16. Bölüm: Sigara

6.4K 433 79
                                    

Bazı anlar olur ya hani kalbin yerinden çıkacakmış gibi olur. İşte ben niye Asalı her zaman gördüğümde bu duyguyu yaşıyorum. Bunun ne olduğunu bilmiyordum... ama Asal beni aydınlattı. Bunun adı Aşktı... Asalın söylediği cümleler beynimde dolaşıyordu. Ben ne ara bu kadar bağlandım bu çocuğa? Ne zaman canımı ona verecek kadar sevdim? Şu an yatağıma oturmuş tavanı kesiyordum.
"Ayıp ayıp o kadar daş sevgilin var git onu kes"
Biz sevgili miydik? Lan tamam itiraf ettik de sevgili olmadık galiba...
" Sen harbi malsın hee"
Ya sussana! Ne yapayim ben şimdi odasına gidiyim mi? Ayağa kalkıp deli gibi dönmeye başladım. Aynı zamanda tırnaklarımı ısırıyordum. Ama sadece ısırıyorum yemiyorum. Biraz garibim. Sitreslenince hep böyle olur. Ne yapıcam Yaa? Odasına mı gitsem? Hayır gidersem ne diyeceğim? Merhaba Asal! Hayır ya çok resmî. Selam bebeğim. Iyyy iğrenç. Bebeğim ne be kro gibi! Merhaba aşkım. İyide biz sevgili miyiz? Dudağımı ısırdım. ALLAH BELANI VERSİN ASAL!! Gülme sesi gelince arkamı döndüm. Asal kapının pervazına yaşlanmış gülüyordu.
Ben:
- Hass... sen ne zamandır oradasın?
Asal kapının pervazından çekildi kapıyı kapatıp dibime geldi.
Asal:
- Sen dönmeye bağladığından beri.
Utançtan başımı eğdim. Dudağımı ısırdım.
Ben:
- Allah belamı versin!
Diye mırıldandım. Asal çenemden tutup kafamı kaldırdım.
Asal:
- Çok tatlısın.
Sonra yanaklarıma dokundu.
Asal:
- Böyle çok sevimli oluyorsun. Utanman çok hoşuma gidiyor.
Diyip gülümsedi. Belime kollarını koyup kafasını boynuma koydu. Kuşağıma fısıldadı:
- Sevgili lafından nefret ederim çünkü her an ayrılma olacağın var, sen benimsin... bence daha çok şey ifade ediyor.
Boynumu öpüp çekildi ama elleri hala belimdeydi.
Ben:
- Sigara içiyor Musun?
"Al işte"
Ne var be utanınca saçmalıyorum.
Güldü ve:
- Evet.
Dedi.
Ben:
- Ciddi misin hiç koku gelmiyor iyi koku alıyorum ve görüyorum ama hiç içtiğini görmedim.
Asal:
- Çünkü kokusundan nefret ediyorum ve ev içinde içmiyorum.
Ben:
- Hmm ben de senin gibiyim.
Asal tek kaşını kaldırıp:
- Sen de mi içiyorsun?
Ben:
- Evet... veee biraz erken başladım galiba.
Asal:
- Kaç yaşında?
Diye tereddütle sordu.
Ben:
- 14
Asalın çenesi kasıldı.
Asal:
- Pek öyle bi tipin Yok!
Ben:
- Çenen kasılmasın hemen artık eskisi kadar bağlı değilim. Hatta eskiye oranla hiç.
Asal:
- Eskiye oranla?
Ben:
- Günde iki paket desem...
Asal:
- İçmeyeceksin!
Ben:
- Ne?
Asal:
- Artık sigara içmeyeceksin!
Ben:
- Hayır niye? Ben bi tek onunla sakinleşirim. Hem senin de pek benden aşağı kalır yanın olduğunu düşünmüyorum.
Asal:
- Ben erkeğim.
Ben:
- Ne alaka yahu!
Asal:
- İçmeyeceksin! Çünkü artık başka sakinleştiricin var...
Diyip beni kendine çekti.
Ben:
- Belki tamamen bırakmam ama yarım pakete çevirebilirim.
Asal benden ayrılıp yüzüme baktı.
Asal:
- Neyseki o kadar bağlı değilim dedin.
Güldüm.
Ayhan amca:
- Çocuklar hadi gelin okula geç kalacaksınız!!!!
Diye bağırdı.
Ben:
- Offf okulu kim icat etti yahu!
Asal:
- Bugün okulda olacak mısın?
Ben:
- Evet ama hep provada olurum herhalde.
Asal kafasını salladı. Ondan ayrılıp kapıya doğru yürüyordum , ama Asal beni kendine çekip öptü.
Asal:
- Seni özleyeceğim bücür.
Diyip güldü. Hemen aşağı indim.
Akın:
- Hadi ya bir saattir gelemeseniz!
Asal:
- Geldik işte!
...
Şu an provadaydım. Çalışmalar güzel gidiyordu. Yetişecekti ve çok iyiydik. Başım dönünce Selin'e:
- Selin başım döndü de biraz ara verelim mi?
Selin:
- İyi misin?!
Ben:
- İyiy....
Yere düştüm ve karanlık....
....
Başımdaki seslerle uyandım. Asalın kokusunu alıyordum. Gözlerimi açmaya çalıştım. Ama gözlerim kısık açılmıştı.
Asal:
- İyi misin?!
Kafamı salladım ama bu daha çok başımı döndürdü. Bunun üzerine yüzümü buruşturdum.
Ben:
- Asal...
Sesim çatallaşmıştı.
Asal:
- Efendim güzelim?
Ben:
- Çantamın içindeki pembe üstünde " Love" yazan küçük bez çantayı getirir misin?
Asal kafasını sallayıp hemen dışarı koştu. Birkaç dakika sonra içeri benim müko kan torbalarını koyduğum bez çantayla geldi. İçini açıp baktı. Ardından sertçe bana baktı.
Asal:
- Bu sabah içmemiştin değil mi?!
Kafamı çok hafif salladım. Asal gidip kapıyı kitleyip, perdeleri kapadı. Çantayı bana verdi. İçinden bir tane alıp açtım. Ayaklarımı bağdaştırıp oturdum. Kanımı bitirince Asal yanıma gelip:
- Daha iyi misin?
Ben:
- Evet, beni sen mi buraya getirdin?
Asal:
- Hayır  yeşil gözlü çocuk getirdi!
Ben:
- Fatih mi?
Asal:
- Her ne boksa işte!
Ben:
- Bi ara teşekkür ederim.
Asal:
- Ne teşekkür edeceksin be! Ben de getirirdim seni! Bundan sonra yanımdan ayrılmak Yok!
Ben:
- Niye yahu!?
Asal:
- Öyle!
Diyip elimi tutup kaldırdı beni. Kapının kilidini açıp dışarı çıkardı. Revir alt kattaydı. Üst kata çıkarken elimi hala bırakmıyordu. Normal kata geldiğimizde öğrenciler dışardaydı. Elimi çekmeye çalıştım ama Asal bırakmadı.
Ben:
- Asal herkes bize uzaylı görmüş vampir köylü gibi bakıyor.
Asal:
- Umrumda değil.
Diyip beni iyice Kendine çekti hala elimi tutuyordu. Bende onun koluna tutundum diğer elimle. Multi  Giderken Bora'yı gördüm. Gözlerinde öfke, hayal kırıklığı ve şaşkınlık vardı. Göz göze gelince hayal kırıklığı daha fazla arttı. O Asal gibi duygularını gizlemiyor. Sınıfa girdik. Sıraya oturduk. Hala elimi tutuyordu. Asala baktığımda bana gülümsemeyle bakıyordu. Ertesi gün ne olacak belli değildi fakat tek istediğim ne olursa olsun şu gülümsemenin tek bana olup sonsuza kadar sürmesi...

Türkler'den Vampir Mi Olur? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin