6

73.2K 5.2K 1.6K
                                    

Yağmur'u bulmak için idman salonuna indim, etrafa bakınırken onu göremedim ancak görmeyi hiç ummadığım kişiyi, yani Toprak'ı gördüm, hiç vakit kaybetmeden çalışmaya başlamıştı. Yüzünde çok fazla morluk vardı, kaşı açılmış ve dudağı patlamıştı, burnu da bantlıydı lakin buna rağmen son sürat egzersiz yapmaya devam ediyordu.

Gerçekten pes! Birkaç gün revirde kalsana, dinlensene. Nasıl bir hırstır bu anlamamıştım, cidden aklım almıyordu.

Barfiks demirlerinin olduğu yere doğru yönelince bakışlarımla onu takip ettim. Her hareketi gücünü belli edercesine kibirliydi, üzerinden dalga dalga baskınlık yayılıyordu. Demiri kavradı, yumruğunu sıktı ve kendini bir yukarı bir aşağı çekip bırakmaya başladı. Kaslı bedenini her yukarı çekişinde geniş kol kasları daha da belirginleşiyordu. Asker yeşili dar tişörtünden omuzlarının ve karın kaslarının da aynı şekilde kaslı olduğunu görebiliyordum. Resmen her yeri kas doluydu.

O an şöyle bir düşündüm. Aslında Toprak epey yakışıklıydı ama ne yazık ki feci halde uyuzun tekiydi. Uyuz biri ne kadar yakışıklı olsa da benim için koca bir hiçti.

Kulak hizasındaki dağınık, nemli siyah saçları alnına düşerken çalışmaya ara vermeden boşta kalan elini başına götürdü, saçlarını geriye doğru itti. Birkaç metre ilerisinde bulunan kız topluluğundan kıkırtılar yükseldiğinde kafamı onlara doğru çevirdim. Çaktırmadan Toprak'ı süzüyorlardı.

Aman ne hoş, geniş bir hayran kitlesi vardı!

Toprak kızlardan birine yandan bir bakış atıp ukala bir tavırla gülümseyince kız kızararak ufak bir tebessümle karşılık verdi.

Gözlerimi devirdim. Çok aptalcaydı!

Bu çocuğun ne kadar pislik olduğunu göremiyor muydu bu kızlar? Acaba Toprak'ın kızları etkileme konusunda gizli bir yeteneği mi vardı? Başka türlü hangi aklı başındaki kız Toprak'a kapılıp gidebilirdi ki?

"Ne yapıyorsun Eylül?" diyen Yağmur'un meraklı sesini duyunca ona doğru döndüm.

"Toprak'ı gizli gizli süzen kızları izliyorum ve bir yandan da tiksintimi kontrol etmeye çalışıyorum. Yani cidden hepsi birbirinden tuhaf, bir de Toprak gülümseyince utanarak kızarmaları yok mu? Dehşet bir şey!"

İmalı bir şekilde güldü. "Bir gün çok fena âşık olduğunda sana bu laflarını hatırlatacağım."

"Delirdin herhalde, ne işim olur." Hafifçe çenemi kaldırdım. "Ben aşka inanmıyorum."

Gözlerini devirdi. "Senden de bu beklenirdi zaten, ama merak etme ben ikimizin yerine de inanıyorum aşka."

Yüzümü buruşturdum. "Aman benim adıma eksik kal lütfen, rica ediyorum."

Aşk, özgür insanların elde ettiği bir kazanımdı. Hayatımın başkasına ait olduğu bir yaşamda aşka inanmaya iznim var mıydı ki? Hali hazırda acımasızca tutsak edilen kalbimi birine nasıl verebilirdim, zincirlerimden kopup aşka nasıl koşabilirdim.

Yapamazdım, imkansızdı!

Tıpkı çoktan karanlığa gömülen yazgımı değiştiremeyeceğim gibi... Ruhumun zorla alıkoyulduğu zindandan kaçamayacağım gibi...

Hoparlörden Çisem Hanım'ın sesi yükselirken Yağmur'la şaşkınca birbirimize baktık. "Herkes beş dakika içinde konferans salonunda olsun!"

Yağmur gergince yutkundu. "Yeni görevle ilgili bilgi verecek kesin."

"Zamanı gelmişti." Bedenimde damarlarıma kadar yayılan bir heyecan dalgası hissettim.

"Tedirginim."

"Rahatla. Bu iş bizim olacak Yağmur," diye karşılık verdim kendimden emin bir tavırla. "İkimizin."

Ümitsizce iç çekti. "Umarım."

Birlikte konferans salonuna gittiğimizde tüm öğrenciler gelmişti. Herkes kalabalık içinde kendine yer bulmaya çalışıyordu. Yağmur'un bileğinden çekiştirerek hızla ilk sıraya doğru yöneldim ve şanslıydık ki ekranın önünde boş yer bulup oturduk. En ön sırada olmalıydık çünkü hedefimizi yakından incelememiz gerekiyordu, böyle de işine sadık ve özenen biriydim!

Çisem Hanım gözlerini kısarak otoriter bir edayla salonu taradı. "Bugün burada neden toplandık sınıf!" diye bağırdı serçe.

Kimseden çıt çıkmadı.

"Uyuma sınıf! Neden buradayız? diye sordu tekrar daha yüksek bir sesle.

Bu kez herkes hep bir ağızdan bağırdı: "Görevimiz için!"

Instagram :Mavimihri

TEHLİKELİ GÖREVHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin