsemeye dönmüştü ve Margeret'la dalga geçmeye devam ediyordu.

Francisco uzun boylu ve çok güçlü, yakışıklı bir genç adamdı. Çok güçlü olması lafın gelişi de değildi. Onun özel yeteneği buydu. Koca bir kayayı hiç zorlanmadan taşıya bilirdi.

KUZGUNLARIN BÜYÜSÜ - Mørk Serisi IHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin