14 • Mezarıma Geri Dönüyorum

En başından başla
                                    

Dudaklarım yana kaydı. Ne kadar da düşüncelisin demek istedim. 'Sen ve deli arkadaşın umurumda değilsiniz' demeseydin belli seni biraz dikkate alabilirdim.

"Merak etme. En azından bunu düşünebilecek kadar zekiyiz ve dert ettiğin yine başına bela olmamızsa bizim de buna niyetimiz yok. Kendimize yetecek kan stokumuz var ve bu akşam bizden ebediyen kurtuluyorsun."

"Anlamıyorsun." dedi gözlerini kısarak. "Onlarla da beslenemezsiniz."

Söylediği son cümledeki uyarıyı aldığımda "Lanet olsun!" diye tıslayıp yanından geçtim ve koşmaya başladım. Bir kaç saniye içinde zaten Tony'nin odasının önündeydim. Kapıyı kırar gibi açıp içeri daldığımda Tony'i elinde kan şisesiyle yakaladım. Elinden kan şişesini sertçe çekerken içindeki kanın bir kaç damla üzerine sıçradı.

"İçtin mi?" dedim oldukça sert çıkan sesimle.

Gözlerini kısıp neden böyle davrandığımı anlamaya çalıştı. "Sen bir panter gibi üzerime atılmasaydın içecektim ama sorun değil açsan sen..."

"Yani içmedin." diye sözünü kestim.

Ellerini yukarı kaldırıp "Yemin ederim ağzımı bile sürmedim." dedi alayla. "Neler olduğunu artık anlatacak mısın?"

Rahatlayarak ilerleyip elimdeki şişeyi banyodaki lavaboya boşalttım ve Tony'nin şaşkın bakışları altında dolabı açıp çantalardan şişelerin tümünü çıkardım. Tony onları da boşaltacağımı anladığında önüme geçti. "Delirdin mi Mel? Onlara ihtiyacımız var."

"Çekil Tony." dedim onu iterken. Şişenin birini daha Lavaboya dökerken başımı ona çevirip "Valeria..." dedim.

Bakışları hemen değişince o da ne anlatmaya çalıştığımı anlamıştı ama tek kelime daha etmedi. Tüm şişeleri lavaboya döktükten sonra hepsini çantalardan birinin içine tıktım ve köşeye fırlattım.

Bir süre sonra topuklu ayakkabı sesi duyduğumda bunun Valeria olduğunu anlayarak Tony'e döndüm. Sanırım Yeryüzü Şeytanı bugün sinsice dolaşma adetini terk etmişti. Tony'nin dudakları yana kayarken aklında yeni bir oyunun planını yaptığını anlamıştım. Valeria bunu çoktan hak etmişti. Hatta daha fazlasını da görecekti.

Kapı çalınıp araladı ve Valeria bizi gördüğünde neşeyle gülümsedi. "Merhaba çocuklar." deyip içeri süzüldü.

"Sana da merhaba." dedi Tony'de gülümseyerek.

Ben ise sadece geniş bir gülümsemeyle ona bakmakla yetindim. Valeria bir kaç saniye ikimizin arasında göz gezdirip bir şeye emin olmaya çalıştı. Beslenip beslenmediğimize...

Sonra ise karar verememiş olacak ki yatağa oturdu. "Akşam gidiyorsunuz ha!" dedi koyu bir rujla süslediği dudaklarını büzerek. "Kalmanızı isterdim." Sonra Tony'e bakıp gülümsedi. "Özellikle de senin Anthony."

"Kalmamızı istersen kalırız." dedi Tony aynı gülümsemeyle.

Valeria gözlerini kısıp bu sefer "Aç olmalısınız. Size bir şeyler ayarlamamı ister misiniz?" diye sordu.

"Ah! Hayır." dedim elimi olumsuz manada sallayıp. "Bir kaç dakika önce kendi stoğumuzdan beslendik bile."

Valeria keyifli bir şekilde bir kahkaha attı. "Bu güzel haber işte." dedi. "Aç kalmanızı istemem. Siz benim misafirimsiniz ve en iyi şekilde ağırlanmalısınız." Ayağa kalkıp Tony'e doğru yürüdü ve elini yüzünde gezdirdi. Bana yan bir bakış atarken "Ona yaklaşırsam bedelini ödeyeceğimi söylemiştin. Şimdi aynı şekilde düşünmediğine eminim." dedi.

Omuz silkip "Sorun değil." dedim. "Ben paylaşımcı biriyim."

Valeria yine güldü. "O zaman onun benimle kalmasının sakıncası olmaz umarım." Öfkemi dizginlemeliydim. Açlığımı kontrol altına alsamda öfkeden gözlerim parlarsa bu oyun hemen sona ererdi. Aslında bu iyi olabilirdi çünkü şu an Valeria'nın kafasını gövdesinden ayırmak istiyordum ama Tony'nin oyununu bozmak istemediğimden "Elbette." diye gülümsedim.

MEZARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin