(3.Bölüm) ÖLÜM

72 8 2
                                    

Gözlerim her zaman olduğu gibi Aktan'ın su yeşili, parlayan gözlerine hapis kaldı, kalbim çarpıyor bedenim uyuşuyordu...

"Daha dikkatli ol Aymira!" Dedi Aktan beni yavaşça kaldırırken, tamam anlamında başımı salladım. Gözlerim hala Aktan'ın gözlerinden ayrılamamıştı. Fısıldayarak "Ne bakıyorsun cüce?" Dedi alaycı bir ses tonu ile."Çok komiksin Aktan." Alaycı tavrına tavır yapıyordum sözde, biri şu kalbimin atışını duysa ne yapardım acaba.

Topallayarak kendimi koltuğa attım ve ayağımı uzattım Aktan da yanıma oturdu. Elinde içeceklerle Dolunay mutfaktan geldi.

"Aktan sen olmasan ne yapardık Mira yürüyemezdi de çok sağol." Dedi Dolunay manalı bir şekilde, Aktan bakmadığı an Dolunay bana gülüyordu. "Sorun değil kim olsa böyle yapardı." Dedi düz bir ses ile Aktan. "Evet bence de." Diye ekledim.
"Neden yemek davetimi kabul etmedin?" Diye sordu Aktan gözleri gözlerime bakarken.
"Seni daha tanımıyorum bile Aktan."
"Bu zaten bir tanışma yemeği olacaktı."
"Aslında Dolunay bir şey duydu ve bana anlattı."
"Sadece kulak misafiri oldum!" Dedi Dolunay sert bir ses ile.
"Benden şüphe duyuyorsunuz, bileğin geçince benimle yemeğe çıkarsan sana her şeyi anlatacağım."
"Peki kabul." İçeceklerimiz bittikten sonra Aktan'ın telefonu çaldı. "Alo, tamam geliyorum." Telefonu kapadıktan sonra "Gitmem gerek numaramı kaydet sakar cüce." Dedi göz kırparak, her ne kadar alaycı bir tavırda söylese de gülümsedim.
"Tamam kaydederim."
Aktan koltuktan kalkıp gitmek için hazırlanırken Aktan'ı uğurlamak için ayağa kalkmaya çalıştım. "Kalkmana gerek yok." Dedi aktan gülerek, ona karşılık bende gülümsedim. Dolunay Aktan'ı uğurladıktan sonra yanıma geldi, bugün olanlar için heyecandan içim içime sığmıyordu.
"Ne gündü be, bulaşıklarda bana kaldı." Dedi Dolunay kendini koltuğa atarak." Güldüm. "Yemeğim nerede kaldı köle?" Gülüştük.

Kapı çaldı... bu çalmaktan da öte yumruklanıyor . "Aç kapıyı Aymira sen olduğunu biliyorum!" Bu Atahan'ın sesi Allah kahretsin, Dolunay kapıya doğru giderken "Bu Atahan mı?" Diye sordu.

"Evet Atahan, çok sessiz ol kapıya gitme Aktan'ı arayacağım. Telefonumu açtım ve hemen Aktan'ı aradım, Fısıldayarak;
"Aktan yardım etmen gerek."
"Aymira noldu neden sessiz konuşuyorsun?" Arkadan "Aç şu kapıyı içerdesiniz!" Sesi geliyordu.
"O çocuk kasadaki çocuk evimi bulmuş hemen gel Aktan lütfen." Sesim ağlamaklıydı. "Hemen geliyorum."
Dolunay kapının önüne koltuğu çekmeye çalışıyordu. "Boşuna uğraşma Dolunay, Aktan yolda." Dedim Dolunay'ın rahatlamasını istercesine, fakat korkudan bedenim buz kesmişti. Dolunay ümitsiz bir şekilde yanıma oturdu, kapı hiç durmaksızın tekmeleniyordu.

"Lan orospu çocuğu gel buraya!" Evet bu Aktan'ın sesiydi. Tam Dolunayla rahat bir nefes alacaktık ki pat diye bir ses geldiğinde irkildik. Dolunay ne olduğuna bakmak için kalkarken tokat sesleri geliyordu. Dolunay dürbünden baktıktan sonra korkuyla "Aktan Atahan'ı dövüyor." Dedi. Korkuyla tüm bedenim uyuştu, ellerim titredi... Dolunay kapıyı açar açmaz Atahan ile oturduğum yerden göz göze geldim, gözlerinden acısını anlayabiliyordum. Atahan zar zor yürümeye çalışarak kaçtı ve gözlerim Aktan'ı buldu yüzü kan içindeydi, Dolunay Aktan'ı yanıma oturtturdu ve ilk yardım çantasını almaya gitti. Şok içinde Aktan'ın yüzünü incelerken zaman durdu, ellerimle yüzünü kavradım. "Aktan sen iyi misin?" Diye sordum, içimdeki korku ve acı sesime vurmuştu, gözlerim doluyor boğazım yanıyordu. "Ben iyiyim Aymira, endişelenme." Sesindeki acıyı anlayabiliyordum.

Dolunay elinde ilk yardım çantası ile içeri girdi, Dolunay'dan çantayı aldım ve hemen kanları temizledim ardından ilacı pamuğa sürdüm ve yavaşça çenesinin yanındaki yaranın üstünde gezdirdim. Aktan bir an kaşlarını çattı "Acıdı mı?" Dedim üzgün bir şekilde, cevap vermedi. Psikopat peşimi bırakmayan bir adam yüzünden Aktan'a çektirdiklerim vicdanımı rahat bırakmıyordu. Aktan'ın yarasına ilacı sürdükten sonra küçük bir bant ile kapattım.

"Kusura bakma seni de işinden ettik Aktan." Dedi Dolunay "Aynen önemli miydi?" Diye ekledim.

"İş görüşmesiydi." Aktan böyle dediği an kalbimin atışları arttı, gözlerimi büyütüp Dolunay'a baktığımda Dolunay'da utanç içinde bana bakıyordu. "Neden beni aradın, neden polisi aramadın?" Sesi en az bakışları kadar sertti. "Evet haklısın, kusura bakma.'' Gözlerim Aktan'a bakarken Aktan karşısına bakıyordu hiç bir şey demeden bir anda ayağa kalktı "Aktan Nereye?" Dediğimde Kapıyı açtı ve kapıyı sertçe kapatıp gitti. Benim yüzümden işinden oldu neden açıklama yapıp gitsin ki? Hem şaşkın hem üzgündüm, Dolunaya döndüm ve "Buda psikopat çıktı, şanssızsın Aymira." Dedi. Neden şanssız olayım ki? Aktan'la sevgili olabilecek kadar yakın değildik. "Aktan'la sevgili değildik ki." Dedim. Dolunay kahkaha atarak "Ben size sevgili dememiştim ama sen öyle diyorsan tamam." Dedi. Dolunay mutfaktaki bulaşıkları toplarken gülmeye devam etse de ben gülemiyordum, kendimi suçlu hissediyordum.
***
Akşam incilmiş olan ayağıma yüklenmeden Dolunay'a yemek yaparken yardım ediyordum. Her zaman ki gibi menümüz de pilav vardı. Yorgun bir ses ile "Ben salona gidiyorum sen yaparsın" Dedi, bir şey demeden yapmaya devam ettim. Pilavı yaptıktan sonra mutfakta oturdum ve telefonumla ilgilenmeye başladım. Sosyal medyada Aktan'ı arattım ve buldum. Anında Aktan'a takip isteği attım. İçeri gittiğimde Dolunay odada ders çalışıyordu bende duşa girdim. Duştan sonra her zaman ki saç bakımı mı yaptım. İçeriden Dolunay'ın çığlık sesini duydum. "Noldu!" Diye bağırdım Dolunay'ın yanına giderken. "Aymira pilav yanmış of ne yaptın ya!" Diye bağrındı Dolunay. Yemeği yaptıktan sonra unuttum mu? Yemek yaptığımı  bile hatırlamıyordum. Beynim tüm geçmişimi inceliyordu, adeta kaybolan otuz dakikamı arıyordu. Dolunay endişeli bir ses ile "Aymira, iyi misin?" Dedi. Hala ayakta yanmış yemeğe bakarken bacaklarım titriyordu, nasıl böyle bir hata yaptığımı düşünüyordum. "Özür dilerim Dolunay." Dedim suçluluk duyan bir ses tonu ile. "Tamam sorun değil."
***
Sabah uyandığımda Dolunay'ın hazırlandığını duydum, yataktan uykulu bir şekilde kalktıktan sonra Dolunay'a "neden beni uyandırmadın?" Diye sordum. "Bugün ben idare ederim, sen bileğini zorlama." Dedi gülümseyerek. Peki anlamında kafamı salladım ve salona geçip karanlık havaya inat perdeleri sonuna kadar açtım. "Ben çıkıyorum Aymira." Dedi dolunay ayakkabılarını giyerken. "Görüşürüz."
***
Kahvaltı ettikten sonra televizyonda bir şeyler izliyordum ve kapı çaldı, kimse gelmezdi bu saatte. Yavaşça kalkıp kapıya doğru gittim ve diyafondan "kim o?" Diye seslendim. "Benim Aktan." Dedi kusursuz sesiyle. Aktan'ın sesini duyunca heyecandan bir kaç saniye öylece kaldım, bekletmemek için anında kapıyı açmak için düğmeye bastım. Kapıyı açtığımda Aktan merdivenlerden çıkıyordu. Geldiğinde heyecandan elimi nereye koyacağımı bilemeden "hoş geldin." Dedim gülümseyerek. Kafamda bir sürü soru varken heyecandan bacaklarım titriyordu bedenimin sıcaklaştığını hissettim, yanaklarımın kızardığına eminim. Aktan "hoş buldum." Dediğinde içeri geçmesi için kapıyı biraz daha açtım. Aktan ayakkabılarını çıkardıktan sonra koltuğa geçtik yürürken hala topallıyordum. "Bileğin nasıl oldu?" Diye sordu montunu çıkarırken. "İyi sayılır." Diye cevap verdim. Aktan'ın neden geldiğini sorsam mı yoksa başka bir şey mi deseydim bilemiyordum kararsız kalmıştım, o an Aktan "dün bir anda gittim çünkü sana patlamak istemedim." Dedi.
"Sorun değil benim yüzümden işinden olun, özür dilerim." Dedim utancımdan yere bakarak.
"Sana Dolunay'ın duyduklarını anlatmak için geldim Aymira." Dediğinde heyecandan tutuldum ve tamam anlamında kafamı salladım.
"İki yıl önce bir adam vardı benden üç yaş küçük kız kardeşimin sevgilisiydi, kardeşimi öldürttü." Dediğinde boğazımın yandığını hissettim, göz pınarlarımda yaşlar birikirken şaşkın bir sesle "neden?" Diye sordum. Aktan'ın ağlamamak için kendini zor tuttuğunu hissediyordum avuçlarını sıkmış bana bakıyordu. Aktan'ın elini aldım ve parmaklarını avuç içinden çıkartıp elini tuttum. Gözümden bir damla yaş düşerken "Anlatmaya devam et." Dedim kısık bir ses ile.
"O orospu çocuğu kardeşimi öldürdükten sonra onu bir gün takip ettim, bulduğum ilk kuytu bi yerde onu öldüresiye dövdüm. Sonra arkadaşım Caner geldi, benim bir şey yapmamdan korkmuş ki o orospu çocuğuna az bile yaptım, Caner ona ateş etti öldüğünü sanıp kaçtık. Caner hapiste yattı 2 sene ve o orospu çocuğuna hiç bir şey olmamış yaşıyor." Dediğinde Aktan, gözlerim irileşmiş ve daha fazla sulanmıştı boğazım dügümlenmiş konuşmaya çalışırken Aktan'ın elini sıktım, derin bir nefes aldıktan sonra kekeleyerek "gerçekten çok üzüldüm." Dedim. Gözlerimden yaş akarken Aktan'a Baktım, gözlerinde acıyı görebiliyordum. Aktan'ın gözlerinden yaş akınca gözlerini yere kaçırdı, acısına biraz olsa merhem olması için bir anda ona sarıldım. Kokusunda huzur vardı, kafamı boynuna gömerek "ağlama." Diye fısıldadım.

SON ÇAREHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin