Aptalsın

2.8K 250 78
                                    

Yazar: cuterful

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın nonoşlar <31

...

Eğer şu anı başka bir gün de yaşıyor olsalardı birbirleri arasına duvar örerlerdi. Ancak, ne yazık ki bu şu an pek mümkün değildi.  

Bugün, kavgalarından sonraki gün, ikisi birlikte asansörde mahsur kalmışlardı. Daracık alanda sadece ikisi vardı, başka kimsecikler yoktu ve bu olabilecek en kötü senaryoydu. 

Kyungsoo asansör duvarına sırtını dayayıp eğilirken diğer uçtaki Jongin yüzünden diken üstündeydi. Kendisinden mümkün olabilecek en uzak mesafede oturan Jongin de aynı onun gibi eğilmişti. İşin aslı ikisi için aynı yerde çalışıyor olmak büyük bir nimetti ancak şu an ikisi için de bunun tam tersiydi. Bilmeden aynı asansöre binmeleri ve onlar içindeyken asansörün bozulması ne tesadüftü.  

Asık yüzlerinden yükselen karanlık aura etraflarını sarmıştı. İkisi de birbirinden özür dilemek için fazlasıyla inatçı ve dik başlıydı. Birbirlerinden özür dilemeleri için bir mucize gerekliydi.

''Siktir...'' Jongin küfür ettiğinde Kyungsoo kafasını kaldırıp diğerine bakmak için bir şans yakalamıştı ancak bakışları diğeriyle buluşmuştu. Birbirlerine olan bakışlarını birkaç saniye boyunca devam ederken bunu bölen Jongin'in içini çekmesi olmuştu. ''Şarjım da tamamen bitti.''

Kyungsoo'nun verdiği tek tepki ise kollarını göğsünde bağlamak ve ona alayla bakmak olmuştu. Bakışlarını erkek arkadaşından başka bir yere çevirirken o andan itibaren diğerini görmezden gelmeye karar vermişti. Olanlardan sonra hala siniri geçmemişti. Jongin'in yerinde kaydığını ve derince içini çektiğini duymuştu. 

''Bana şu bakışı atma.'' Jongin dişlerini sıkarken söylemişti.

''Sana bir şey attığım falan yok.'' Kyungsoo geri söylerken gözlerini olabildiği kadar boş tutmuştu.  Bunun diğerini nasıl çileden çıkardığını biliyordu bu yüzden yapmaya devam etti.

''Ah evet, birkaç ay önce bunu fark etmiştim.'' Jongin cevap vermişti. Diğerinin zayıf noktasına vurduğunu bildiği için kendini beğenmiş bir duruş sergiliyordu. Kyungsoo çoktan içten kudurmaya başlamıştı ancak dış görüntüsünü mümkün olduğu kadar sakin tutmaya çalıştı.

''Yine başlama, Jongin. Seni uyarıyorum.'' yavaşça söylemişti.  Kaşlarını çatarak Jongin'in bakışlarını diğeri dilini şaklatmasına rağmen karşılamıştı. Dilini şaklatması her zaman olduğu gibi konuyu uzatacağının habercisiydi. 

''Pekala, eğer gerçekten benimle ilgilenirsen başlamayacağım.''

''...İşte yine başlıyoruz.''  Kyungsoo içini çekerken sinir olmuş bir şekilde burun kemerini sıkmıştı.

''İşte yine başlıyoruz,'' Jongin diğerinin dediklerini çocuk gibi taklit etmişti. '' Şu günlerde söyleyebildiğin tek şey bu! Muhtemelen söylediklerimin doğru olduğunu bildiğinden benimle tartışmıyorsun bile!''

''Aman Tanrım, Jongin kapa çeneni zaten-''

'' Neden yapacakmışım! Ne hissettiğimi umursamayışın beni çileden çıkarıyor, '' devam etti. '' Ne var biliyor musun, belki de işinle evlenmelisin, nasıl olsa benden çok işini seviyorsun!''

''En azından işim sızlanıp durmuyor ya da yapmadığım bir şey için bana bağırmıyor!'' Kyungsoo bağırdığında ayaklarını onu diğerine bir adım yakınlaştırmıştı. ''Bir haftada on kere sevişmek zorunlu mu? Aseksüel olsam ne olacaktı, o zaman benden ayrılacak mıydın?''

'' Ama değilsin!'' Jongin geri bağırdığında o da Kyungsoo'ya doğru bir adım atmıştı. '' Senin için yeterince iyi değil miyim, bu yüzden mi beni istemiyorsun? Senin için yaşlı mıyım ya da çok mu sıkıcıyım?''

''Oh tanrım, daha 25 yaşındasın-''

''Ya da altta benden daha iyi olan birini mi buldun? Sorun bu mu, Kyungsoo?''

Sessizlik asansörün dört duvarın arasına çökerken diğer iki adam nefes nefese birbirlerinden gözlerini çekmiyor, bakışlarından düşüncelerini anlayama çalışıyorlardı. Yaşadıkları an sanki fırtına öncesi sessiz hissi veriyordu ve bu ikisini de sertleştiriyordu. Sonraki anda Jongin yutkunarak bakışlarını indirdiğinde bozguna uğramış gibi gözüküyordu. Ve bu Kyungsoo'nun  diğerinin gerçek sorununu fark etmesini sağlamıştı. Yaşadıkları durum cinsel eksiklik yüzünden değildi, şüphesiz bir şekilde Jongin'in Kyungsoo'nun başka birisini bulduğunu düşünmesi yüzündendi.

''Aptalsın.'' dedi. Jongin'in omuzları bu yorumla birlikte düşerken Kyungsoo'nun kalbi yumuşamış, hissettiği kızgınlık tıpkı bir bulut gibi dağılıp yok olmuştu. ''Ve ben seni çok seviyorum.''

Diğerinin kurduğu cümleyi duyar duymaz Jongin'in başı yukarı kalkmış ve umut dolu gözleri Kyungsoo'nun erimesini sağlamıştı. Büyük olan işareti aldığı gibi aralarında kalan son adımı da kapatmış ve  diğerini asansörün duvarına iterek yaslamıştı.

''G-gerçekten sev-seviyor musun?'' Jongin'in nefesi sanki gerçekten inanamıyormuş gibi kesilmişti. Bununla birlikte ise Kyungsoo'nun kalbi birazcık kırılmıştı.

''Tabii ki seviyorum.'' Fısıldarken ellerini Jongin'in kalçalarının üstüne yerleştirmiş ve bedenleri arasında boşluk kalmayıncaya dek yaklaşmıştı. ''Nasıl olur da sevmem?''

''Ihm, dediğin gibi,  inanılmaz mızmız ve baş belası olabiliyo-''

''Tanrım, sus.'' Kyungsoo kaşlarını çatıp kendisini uzun olana yaklaştırıp yüzünü boynuna gizlemiş, kollarını beline dolamış ve bir sonraki cümleyi fısıldamak için sarılmıştı. ''Sen mükemmelsin ve ben seni olduğun şekilde seviyorum.'' Jongin'in boynuna öpücük kondurduğunda cevap niteliğinde omuzlarına yılan gibi dolanan kolları hissetmişti. '' Sana kötü şeyler söylediğim için kendimi kötü hissediyorum, özür dilerim bebeğim.''

Jongin içini çekerek kollarını sıkılaştırmış diğerinin kolları arasında kaybolmasına izin vermişti. Başını eğerek dudaklarını Kyungsoo'nun saçlarına bastırmış geri çekilmeden önce bir süre orada oyalanmıştı. ''Yani başka kimse yok?''  Biraz tereddüt, biraz da güvensizlikle sormuştu.

Kyungsoo kıkırdayarak sevgilisine bakmadan önce başını iki yana sallamıştı. '' Sadece sen varsın. Ve bu benim için önümüzdeki en az iki bin yıl için yeterli.''

''Keşke yanında o kadar uzun zaman geçirebilsem.'' Jongin fısıldadığında Kyungsoo midesindeki kelebeklerin kıpırdandığını hissetmişti. Kızardığında aslında diğerini her zamankinden daha çok sevdiğini hissetti. ''Seni seviyorum.''

''Ben de seni seviyorum bebeğim.''  Kyungsoo geri fısıldayarak söylediğinde kısa ve tatlı bir öpücük için uzanmıştı. '' Bu arada sinirlendiğinde inanılmaz ateşli oluyorsun.''

''Tanrım, ben de aynını senin için düşünüyordum.'' Jongin mırıldandığında Kyungsoo midesinin altında sert bir baskı hissetmişti.

''Siktir.''

''Eve gidelim. Sert, kızgın bir sevişme bizi bekliyor.''

''Oh Tanrım,'' Kyungsoo'nun nefesi kesilmişti. ''Bana uyar.''

...

Ups! Gambar ini tidak mengikuti Pedoman Konten kami. Untuk melanjutkan publikasi, hapuslah gambar ini atau unggah gambar lain.
I'm Still Angry || ÇeviriTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang