5.Bölüm

10 2 4
                                    

Nereden başlasam bilmiyorum, bu söyleceklerim sizi ne kadar etkiler, kitabı okumayı bırakarak, kütüphaneden kaldırır mısınız, onuda bilmiyorum. Ama şüphesiz ki, bu benim görüşüm ve sizin buna saygı duymanız gerekir. Günümüzde tecavüz, taciz gibi iğrenç olaylar yaşanıyor ve birçok kız mağdur durumda kalıyor. Hani, ben buraya hep yazıyorum ya, yani, Sude kötü çocukları sevmiyor falan. Biraz okuduktan sonra nedenini göreceksininiz. Erkek ve kızlar bildiğiniz üzere eşittir. Ama bu, günümüzde normalleşen kötü çocuklar, kızlara kabaca davranıyor, onu zorla öpüyor, kolunu incitiyor vb vb.. Ben bundan rahatsız oluyorum. Ve bu kitabın amacı, birazda kötü çocuğun değişimi. Değişik bir çocuk. Ve kesinlikle değişik bir değişim. Kütüphaneden kaldırır veya beni engelleyebilirsiniz. Bu, tamamen benim görüşüm. Kötü çocukları sevmiyorum demiyorum ama, davranışları ve kaba haraketleri yüzünden sinir krizi geçirecek seviyeye geliyorum. Okuduğum birkaç kitabıda, iğrenç derecede kötü çocuğun kızı yıpratması, sonrada hiçbirşey olmamış gibi tekrar gelip sarılması sinirimi son derece bozuyor. Görüşüme yorum yapabilirsiniz, ama hakaret asla. Görüşüme saygı duyacağınızı umuyorum..
-iyi okumalar veya yaşamalar..

"Hayır."

Sinir bozucu Ceren, Can'ların masaya gitmek için çok sinir bozucu bir şekilde sinirimi bozarak sinir bozucu bir teklif için sinir bozucu bir şekilde ikna etmeye çalışıyordu.

Bir cümle içerisinde birçok anlam bozukluğu olduğu için sinirlerim biraz daha bozuldu.

Geçtiğimiz günlerde Can'ın bu okulda popüler bir çocuk olduğunu ve çoğu kızın da ona hasta olduğunu duymak sinirlerimi bozmuştu. Hayır, kıskandığımdan değilde, bu nasıl bir okuldu ki, bu çocuk popülerdi?

Tamam, yakışıklıydı ama kötü çocuk değildi. Yoksa kötü çocuk muydu? Allah korusun Ya Rabbim! Komşum kötü çocuk muydu? Ay değildir, çok inşallah.

"Ya iki dakika bir şey söylemem lazım, tek gidemem!"

"Mesaj at."

Ceren göz devirerek telefonunu çıkarınca bende yediğim yemeğe geri döndüm. Yarın bir kampa gidiyorduk. Ormanın içinde çadırlarımızı kuracaktık.

Kamp kamp kamp yapacağız!

Ormanın içinde çadırlarımız!

İçimdeki sinir bozucu çocuğa malmış gibi baktım. Bir otele gidiyorduk. Ormandaydı, ama oteldi. Hava güzel olduğu zaman dışarıda, kötü olduğu zamanda otelin sınıflarında ders yapacaktık. Bir gün boş bırakıp, bir gün ders şeklinde programlanmıştı. Otelin içinde eğlence merkezi bile vardı. Aslında bu otel, turistler için falan değil, bir okul için yapılmıştı.

Ders için birçok kafeteryası vardı. Odalar iki kişilikti. Ceren, beraber kalmamız için ısrar ettiği için, kabul etmiştim. Onun dışında kalacak bir arkadaşım yoktu zaten.

Okulda 4 tane 12.sınıf olduğu için okula uygun bir otel bulmak zor olmasa gerekti. Bu bilgileride Buğle ve Zeynep'ten öğrenmiştim.

"Ben gidiyorum!"

Ceren masadan kalkıp Can'ın yanına giderken onu izledim. Okulda tanınan bir kızdı, çevresi çoktu ama herkesle takılmıyordu. Ben istisnaydım sanırım. Ya da benimle sadece takılıyorda olabilirdi. Sonuçta, beni henüz doğru dürüst tanımıyordu.

Ceren'le gezerken, çoğu kız ona selam veriyordu. Hatta bazı erkeklerde gelip şakalaşıyordu. Bizim sınıftaki bad boyu, yani Çağlar'ı, sürekli bana bakarken yakalıyordum ve bu durum canımı sıkıyordu.

Aslında canımı sıkmasından ziyade korkuyordum. Sonuçta her bad boyun oltasına takılan bir saf kız olurdu. Aslında saf değildim ama içimden bir ses oltadaki balık olacağımı söylüyordu.

Ruhun Tonları #Wattys2017Where stories live. Discover now