"Biraz eğlenmekten zarar gelmez Hyeya."

Karşı çıkman gerekir Min Yoongi, bu kılıkla nasıl çıkayım!

"En azından saçlarımı yıkasaydım." dedim saçlarımı kaşıyarak. Yüzünü ekşiterek baktıktan sonra bereyi kafama geçirdi. "Artık sorun yok."

Ellerimizi birleştirerek merdivenlerden inmeye başladık. Aşağıya indiğimizde Taehyung ve Jimin kar topu savaşına çoktan başlamıştı, Namjoon ve Hoseok ise ilgiyle ikisini izliyordu.

Önümde birikmiş bir miktar karı top haline getirdikten sonra ortamdan soyutlanmış olan Jungkook'a fırlattım.

"Seni görmek güzel değil Jeon Jungkook."

Selamıma aynı şekilde cevap verdi. Ciddi tavrımı bozmayarak yanından ayrıldım. 'Hyung, Hyeya gibi kadınların senin tipin olmadığını sanıyordum.'  deyişini hala unutmamıştım. Tipi değilim, ha? Elimde yüzük var be!

"Hyeya, seni özledik!"

Elimdeki kar topunu güçsüzce Namjoon'a fırlattıktan sonra yere oturdum. Yürümemi zorlaştıran karın yanında baş dönmesi de yorgun vücudumu etkisi altına almıştı. Temiz havayla dolup kendime geleceğimi umdum, diğerleri birbirleriyle oynarken onları izlemekle yetindim.

Ayağa kalktım. Otururken yaptığım koca kartopunu Yoongi'ye doğrultum. Havada kalan sol kolum hedefine ulaşamadı, görüşüm ansızın tamamen karardı. Tekrardan karla buluştuğumu hissettim; Taehyung, Yoongi hatta Jungkook'un sesini duydum. Sonrasında sesler kesildi, karın soğukluğu hissedilmez oldu.

..

Güçlü beyaz ışık kaşlarımı çatmama sebep olsada amacımdan vazgeçmeyerek gözlerimi açtım. Odanın sadeliğine alışmak adına birkaç kez gözlerimi kırpıştırdım. Boynumdan altım felç olmuş gibiydi. Korkuyla kollarımı hareket ettirmeyi denedim ve başardım. Sorun yoktu. Bakışlarımı yanımdaki refakatçi koltuğuna çevirdim. Bu odayı biliyordum, çalıştığım hastaneye hasta olarak gelmiştim. Peki ama neden?

"Günaydın." dedi Taehyung gülümseyerek. Elimi sımsıkı tutuyordu. "Uzun zamandır uyuyorsun."

"Yoongi nerede?"

"Çalışıyor. Hastası geldi."

Başımı yavaşça aşağı yukarı salladım. "Ne zamandan beri uyuyorum? Bir ay?"

Kahkaha attı. "O kadar değil, yaklaşık on sekiz saat. Yorgunluktan bayıldın, ateşin çıkınca müşade altında tutmaya karar verdiler."

Tekrar başımı salladım. Ellerini çekti, eğildi ve dudaklarını alnıma değdirdi.

"Neyse ki ateşin düşmüş."

Hızlanan kalp atışlarım beni yüzüğüme yönlendirdi. En çok ihtiyacım olan kişi neden yerini başkasına bırakıyordu?

■■■

"Eve dönmüşsün." Battaniyeyi üzerime örtüp belime sarıldı. Elini ittim. Yoongi'yle konuşmaya hazır değildim, canlı bombadan farkım yoktu.

Yastığın altından telefonumu aldım, saate baktım.

"Saat gecenin biri. Mesain yeni mi bitti?" dedim elimden geldiğince sakin kalmaya çalışarak. Başarılı olduğuma inandım, derin nefes aldım. Sessizce on'a kadar saymanın ve derin nefes almanın sakinleşmeye yardımcı olduğuna inancım sıfırdı. Yine de aynı zinciri sürdürmeye devam ettim.

"Neredeydin Yoongi? Neden yanımda olan kişi sen değildin? Jungkook bile oradayken sen yoktun!"

"İşim vardı sevgilim."

Ne halt yiyordun Min Yoongi?

"Bitirmiş olduğun hikayeyi düzenledim. Fazla kısımları çıkardım, eksikleri tamamladım ve yazım yanlışlarını düzenledim." Göğsüne çekti. İtmedim, kollarımı sıkı sıkı beline sardım. "Böylece gelecek hafta yorgunluktan hasta olmazsın sevgilim."

Uzun zamandır tuttuğum gözyaşlarımı koyverdim. İyi günlerimde yanımda olan bu adamın hastalığımda kaçtığını sanmıştım. Oysa durum bambaşkaydı.

"Yine de yanımda olmalıydın! Seni göremeyince korktum."

"Biliyorum. Şimdi gönül rahatlığıyla uyu. Ben buradayım ve roman bitti."

(BÖLÜMLERİ PART HALİNDE ATAYIM MI HA?

Ups! Tento obrázek porušuje naše pokyny k obsahu. Před publikováním ho, prosím, buď odstraň, nebo nahraď jiným.

(BÖLÜMLERİ PART HALİNDE ATAYIM MI HA?

2 BÖLÜMÜ ATMAK IÇIN BİR ÖMÜR BEKLEYEYİM Mİ HA?

NAPCAN? HYEYA'YA KOCA MI BULCAN? QJCJQKXKWKD)

magic words |m.yoongiKde žijí příběhy. Začni objevovat