*Destek amaçlı yoruma arkadaşlarınızı etiketleyebilir misiniz?😊
*Kaldığımız yerden devam edelim...
Evet, okları takip ediyordum ve bir mağaraya ulaştım. Ok işaretleri, yerini karanlığa bıraktı. Artık çok yorulmuştum. Bu geceyide bu mağarada geçireyim dedim. Aslında korkmuyor da değildim, etraf zifiri karanlık ve çok soğuktu. Çantamı başımın altına koyup zorda olsa uyumaya çalıştım çünkü bu soğuğa dayanmak oldukça zordu. İçim geçmiş, öylece uyuya kalmışım. Sabah olmuş ve uyanmıştım. Etrafta görünen tek bir ok işareti bile yoktu. Akan sarı suyu nasıl bulurum diye düşünüp durdum. Midemde hafif guruldamalar başlamıştı, galiba ben acıkmıştım. Çantamda sadece 2 adet gofret vardı. Onları yemekten başka çarem yoktu...
Tekrar yola koyulduğumda hava sisliydi, sanki sis bulutları gitme, geri evine dön der gibi üzerime üzerime geliyordu. Yola devam etmekten başka çarem yoktu, eğer geri dönersem ruhum lanetlenecek ve çok acı bir ölüm beni bekliyor olacaktı...
Zor olsa da yola devam ediyordum. Uzakları göremiyorum çünkü çok yoğun bir sis var...
Karşıma iki yol çıktı. "Acaba hangi yoldan gitmeliyim?" diye düşünüp dururken siyah bir kuş, sağ yolun üzerinden uçup gitti. Kendime: "Jack sağ yoldan gitmelisin." dedim.
Artık sis bulutları azalmıştı. Uzakları çok iyi görüyordum ve o anda farkettim ki yol bitiyor. Yolun sonuna doğru ilerliyordum...
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Yolun sonunda bir uçurumun beni beklediğini gördüm. Aşağı baktım ve akan sarı suyu görür gibi oldum. İşte o anda çok sevinmiştim.
Seviniyordum evet çünkü bu yorucu yolculuk sonunda sarı akan suyu bulmuştum.
Sanki ayağımın altından toprak kayıyordu. Beni uçurumdan aşağı çekiyordu. Tutacak yer arıyordum ama tutunamıyordum...
"İşte Jack şimdi ölüyorsun" dedim içimden...
Sarı suyun sevinci de kalmıştı kursağımda...
Uçurumdan yuvarlanarak suya düştüm. Sol bacağım galiba incimişti çok acıyordu, zorlukla üzerine basabildiğimi farkettim...
Sürüklenerek sudan çıktım ve bir taşın üzerine oturdum. Arkamdan bir el omzuma dokundu açıkçası korktum, ve hemen arkamı döndüm. Beyaz elbise giyinmiş, saçları sarı, uzun boylu ve çok güzel bir kızdı.
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
"Sen kimsin?" dedim.
Hafif bir gülümseme ile "sana yardım etmeye geldim" dedi.
"Peki neden bana yardım edeceksin?" diye sordum.
"Çünkü bende seninle aynı durumdayım, yani aynı yolun yolcusuyuz." dedi.
"Sen sormadan söyleyeyim ismim Kelly" dedi.
Küçük bir tebessüm ettim.
"Bende Jack"dedim.
"Sana ne oldu böyle Jack?." dedi
"Uçurumdan düştüm."
"Ayağa kalk, ilerde benim evim var. Önce senin iyilişmeni bekleyelim sonra yola devam ederiz. "
Zorlukla kalktım hafif topallama ile yürüyordum.
"Yardım edeyim istersen?" diye bir öneride bulundu Kelly.
Ben cevap vermeden elimden tutup kolumu omuzuna attı ve evine doğru gidiyoruz...
Evine vardık.
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Bana sıcak bir çay yaptı ve bacağıma kendi bitkilerinden hazırladığı jel görünümünde ilacı sürdü.
Biraz uzandım. O anda yorgunluktan uyuya kaldım. Uyandığımda bacağımın acısı geçtiğini ve üzerine basabildiğimi farkettim.
"Kelly kelly!" diye bağırdım...
"Ne oldu Jack? neden bağırıyorsun?." diye cevap verdi.
"O sürdüğün ilaç bacağımı iyileştirdi. Peki nasıl öğrendin bu ilacı yapmayı? Çok kısa zamanda iyileşmemi sağladı."
Kelly:
"Boşver sen iyileştin ona bak. Bu geceyi burada geçirelim yarın sabah yola koyuluruz." diye geçiştirdi beni.
