Tanıtım |

78.7K 896 93
                                    

''Genç bir kız düşünün..  

17'sinde bir kaç gün önce basmış, babası uyuşturucudan hapis yatan, annesi kendindenn 10 yaş küçük sevgilisiyle dünya turu yapmakta olan, kendisi de Bradford'un en varoş kesiminde, küçük müstakil evinde uçuk kaçık bir hayat yaşamakta olan bir kız düşünün.  

Rosalie Hawsking, kendi tercihiyle Rose.  

Kendisi tam bir oyunbaz. Oyunu kendi kurallarına göre oynayıp, sıkılınca mızıtıp kaçan, erkekleri yalnızca bara giriş kodları olarak gören, onun için karşı cins içkiler, partiler ve kumardan oluşan biri.  

Kısacası bir sürtük.

Ve genç bir oğlan düşünün..

17 yaşından bu yana (22) kazada kaybettiği ailesinden sonra, hayatını uyuşturucu, esrar ticaretine adayan, şimdi kendi grubunu kurmuş, Bradford'da ki en tehlikeli mafya suç örgütünün sahibi olan, tehlikeli, zorba ve bir o kadar da sadist biri olan bir oğlan. Bir adam. 

Zayn Malik, onu tanıyanların deyimiyle Ex. 

Ve bir gün Rose'un, yolu Bradford'un kuyu dipleri diye bilinen en ücra, bataklığın ve her türlü ticaretin orada yaşandığı yerden yolu geçer.  

Kusmaktan bitkin düşmüş bedeni ve yoğun alkolün etkisiyle biraz evvel adını bile bilmediği çocuğun motorundan inip öğürdükten sonra, gecenin karanlığı ve keskin soğukluğun içerisinde yerde ki yağan yağmurdan kalma su birikintileri üzerinde siyah platform topuklarının çıkardığı ritmik sesle dengesizce ilerliyordu.  

Bir şarkı mırıldanmaya başladı,

"-Rolling in the deep-"

There's a fire starting in my heart

 Kalbimin içinde bir yangın başlıyor

Reaching a fever pitch and it's bringing me out the dark

 Tutuşup, beni karanlıktan çıkarıyor

Finally I can see you crystal clea

Nihayet seni kristal berraklığında görebiliyorum

Go ahead and sell me out and I'll lay your sh*t bare

 Durma, harca beni, bomboş yatıyor olacağım

See how I'll leave with every piece of you

Gör bak, her bir parçandan nasıl arınacağım

Don't underestimate the things that I will do

Yapacağım şeyleri hafife alma

There's a fire starting in my heart

 Kalbimin içinde yanmaya başlayan bir yangın var

Reaching a fever pitch and it's bringing me out the dark

 Tutuşup, beni karanlıktan çıkarıyor

Köprünün altında ki tünelde sarsakça ilerlemeye devam etti, cebinde ki nemlenmiş ve kırılmış olan bir adet sigarayı çıkardı ve havlayan bir kaç köpek sesini umursamadan ilerledi ve neredeyse düşmek üzere olmasına rağmen ısrarla kırık sigarayı dudakları arasında tutarak uzun parmaklarını dar siyah pantolonun ceplerine sokup çakmak yada ona benzer herhangi bir şey aramaya başladı.

"Siktir." dedi dudaklarının arasından ve aynı anda su birikintisine dudakları arasından düşen ıslak sigara parçasına suratını buruşturarak baktı, "Ah. Siktir. Tanrım!" diye sızlandı ve boğazına yükselen öğürme arzusunu bastırarak bu leş yolda ilerlemeye devam etti.  

Yanında hiçbir şeyi yoktu ve bunu umursamıyordu bile.

"Kafa dinlemek için iyi bir yer. Ha?" diye duyduğu ardında ki sese dengesizce döndü ve nemli duvara yaslanıp destek alıp karanlıkta görebildiği silüete odaklanmaya çalıştı, "Yaa." dedi alaylı bir bıkkınlıkla ve nemli duvara yasladı bedenini.  

Gölge bir kaç adım atıp karanlıkta kalmasını koruyarak biraz ileride durdu. Gölge alayla kaldırdığı kaşlarıyla, ay ışığının altında duran bu yarı baygın kızı süzdü. 

Uzun maşalamak için epey vakit harcadığı belli olan ama dalgaların yerini dağınık bir düzlüğe bırakan uzun siyah saçlarına baktı. İçine giydiği siyah askılı bir tişört, üzerine siyah deri bir ceket içinde soğuk hava yüzünden kireç rengine dönmış ve bir ölü bedeni andıran sönük tenine baktı.  

"Beğendin mi?" dedi kız yarım ağız bir şekilde. Gölge, onun bu ani sorusu üzerine bakışlarını başka bir yöne çevirsede hemen ardından kıza bakmaya devam etti.  

"Burada ne arıyorsun?" diye sordu gölge. Bir adım daha attı.  

Fakat kız hala ona bakınca karartıdan başka bir şey göremiyordu. Kızın dudaklarından küçük, alaylı bir inilti çıktı. "Sigaran var mı?" diye onu umursamayarak başka bir soru sordu kız ve hızlı bir hamle ile doğruldu fakat dengesini tutturamadığından biraz tökezleyip gölgeye doğru bir kaç adım attı. Gölge tereddütle karanlığa giren kıza bakıyordu, "İşte şimdi eşitlendik." diye mırıldandı Rose ve gölgeye doğru belirsiz bir kaç adım daha attı ve bir yeni tökezleme üzerine düşeceğı sırada hissettiği sıcak temasla dengesini buldu, "Bu işi iyi biliyorsun." dedi ve sırıttı kız.  

Karartı onu kolları arasında tutmaya devam etti, "Adın ne?" diye sordu bir kez daha kız. Karartı, onun bu bitmek bilmeyen soruları üzerine kızın görmeyeceğini bildiği halde gözlerini devirdi.

Kız, sıcak temastan gelen yoğun alkol kokusuyla yüzünü geriye doğru çekti, ''Tanrım leş gibi kokuyorsun!'' diye sızlandı. Gölge onun bu söylemine kıkırdadı, ''Bunu benim söylemem gerekirdi.'' dedi imaylıca. 

Daha sonra Rose, hala bu adını bile bilmediği yabancının kollarında olduğunu fark ederek sıyrıldı ve boğazını temizledi, ''Sohbet muhteşemdi ama artık gitmeliyim.'' dedi ve beceriksizce ay ışığının vurduğu tünel çıkışına ilerlemeye devam etti. En azından oraya kadar düşmeden yürümeyi başarabilirdi ha? 

''Sahiden mi?'' diye ardında duyduğu alaylı sesi umursamayarak yürümeye devam etti, ''Bu saatte.. Nereye peki?'' dedi aynı ses bir önce ki alayını sürdürerek. Fakat Rose, yine duymamayı tercih ederek çarpık bir şekilde ilerledi ve tünelden çıkıp ay ışığının aydınlattığı bu iğrenç yerde yalnızca bir tane bile olsa, ışıklarıyla aydınlanan ev görmek istedi. Ama her yer karanlıktı. 

''Gidecek hiçbir yerin yok.'' diye devam etti gölge. Ama bu sefer ses daha yakınından geliyordu. 

Ne ara onun bu kadar yakınına geldiğini bile anlamamıştı. 

Kalbinde bir şeylerin acıdığını hissetti kız. Çocuğun söylediği şeyin ağırlığı mı, yoksa söylediğinin doğru olmasının verdiği ağırlığın onu bu kadar incittiği konusunda düşündü. Hangisi daha ağır olabilirdi ki? Bunun gerçeklik payı mı? Yoksa hiç tanımadığı birinin bunu yüzüne vurmuş olması mı? 

Derin bir iç çekti kız ve nemden yapış yapış olmuş saçlarını eliyle sırtına attı, ''Sadece boşluktayım.'' diye fısıldadı. 

Yabancı, onun bu söylemini yalnızca mecazi olarak düşündüğü sırada, kızın bedeni geriye doğru yığılırken hızla kavradı belini. 

Neden tutmuştu kızı? 

Güzel olduğu için mi?

Birlikte yapacakları seksin eğlenceli olacağını bildiği için mi?

Yoksa kendisine benzediği için mi? 

Her ne olursa olsun, bu bir tesadüf olamazdı. Ve çocuk bu kızı tekrar göreceğini biliyordu..'' 

Unconcerned | +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin