1

5 0 0
                                    

Yine sela okunuyor anne. Bu sefer mahallede falan öldü filan öldü değil, biz ölüyoruz anne. İnsanlığımız ölüyor. Birazdan namaza duracak hoca. Nasıl bilirdiniz diyecek cemaata. Hep bir ağızdan "İyi bilirdik" diyecekler. Yok anne, biz iyi değiliz. Her gün çoluk çocuk ölüyor... Bir iki saniye üzülüp tekrar kaldığımız yerden hayata devam ediyoruz. -mış gibi devam ediyor hayat anne. Biryerde insanlığımız ölüyor yavaştan. Ölümü geciktirmek için kendimizi üzülürmüş gibi paylaşımlarda çare arıyoruz. Ama çaresiz bir haldeyiz. Biz de ölüyoruz anne.

Okunan selalar canımı daha çok acıtıyor anne. Nasıl desem bilmem ki, hani küçükken düşüp dizimi kanattığımdaki canımın acıması gibi değil. Etimin kemiğimden ayrıldığı, tırnaklarımızın tek tek çekildiği, etlerimin  lime lime doğrandığı gibi anne öyle acıyor işte.

Nasıl bir haldeyiz bir bilsen. Kötüyüz, hem de çok kötü. Mutsuzuz hem de diz boyu değil boyumuzu geçti mutsuzluğumuz. Her gün dibe vuruyoruz. Bazen bir nefes alımı yeryüzüne çıkıyoruz sonra yine dibi boyluyoruz. Mutsuzluk balçık gibi, vıcık vıcık heryerimizi kaplıyor. Ufacık bir gün ışığına bile müsade yok anne. "Görüş saati bitti" diye demirlere vuran gardiyan gibi anlık herşey anne kendi hücrelerimizde yaşayan bizler için.

Yaram kabuk tutmuyor artık anne. Bu gözler artık ölümlere ve acılara şahit olmaktan yoruldu anne. Bu gözler sanki birşey yokmuşçasına tv karşısında sakilliklerini diz boyu sergileme çabası içindekilerin dayanılmaz hafifliğinin altına eziliyor anne. Ruhum çok yorgun, bin yıllık topraklar gibi. Suya hasret değil anne barışa ve insanlığa hasret.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 10, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

YARAM KABUK TUTMUYOR ANNEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin