51. Bölüm (2. Kısım) "Vücudun Aklımın Karışmasına Sebep Oluyor."

Começar do início
                                    

"Bir an evvel akıl sağlığının yerinde olduğuna dair raporu çıkarttırmamız gerek. O şerefsizin üzerindeki bütün haklarını geri alacağız." Yağız'ın sözleri kalbimin sıkışmasına sebep olmuştu. Doğru ya akıl sağlığım yerinde değildi. Deli olduğum tescilliydi. Tüylerim diken diken olmuştu. Vücudum istemsizce kasılmaya başlıyordu. "Nehir iyi misin?" Yağız'ın sorusuna kafamı olumlu bir şekilde sallayarak cevap verdiğimde o da konuşmaya devam etti. "Geçmişte alınan bütün raporları Demir inceletti. O pislik doktoru bağlamış olmalı ki raporların hepsi usulüne uygun hazırlanmış. Evrakta sahtecilik yapılmamış anlayacağın. Raporlar hep aynı doktor tarafından verilmiş. Önce o doktoru bulup itiraf ettirmeyi düşündüysek de adam yakın zamanda hayatını kaybetmiş. Mahkemeye dava açıp raporların iptalini sağlamalıyız. Bunun için de psikiyatrı ile görüşmen gerek." Yağız'ın söylediklerini dinlerken robottan bir farkım yoktu. Tekrardan psikiyatrı ve psikologlara gidecek gücüm var mıydı bilmiyorum. Titreyen elimle kahve fincanın tutup ağzıma götürdüm. Tek seferde içtiğim acı kahve biraz da olsa beni rahatlatmıştı.

"Ben tekrardan seanslara başlayabileceğimden emin değilim." Dediğimde Yağız'ın yüzünde oluşan ifade güven vericiydi. Uzanıp ellerimi avuçlarının içine aldı. "Sen ne zaman istersen o zaman terapilere başlarız." Sesi, bende sakinleştirici etki yapıyordu. "Tanıdığımız birkaç doktor var. Sadece gidip soracağı soruları cevaplaman ve bazı evraklara imza atman gerek. Gerisini onlar halledecek. Seanslar sen ne zaman istersen o zaman başlayacak Nehir."

"Tamam." diyerek Yağız'ın güven veren gözlerine baktım. Ellerimi hala avuçlarının içinde tutuyordu. Sıcacık teni soğuk ellerimle temas ederken gözlerimi ondan çekmeye cesaret edemiyordum. O kadar özlemiştim ki bana böyle dokunmasını.

"Yarın gideriz o halde." Diyerek ellerimi yavaşça bıraktı. "Demir, diğer işlemleri halledip yanımıza gelecek. Benim dışarıda birkaç işim olacak ama akşama geleceğim. Otelden dışarı çıkmanı istemiyorum. Kaçman ihtimal dahilinde bile değil." Dediğinde anında başımı sağa sola çevirerek o ihtimali bertaraf ettim.

"Bir daha asla öyle bir hata yapmam Yağız." Gözlerinde bir anlığına bir acı belirse de anında yok etti.

"Bu da yedek oda kartı." Dedi elindeki kartı bana uzatarak. "Herhangi bir aksilikte resepsiyondaki arkadaşlar sana yardımcı olacaktır. Beni akşam yemeğine bekleme. İstersen yemeği odaya da getirtebilirsin. Telefonum her daim açık olacak. Korumalar zaten kapıda bekliyor. Bir şey olursa hemen beni arıyorsun Nehir." Sesindeki emrivaki endişesinin bir sonucuydu. Cevap vermediğimi gördüğünde "Tamam mı?" diye sordu. Emin olmak istiyordu.

"Tamam." Dedim başımı sallayarak. "Sen nereye gideceksin ki?" Beni burada bırakıp gidebileceği aklımın ucundan dahi geçmezdi. Önemli bir şey olmalıydı.

"Şirketle ilgili bir mesele." Diyerek beni geçiştirip ayağa kalktı. "Kendine dikkat et Nehir. Sakın başını belaya sokma." Bana yaptığı anlamsızca uyarıdan sonra gitmişti. Sanki ben sürekli başımı belaya sokacak birşeyler yapıyordum.

Otelde biraz gezindikten sonra canım sıkılmıştı. Saatin neredeyse 8:00'e geldiğini gördüğümde şaşırmadan edemedim. Zaten öğleden sonra uyandığımız için çok da garipsenecek bir durum değildi ama yine de şaşırmıştım. Aklım Yağız'daydı. Acaba ne yapmıştı? Hala gelmemişti. Karnımın guruldamasıyla açlığımın had safhaya çıktığını hissettim. Belki Yağız gelir diye bu saate kadar beklesem de daha fazla dayanamayarak yemeğe indim.

Tabağıma birkaç bir şey koyup kuytu bir masaya oturdum. Göz önünde olmak istemiyordum sanırım bu bir alışkanlık olmuştu bende. Eymen belasından kaçmak için kendimi her şeyden kısıtlamış, her şeyden kaçar olmuştum. İnsanlardan kaçmak da cabası.

HIRÇIN GÜVERCİNOnde histórias criam vida. Descubra agora