Gözyaşlarım yanaklarımdan süzülerek çeneme doğru yol alıyordu.

Umudumu kaybetmenin sırası değildi.

Çünkü umudumu kaybedersem zaten ben hayatımı şimdiden kaybetmiş olurdum. Umut olmadan hayat olmazdı. İnsanın umudu olmazsa hiçbir şeyden zevk almazdı. İnsanı insan yapan umuduydu zaten. İnsan içindeki umudu kaybetmediği sürece her şeyi başarırdı.

Umudumu kaybetmezsem belki benimde bir şansım olurdu? Kim bilir?

Bebeğimi düşündüm.

Ben anne olabilir miydin bilmiyordum. Nasıl anne olunurdu onu bile bilmiyordum. Siz hiç görmediğiniz bir dersten geçebilir miydiniz? Ben de annemden annelik görmemiştim. Hayalimdeki anne modeli gibi davransam iyi mi olurdum?

İçimdeki umut filizlendi.

Sanırım kendimi can alıcı noktamdan vurmuştum.

Belki...

Görmediğim anneliği kendi bebeğine uygulayarak bir çocuğu sevindirebilirdim. Annelik görmememe rağmen belki de bebeğim için iyi bir anne olabilirdim.

Aklıma binlerce ölüm senaryosu gelirken gözyaşlarım hızlandı.

Hızla gelişen hormonlarımdan mıydı bilmiyordum. Ama içimdeki annelik duygusu kaparıyordu.

Ben ölsem dünyadan bir şey eksilmezdi.

Ama hayatta kalıp bebeğime baksam, onu sevsem, onu mutlu etsem bir çocuğun hayatı değişebilirdi.

Kendim için istemiyordum ki yaşamayı...

Bebeğim için istiyordum. Onu görmek, kucağıma almak, kokusunu içime çekmek istiyordum.

Ben yaşamayı bebeğimle birlikte istiyordum.

Her ne kadar berbat bir hayatım olsada yaşamak istiyordum.

Babamı istiyordum.

Babam bizi terk etmişti. Ama annemin yüzündendi. Babam yanında beni de götürmeye çalışmıştı. Ama annem babamı beni öldürmekle tehdit etmişti.

Hala o anları hatırlıyordum...
Babamın beni yanına almaya çalışmasını, anneminse bana saldırmaya çalışmasını...

İçimdeki küçük kızı yaralayan buydu zaten. Aile sorunları...
İçimdeki küçük kız hala o günde kalmıştı. O günkü gibi küçük, saf, masum, kalbi kırık ve yaralı küçük bir kız vardı içimde. O kız o gün çocukluğunu kaybetmişti. Neşesini, cesaretini... Elinde tek bir şeyi kalmıştı o küçük kızın: Umudu. İçimdeki küçük kız umudunu kaybetmemesi gerektiğinin farkındaydı.

Kimsemin kalmadığını düşünürsek belki ölüm iyi birşey olabilirdi. Ama benim için olurdu. Karnımda bana tutunmaya çalışan, her şeyden habersiz o bebek için nasıl olurdu? Bencil olmamalıydım, olamazdım.

Aidan kahverengi gözleriyle gözlerime baktı. Bakışları bana güven vermek istiyor gibiydi. İlk diyaloglarımızdaki kişi gitmiş yerine bambaşka biri gelmişti sanki.

Dengesizdi.

Kahverengi gözleri, gözlerime ilk kez böyle derin bakıyordu. Neredeyse 20 dakikadır tanıştığımızı sayarsak bence ilk kez bakması gayet normaldi.

Aidan derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı. "Sana güveniyorum Erica. Başarılı bir doğum geçirebilirsin." dedi.

Böyle bir cümle beklemediğim için afallamıştım.

Az önce bana 'Doğum yaptıktan sonra çık git' diyerek kovan birinden bu sözleri duymak... Garipti işte.
"Teşekkür ederim Aidan." dedim başımı eğerek.

Bir Vampirden Hamileyim! (Tamamlandı)Where stories live. Discover now