BUHARİ KÖYÜ

46 11 0
                                    

Köye vardınız, biraz yorulmuştun elbette ama bu Almoroth'a bu kadar yakınken duyguların yorgunluğuna ağır basıyordu.Köye girdiğinizde çocuklar neşeyle koşturuyor eğleniyordu o büyük çeşmenin yanında...

Lakin sizi gören köylüler çocuklarını yanlarına aldılar, etrafa bakıyordun insanları görebiliyordun gölgelerin arkasında...

Mutsuzluk ve korku vardı yüzlerinde, sanki sizden korkuyorlardı. Köye bir karanlık çökmüş ve o karanlık derin yaralar bırakmıştı anlaşılan. Köyün ortasında ki büyük çeşmeye doğru sakince ilerliyordunuz, çeşmenin başına oturdun ve piponu çıkardın Fin'de etrafa bakarak yanına oturdu.Köyün tam ortasındaydınız ve insanlar korkuyla sizi izliyordu piponu çekiyordun yavaşca, etraf çok sakin ve sessizdi. Fin ise etrafa bakınıyordu sessizlik canını sıkmıştı anlaşılan, Miske'sini çıkardı ve bir süre sakince sesler çaldı, sonra o sessizliğin içinde eğlenceli müzikler çalmaya başladı.O köyün sessizliğinde Miske'nin çıkardığı ses, evde yatağında yatan bir insanı bile uyandırıyordu.Sonra bir çocuk annesinin kollarından ayrılarak Fin'e doğru koştu ve ona sarıldı, Fin'de biraz şaşırıp ona sarılarak karşılık verdi.Sonra insanların yüzlerinde ki olan korku kayboldu aksine neşelenmişlerdide. Bir adam sizin yanınıza doğru geldi, Fin'in yanına bu sırada diğer çocuklarda gelmişti ve çocuklarla şarkılar söyleyip oynuyordu.

"Beyim, kimsiniz ? Neden geldiniz ? "

" Bir yolcuyum Almoroth'a giden, ben ve yoldaşım biraz dinlenmek için uğradık."

" Bir yolcusunuz demek... Buralara kimse uğramaz genelde kötülükten başka."

" Sen kimsin ? Kötülük derken ? "

" Ben köyün yöneticisiyim beyim ama sadece kelimeden ibaret, kötülük etrafımızı sardı.Dağ haydutları köyümüzü yağmalıyor ve erzaklarımızı alıyorlar, yeterli erzağı veya altını çıkaramaz isek o gün içimizden bir insanı öldürüyorlar. Köyümüz Kral Vivaldi'nin zamanında şehirlerde yaşam süremeyen insanların kendi başlarına birleşerek kurduğu eski bir köy, bu yüzden hiç bir krallık bize yardım etmiyor. İnsanlarım artık dayanamaz halde güçsüz, aç ve susuz. Korkuyla yaşamaktan bıktık... "

Etrafına bakındın

"Görüyorum ki bir sürü erkekleriniz var, hiç kendinizi savunmayı denemediniz mi ? "

" Beyim bizden sayıca üstünler ve ayrıca bir lidere ihtiyacımız var. İnsanlarım savaştan anlamaz bizler sadece birer çiftçiyiz beyim, bize yardım eder misin ? "



A) Yardım etmeyi kabul ettin. ("HAYDUTLAR" bölümünü açın.)

B) Yoluna devam ettin. (Bölümü okumaya devam edin.)

































Yardım edemeyeceğini söyleyip Fin ile yoluna devam ettin.Almoroth'a az bir mesafe kalmıştı yolu yarılamıştın, ve birden tam önüne bir ok fırladı.Sivri Dağlar'dan aşağıya haydutlar inmeye başladı.Anlaşılan baskına uğramıştınız, hemen kılıçlarınızı çektiniz.Düşmanlar altı veya yedi kişiydi Fin'le sırtlarınızı birleştirdiniz, haydutlar etrafınızı sarmıştı. Birden bir haydut baltasını kaldırarak sana doğru atıldı, baltayı savurarak kılıcını karnına soktun ve böylece savaş başladı.Düşmanlar çok vahşice saldırıyordu, teker teker birisinin kafasını, birisinin ayağını kesiyordun Fin'de seni koruyordu ve şiddetli darbelerle birden Fin yere yıkıldı. Haydut kılıcını Fin'e geçirmişti, Fin'i yere yıkılırken gördüğünde içinde bir öfke patlaması oluştu o kadar çok öfkelenmiştin ki sana gelen kılıç yaralarını hissetmiyordun bile...

Kılıcını o kadar hızlı ve öfkeyle kullandın ki düşmanlar sana saldırırken korkmaya başladı.Üç haydut kalmıştı, birinin kılıcınla kafasını kestin diğerinin bacağını yaraladın, yere yığıldı. Sonra üstüne çıkıp kılıcının ucunu kafasına sapladın, bunu gören diğer haydut dağlara kaçmaya başladı.Kılıcını öyle bir hiddetle attın ki haydut kaçamadan kılıç sırtına saplandı.Hayduttan kılıcını çıkardın ve kınına koydun, öfken geçmişti velakin aldığın yaraları hissetmeye başladın hatta sırtına bir ok saplanmıştı.Yürümekte zorlanıyordun, yere yığılacaktın.Almoroth'a doğru bir süre ilerledin neredeyse şehir kapılarına varıyordun ve birden gözlerin kapanmaya başladı, yürüyemiyordun ağırlık çöküyordu üstüne...

Bir kaç adımdan sonra yığılıyorsun yere...

Nefes almakta zorlanıyorsun, gördüğün son şey o temiz gökyüzünün rüzgarlarında uçan kuşlar oluyordu...



ÖLÜMLÜ SON

Prens'in YoluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin