"Delfin, o izleri Aras yaptı biliyorsun değil mi?! Ama merak etme aynılarını ona yaşatacağım. Batuhan'ı zerre kadar sevmiyorum belki evet ama seni bu hale soktuğu için ondan intikamını alacağım."

Bıkkınlıkla ofladım. Kuzey'in her seferinde Aras'ı öldürmeye çalışmasından gerçekten bıkmıştım.

"Kuzey senden tek bir isteğim var o da,
hiçbir şey yapmaman. Aras'a karşılık verdikçe sınırları zorluyor. Daha fazla kişiyi kaybedemem ben! Anladın mı?!
Seni,Kaan'ı,Selin'i,Tuğçe'yi,Emir'i...
Daha fazla tehlikeye atmak istemiyorum. Daha fazla Aras'a karşı gelipte risk almakta istemiyorum! Malum, sonuçları görüyoruz!"

"Korkundan,mantıklı düşünemiyorsun Delfin. Aras'ı öldürürsem bu risklerin hiç birini almak zorunda da kalmayacaksın. Yeşim Teyzeciğinin dediği gibi kısmetin de açık olacak. Mesela benim kapılarım sana her daim açık..?"

Diyerek göz kırptı. Daha yeni hastaneden çıkmıştık ve Kuzey yine aynı Kuzey'di! Umursamaz... Yani tamam Batuhan'ın ölümü onu etkilemezdi ama çevreye saygı diye bir şey vardı yahu!

"Sadece eve gitmek istiyorum. Daha bu olanları babama ve Emir'ede anlatmam gerekecek..." Dedim sıkıntıyla.

Eve geldiğimizde kapıyı Emir açtı. Bakışları ikimiz arasında gidip geliyordu.

"Siz ne alaka? Delfin sen ağladın mı?"

"Ablan tecavüze uğradı, ben kurtardım"
Diye sırıtan Kuzey'e dirsek attım.

"Babam evde mi?"

"Hayır ama gelir birazdan. Sana ne oldu? Bu piç ne saçmalıyor gene?!" Diyerek yumruğunu sıktı Emir.

"Aa, abiye piç demek,allah affetsin."

"Kuzey sen sus bi. Çık odana ben Emir'e anlatırım." Diyerek Kuzey'in daha fazla boş yapmasına engel oldum.
Emir'le birlikte koltuklara geçtiğimizde Emir hala benden bir açıklama bekliyordu.

"Emir...Bunu nasıl söylesem bilmiyorum, Batuhan'ı kaybettik."

"Ee sende ortalıklardan kayboldun... Şimdi sıra onda tabi, haklı çocuk."

Ya bu çocuk ne zaman beynini kullanacaktı?! Sabır dilercesine derin bir nefes aldım ve tekrar anlatmaya koyuldum,

"Emir, Batuhan öldü! Anlıyor musun?"
Emir'in kaşları çatılmıştı. Batuhan'la çok yakın değillerdi ama yine de araları kötü değildi.

"Ne diyorsun kızım sen? Ne demek öldü? Nasıl oldu bu!" Diyerek ayağa kalktı ve hafif çıkmış olan sakallarını kaşımaya başladı.

"Trafik kazası diyolar" diyerek gözlerimi kaçırdım. O sırada kapı çalmıştı. Muhtemelen gelen kişi babamdı. Hızlıca kapıya doğru koştum.
Kapıyı açtığımda babam hala olanlardan habersiz bir şekilde bana gülümsedi.

"Baba, geçsene içeriye, anlatacaklarım var"

Dediğimde merdivenden gelen topuklu ayakkabı sesiyle gelenin Sema olduğunu anlamam uzun sürmedi. Bi bu eksikti!

"Hoşgeldin kocacığım" diyerek babamı yanağından öptü ve kabanını çıkarmasında yardım etti.

"Hoşbulduk Sema. Sen ne diyodun kızım?" Bunu hiç Sema'nın yanında anlatmak istemiyordum ama yapacak bir şey yoktu.

SAPLANTIWhere stories live. Discover now