❦1❦ ↑ ENKAZ ↓

Start from the beginning
                                    

Yarın nikah var da ne demek oluyordu? Amacı neydi bu adamın?

"Yarın mı?" dedi şaşkınlığın getirdiği etkiyle.

Arap Şeyhinin gözleri doğrudan kızını buldu. Sesini ilk defa duyuyordu. Bu duruma kızının ne kadar şaşkın olduğu ortadaydı. Yoksa başka türlü duyması mümkün değildi o sesi.

Samira'da yaptığı hatayı fark etmiş utançla başını eğmişti. Babasının yanında ilk defa konuşmuştu. Dahası onunla beş yaşında yaptığı hatanın ardından ilk defa göz göze gelmişti.

"Evet yarın. Hayırlı iş bekletmeye gelmez. Şimdi çıkabilirsin." Demesiyle başını oynadığı ellerinden çekip tüm ağırlığıyla karşısında onu inceleyen adama dikti gözlerini.

Bu evlilik onun kurtuluşu olmayacaktı. Yaşarken ölümü tadacaktı o hayran kaldığı bal rengi gözlerde. Bunu bakışlarıyla tüm heybetiyle anlatmıştı genç kıza.

Yarın sıkılacak merminin huzurlu bir ölüm getireceğini düşünürken bu zamana kadar yaşadığı enkazın yanına daha şiddetli bir şekilde yenilerini ekleyeceğini anlamıştı.

Samira başını onaylarcasına sallayıp geri geri giderek yanlarından ayrıldı. Buda onun için koyulan kurallardan biriydi. Onun için derken Arap Şeyhinin emrinde çalışan veya dışarıdan görmeye gelenler için geçerli bir şeydi. Samira Arap şeyhi için sadece bir yabancıdan ibaretti.

Odasına girdiği an yüksek sesle bir çığlık atıp dişlerini kırmak istercesine sıkmaya başladı.

Olamazdı.

Olmamalıydı.

Genç kız yıllarca sırf bu saraydan hatta bu ülkeden kurtulmanın hayalini kurmuştu. Amaçsızca yaşadığı günlerin ardından gelecek güzel günleri beklemişti. Fakat böyle olacağını hiç düşünmemişti. Filmlerde gördüğü aşkı hep merak etmiş geçte olsa yaşamak istemişti. Fakat şimdi aşkı geç kendisine acı vermesin de ne olursa olsun diyordu.

Gözünden istemsizce süzülen yaşla yatağına geçerek dizlerini kendisine doğru topladı. Odasında içini ferahlatmak adına küçük de olsa bir pencere olmayışına yandı. Koskocaman yüzlerce odaya ev sahipliği bir sarayda olmasına rağmen ona layık görülen bu küçük barınağına ağladı amansızca.

Annesizliğine ağladı. O olsaydı babasının sevgisine muhtaç kalmayacak sürekli sevgiye ihtiyacı varmış gibi hissedip sonrasında bu duygu yüzünden kendisinden nefret etmeyecekti. İçinde ki kocaman boşluktan kurtulmak için kendi kendini parçalamayacaktı. Aradan kaç saat geçti bilmiyordu.

Kapının açılma sesiyle hızla gözlerindeki ıslaklığı silerek gözlerini kapattı. Fakat babasının "Samira?" diyen sesini duymasıyla deyim yerindeyse uçarcasına yattığı yerden doğruldu.

Gözleri yanında duran Amıne'yi bulduğunda sorar gözlerle bakıyordu. Hayat tüm ilkleri ona bu saraydan ayrılacağı zamana günler kala sunuyordu. Babası bu odaya kendisini bildi bileli girdiğini adını ağzına aldığını hatırlamıyordu.

Kayan peçesini düzeltip gözlerini yere dikti. Doğduğu günden bu yana yüzünü üvey annesi Amıne'den başkası görmemişti.

"Araz seni bekliyor." Demesiyle Amıne ve Samira'nın yüzü öyle bir hal almıştı ki normal şartlarda insanlar olsa gülmekten yarılabilirlerdi.

"Amer gelecek birazdan." Diyen Amıne bu iki çiftin baş başa kalamayacaklarını biliyordu. Arabistan'da normal karşılanmazdı böyle şeyler.

ZEHR-İ VİRANWhere stories live. Discover now