Ve böylece buradaki açı yü- Michael sen beni dinliyor musun?!
Michael gözlerini hayranlıkla izlediği Luke'un yüzünden çekti ve kağıt üzerinden anlattığı şeye baktı.
Tabi ki dinliyorum Luke. En son x'in 34 olduğunu bulduk.
Luke aldığı derin nefesi birden bıraktı.
Michael, o 5 soru öncesiydi.
Um pekala. Bir molaya ne dersin?
Luke gülmeye başladı. Michael'ın zar zor Luke'un yüzünden çektiği gözleri, bu sefer Luke'un gülüşüne kaydı. Michael, içinin ısındığını hissetti.
Michael, sen gerçekten umutsuz bir vakasın. Ama ben kolay pes etmem. O yüzden soruyu baştan alıyorum.
Luke anlatmaya devam ederken Michael odaklanmaya çalışıyordu. Ama bu cidden zordu. Normal şartlar altında bile bu dersi anlayamazken, Luke'un anlatması daha da zorlaştırıyordu. Çünkü Luke gerçekten çok güzeldi ve Michael bir an bile gözlerini ondan ayırmak istemiyordu.
Çok mu güzelim?
Ha? Ne? Efendim?
Gözlerini üzerimden alamıyorsun ya, ondan sordum.
N-ne?
Sakin ol şaka yapıyorum. Deyip tekrar güldü Luke.
Michael rahatladı. Çünkü fark etmeden ağzından Luke'un güzel olduğunu kaçırdı sanmıştı.
Luke baksana. Bence burada bitirelim. Yarın görüşürüz.
Ama daha bitm-
Luke sözünü bitiremeden Michael konuşmayı sonlandırdı. Ve bilgisayarı kapatıp yatağa uzandı gülümseyerek. Gözlerini kapatıp Luke'un suratını hayal ederek uyumaya çalıştı. Fakat bir dakika sonra mesaj sesiyle uykusu bölündü.
Luke: Bekle sen, ağzına sıçacağım senin
