Başlangıç.

52 11 10
                                    

Son günlerde çok yorulmuştum.Peşinde olduğum Ghoul ya da Ghoul'lar mı demeliyim, ne bileyim tek başıma hepsine birden yetemiyordum. Hayatta sahip olduğum bir bu araba bir de kardeşim de kalmıştı, anne ve babamı 10 yıl önce bir grup Stravinsky tarafından yapılan saldırıda kaybettim. Stravinsky'ler pis kokulu,2 düzine karışık dizilmiş dişleri,yeşil derileri ve ince uzun vücutları ile iğrenç yaratıklardır. Her neyse Kız kardeşim demiştim, adı Alph. Birlikte askeri eğitim gördük onunla, Tıpkı bizim yaşadıklarımıza benzer bir olay yaşamış bir aile babasından. Bizi Avcı olarak yetiştirdi ve bu lanet olası şeyleri avlarken yanımızda oldu.
Kahramanımızın adı;"John Winchester."

Gerçekten iyi bir adamdı. Büyüdüğümüzde bir araca ihtiyacımız olacağını söyledi. Ve bizde hurdalığın tekinde çürümeye bırakılmış 67 model bir Mustang aldık. Neden mi? Çünkü o arabada birşeyler vardı. Haftalarca aylarca uğraştım ve en son haline (fotoğraftaki) getirebildim.

Bu kadar açıklama yeter sanırım,Oh! Şuna bak kardeşim mesaj atmış.
"Ghoul işini hâla bitirmedin mi? Yoksa yaşlanıyor musun büyük kardeşim Billy? Her neyse Alberbury tarafındayım ve burda bir ceset var,tahmin et ne olmuş? Kalbi yok. Alberbury'de Maay Oteli'nde kalıyorum, çabuk gelmeye çalış!"

Bana Billy demesine sinir oluyordum. Bunu her yerde yapıyor ve bazen küçük düşürücü olabiliyor. Yani 1.87 boyundasınız ve bodyguard gibi bir vücudunuz var ve kardeşiniz size "Billy" diye sesleniyor. Tanrım ne kadar saçma bir durum!

Yolda durup benzin aldım,büyük ihtimal Alberbury'de beni bir kurt-adam bekliyordu. Ama endişelenmiyorum çünkü onları öldürecek gümüş kurşunlarım ve Araf'a gönderecek sihirli sözlerim vardı.

Otele vardığımda saat 23.30 civarıydı,duş alıp uyudum. Alph her zaman ki gibi sabahın köründe kalkmıştı."Hey! Uyansana! Avlamamız gereken bir vampir var,en sevdiğin şeyden aldım. Turtaaa!"
Ne sevdiğimi çok iyi biliyordu,evet turta'ya bayılırım. Ama dikkatimi çeken bir şey vardı, Vampir mi? Nasıl olabilirdi bu? "Kalbi sökülmüş,ve bunu kimlerin yaptığını biliyoruz"dedim.
"Evet biliyorum ama bir bak(dosyaları verdi)Kalbi söküldüğünde hiç kanı kalmamıştı.Bu arada kurbanın adı Ivar. Değişik bir isim değil mi? Norveç asıllı ama burda okuyor"dedi Alph.

Bu pislikler her geçen gün daha da akıllanıyor dedim içimden."Unforgivens kitabını getir, ihtiyacımız olucak."Bu kitapta öyle sözler vardı ki o pis yaratıkların geldikleri yere gitmesini kolaylaştırıyordu.

Kurbanın hakkında bilgi toplamak ve Vampirler'in yuvasını bulmak için yola koyulduk. Kurbanın evinde ailesi ile karşılaştık, sıcak kanlı insanlardı. İsimlerinin Roger  ve Aslaug olduğunu öğrendik sonradan,"Oğlunuzun son zamanlarda garip davranışları var mıydı? Ya da arkadaşlarında değişik tipler?"diye sordu Alph."Takıldığı yerler neler?" diye devam ettirdim.

Kadın ağlamaya başladı aklına oğlu gelince, adam"Moruaty Café'de takılırlar arkadaşlarıyla orası biraz ıssız bir yerdir"dedi. Burda birşeyin kalmadığını anlayınca Alph'a bir bakış attım,"Bill gidelim artık, Katilleri bulmamız lazım."Dedi ve ceketini alıp hemen çıktı.

"Ee ne yapıyoruz şimdi?" dedim.
"Şu kafeye bir göz at, ben biraz araştırma yapacağım etrafta" diye mırıldandı. Belli ki birşey kafasını kurcalıyordu, kafeye gittiğimde ilk olarak oturup normal bir müşteri gibi davrandım. Asıl amacım etrafı gözlemekti, tam sipariş ettiğim kahveden bir yudum alacaktım ki...

Omzumda hissettiğim el ile irkildim, kafamı döndürüp baktığımda John Winchester'in oğulları yanımda duruyordu.

"Sam,Dean ne işiniz var burada?"dedim şaşkın bir ifadeyle.
"Alph bize şu vampir olayından bahsetti,ve birlikte çalışmaktan memnun olacağından." Kardeşim yine çenesini tutamamış dedim içimden." Şuan kurbanın takıldığı kafedeyiz, oturun size bir kahve ısmarlayayım" dedim.

Dean oturur oturmaz "ACDC - Back In Black" şarkısını açtı, Dean ile ortak yanımız çoktu. Rock'n Roll,klasik arabalar ve de avcılık. Biz kahvemizi içerken Alph geldi,bana gıcık bir bakış atarak " Billy misafirlerimize kahve var bana yok mu?" Dedi. Güldük, biraz sohbet ettikten sonra "Şu av işini bitirelim artık,gereğinden fazla uzadı" dedim.

Şansım yaver gitti sanırım, o anda bir grup kafeye girdi. Giyinişleri,ten renkleri "Ben vampirim!" diye bağırıyordu. Yine de emin olmak için"Alph? Arkadaşlarımıza "Gümüş" takımımızı gösterirmisin?" dedim.
Hemen içeri gidip bir garson kıyafeti kaçırdı,ve o grubun masasına gidip" bunlar kirli,size yeni çatal-kaşık getirdim"dedi. Vampirler gümüş birşeye değdiği anda derileri reaksiyona girmiş gibi olur ve yanar.

Biz uzaktan izliyorduk ve tam da düşündüğümüz gibi biri dokundu ve hafif bir çığlık attı. Diğerleri onu sustururken ben çoktan kitabı ve silahımı almaya gitmiştim.

Ama herkesin ortasında yapamazdık,hem onların yuvasını da bulmamız gerekiyordu. Kafeden ayrıldıklarında peşlerine düştük,ta ki bizleri yuvalarına götürene kadar. "Hava kararmadan halletmemiz gerekiyor, yoksa ne olacağını bilirsin" dedi Dean. Doğru söylüyordu, hava kararınca hızları ve güçleri 2 katına çıkıyordu.

"Herkes silahını kontrol etsin,başlıyoruz"dedim. Bir çiftliğin ahırında kalıyorlardı, İçeri sessiz bir  şekilde girdik. Alph gümüş bıçağı ile bir tanesini öldürdü, fakat son anda bağırıp diğerlerini uyardı ölmekte olan. 5 tane vampir üstümüze doğru koşuyordu! Dean 1 tanesini hiç sektirmeden alnından vurdu. Artık 4e4 kalmıştık. Tanrım ne kanlı bir geceydi. Silahlarımızı elimizden düşürdük bir süre sonra, hepimiz aynı eğitimi gördüğümüz için hareketlerimizi iyi biliyorduk.

Hepsini öldürdükten sonra,Alph iç geçirerek dedi ki;"Dostum.Tanrı aşkına hızlı oku şu cümleleri,bu iğrenç yaratığı görmek istemiyorum daha fazla."
"Bence de" diye ekledi Dean.

"Ut, a quo tu egressus es, et draconi qui daemonium spiritus redeat ad purgatorium!" Dedim ve onları sözlerimle yakarak geldikleri yere, Arafa geri gönderdim.

Sonunda ; lanet olasıca o pis kokulu Ahırdan ayrıldığımızda, Alph  arabanın içindeki sessizliği bozarak , Radyo dan bir müzik açtı. Şarkı , sevdiğimiz bir grubun en sevdiğimiz parçasıydı. Alph gözlerinde muzip bir ifadeyle bana sırıtarak ima dolu bakışlar atmaya  başlamasıyla birlikte  ormanın derinliklerinden gelen çığlık ile başımı  alph'e çevirdim ve aynı anda, ikimizin de ağzından aynı cümleler çıktı.

"LANET OLASICA CANAVARLAR !"

ve arabayı ters yöne  sokarak ormana doğru yol almaya başladık.

BROTHERHOOD.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin