BÖLÜM-16 YENİ UFUKLAR YENİ HEDEFLER

Start from the beginning
                                    

Krasus masadan kırmızı bir elme alıp yemeden önce"peki on Büyücü şehire ne zaman girebilir?"

"Bir kaç güne girebilirler burada sorun yok ama şu dinden çıkma olayını ne yapacağız Olgoy oraya saldırsa bile durumumuz aynı olur"

Wolfgang"bizim dinden çıkmadığımızı söyleyecek sözü dinlenir büyük bir Rahip bulmalıyız. Aklınıza gele isimleri lütfen söyleyin Lordlarım"

Aradan bir saat geçmişti ancak Lordların yorgun zihinleri hiç bir şey düşünemiyordu. Gidişatın kötü olduğunu gören Krasus toplantıyı sonlandırıp ikinici toplatının öğleden sonra olmasıma karar verdi.

Zaen yorgum bir şekilde yatağına uzanıp uyumaya çalıştı. Gece boyu yapılan yorucu bir at yolculuğunun ardından birde zihnini yoran bu toplantı onun iyice yomuştu.

Gözlerini açtığında burnuna muhteşem kokular geliyordu, yemek odasına geldiğinde gözüne ilk takılan yemek küçük kestane parçaları ve şarapla aroma verilmiş koyun buduydu.

Masanın diğer ucunda ise zeytin yagıyla yapılmış içine ise bir kaç çeşit sebze türüy ve fıstık atılmış rengarenk bir salata yapılmıştı onun yanında ise kuş üzümü ve bademle bezenmiş muhteşem bir pirinç pilavı vardı. Bu ilk göze çarpan yemeklerin yanında dah onlarca çeşit besin vardı.

Lord Wolfgang, Zaen in yanına gelip"sanırım dostumuz Krasus bizi iyi yemeklerle doyurunca daha iyi fikirler getireceğimizi ummuş"

Zaen bu espriye hafif bir kah kaha atıp"size katılıyorum Lordum"dedi

Krasus yemek odasına girip" anlaşılan dostlarım bu güzel şeylerin kokusunu benden önce almış" dedi ve diğer iki Lordu msaya oturmaları için işaret verdi

Zaen"bu güzel ziyafeti neye borçluyuz" dedi ve yavaş bir şekilde yemeğe başladı.

Krasus"güzeller güzeli karım Leydi Nancy karnımızı güzel bir şekilde doyurunca daha iyi düşünebileceğimizi öne sürdü"

Wolfgang, Zaen e baktı ve yüzünde küçük bir tebessüm belirdi.

Lord Zaen bu gün çok sade giyinmişti Krasus ta öyle kendi ise her zamanki gibi mütevazılıktan uzak bir şekilde en yeni elbiselerini üstüne giyinmişti. Önündeki bademli pilavdan başka hiç bir şey yemiyordu Wolfgang. Resmi yerlerde ne kadae şağ şalı giyinsede av veya savaşlarda zırhını giyip önüne gelenin kellesini alıyordu.

Yemek bittiğinde saate baktı ve toplantıya daha bir saatin olduğunu görüp kendini bahçeye attı, ilk olarak göl kenarına gidip elini yüzünü yıkadıktan sonra bahçedeki ağaçları incelemeye koyuldu. Agaçları incelemeye kendini o kadar kaptırmıştıki arkasındaki bahçivanı farkedemedi.

Bahçivan Wolfgang ın arkasına gelip boynunu agaçları budamak için kullanılan makasla kesti. Wolfgang bir kaç dakika sonra kan kaybetmekten öldü.

Toplantı başlayalı bir saat olmuştu ama Wolfgang ı bulamamışlardı. Tüm kale halkı onu aramk için seferber olmuştu. Gece saat ikiyi geçerken Wolfgang ın cesedi Krasus un devasa bahçesinde bulunmuştu.

Zaen cesedin tutulduğu odaya girip cesedi incelemeye başladı. Boğazından büyük bir darbe almıştı darbenin kenarlarımda pas parçaları vardı, Zaen bunu kaledeki bıçak veya çatallarla yapılmadığını anladı. Bahçe ile eşyaların tutulduğu depoya girdiğinde yerde kanlı bir budama makası gördü ve etrafa küfürler savurdu.

Bu sırada Krasus ise Wolfgang ın ailesine Lordun cesedini götürüyordu. Haber kaleye geldiğinde tüm kale adeta inlemişti, Wolfgang bölgesinde o kadar sevilen bir adamdıki tüm halk onun arkasından ağladı.

Sıra veliaht bulmaya geldiğinde Krasus un bizzat veliaht olarak belirlediği kardeşini oğlu olan Sypro geldi. Sypro genç bir adamdı ama savaşlarda gösterdiği başarılar sayesinde veliaht şeçilmişti.

Krasu karşısındaki genç Lorda uzunca baktı. Kızıl saçlarından bir kaç tutam sağ gözünü kapatıyordu, bir doksan boylarındaydı ve erkeksi yüz hatlarıyla Wolfgang a çok benziyordu.

Sypro Lord olarak ilan edildiğinde hemen Krasus un kalesine gidip toplantıya katıldı.

Topantıdaki sorunları duyunca"dinden çıkma ile ilgili sorununuza bir çözümüm var Lordum. Lütfen bu görevi ban verin ve yüce emellerimiz için ne kadar istekli olduğumu görün"

Zaen bu genç adamı kıramayıp görevi ona verdi ve bir kaç gün sonra Karea nın en tanınmış baş Keşişini getirip Doğu Lordlarının yalan iddalarını onlara çevirdi artık dinden çıkanlar Lord Laxar ve Raber olarak biliniyordu.

Zaen, Lord Sypro nun yaptığı şeyi çok beğenmişti. Böyle acılı ve üzgün bir zamanında bile Lordluğu için önemli karalar alıp uygulamaya koymuştu.

Bir sabah Lord Sypro, Zaen in yanına gelip"Lordum size sormak istediğim bir kaç şey var"

Zaen merakla"evet. Sorularını bana çekinmedem sorabilirsin" dedi ve askeri akademiye doğru yürümeye başladı.

Sypro sesini düzeltip" eğer Karea bizim olursa ne yapacaksınız? Savaşın olacağını ikimizde biliyoruz peki savaş bitince Kareayı nasıl eski halime getireceğiz?"


ÖLÜLER KODEKSİWhere stories live. Discover now