Ama olmaz ya!! Ben yapsam kafam kaska sıkışır, dana Bedirhan gelir kafamı sallaya sallaya çıkarmaya çalışır. Yaşadığım şeyleri yaşaması yetmiyor, bir de hayal ettiklerimi yaşıyor Bayan-çanta-markası. Neden ya neden!!

"Sonra da aşık oldum işte."

"Ney ney?"

"Ne ney? Aşık oldum işte. Nasıl olunur pek bir fikrim yok ta, galiba aşık oldum yani ne bileyim öyle bir şey işte."

"Ben bile Bedirhan gibi bir canlıya o kadar uzun sürede aşık oldum da.. Sen nasıl Havva gibi bir varlığa ilk görüşte aşık olursun? Senin gözlerin aşık olmuş, ona aşk denmez bir kere banane!"

"Nerem aşık olmuş nerem?"

"Gözlerin. Havva'nın huyunu,karakterini bilmeden bir kask çıkarışına aşık olmuşsun gözlerin ile. Geçer o grip gibi bir şey."

"Allah Allah zaten sen Bedirhan'ın ultra mükemmel karakterine aşık oldun değil mi? Herif bir dövmüyor seni be! Gerçi lafları da tokat gibi iniyordur da.."

"Ne diyorsun sen be!! Kim demiş!!"

"Havva ile arkadaşız. Şimdilik. Merak ediyorsan söyleyeyim, taklit yaptığını o da biliyordu. Dedesi biliyor mu bilemem de seninki her şeyi anlatıyor galiba."

"Anlatmaz o.. Anlatmaz ki.. Anlatmaz değil mi?"

"Utan utan. Biz de güya kardeş diyoruz. Tangle diyoruz. Sen bana hiçbir şey anlatma, tamam mı?"

"Anlatmamıştır herhalde. Manyak mı ya bu niye anlatsın ki? Havva da yemeyip içmeyip sana mı yetiştirdi? Hangi ara bu kadar yakın oldunuz be?!!" Daha sonra fark ettiğim şey ile kafamı sağa doğru eğdim. "Dur sen şimdi.. O sana bu kadar şeyi anlattı.. Sen de gidip beni anlatmış olamazsın herhalde değil mi?"

Bora ensesini kaşıyarak geri geri yürürken diğer elinin işaret ve başparmağını birbirine yapıştırarak havaya kaldırdı. "Belki çok az.. Minnacık.. Küçücük.."

"Anlayamadım?"

"Sadece dokuz yaşımızdan sonrasını."

Bedirhan her şeyi anlatıyorsa, Havva mı gidip anlatmayacak? Allah kahretmesin, bu da demek oluyor ki müzik hocasının üzerine düşürdüğüm dolaba kadar her şeyi biliyor. Ve beni bu kadar öğrenip, gelip beni tanımayacaksın diyor.

"İyi ya önemli kısımları anlatmamışsın. Bravo valla."

"Dokuz yaşımızdan önce önemli ne yaşadık ki? He bak saçlarımızı birbirimize doladığımızı bu yüzden saçlarımızı kırptıklarını da anlattım."

"Dokuz yaşından önce bir sünnetin kalmıştı. Onu da anlatsaydın ya? Sen korktuğun için takımını giydiğimi fotoğrafımı çekmeni falan? Önemli şeyler bunlar."

"O kadar da değil be." dediğinde kaşlarımı kaldırdım. "Teşekkürler hepinize güvenimi sağlı sollu kırdınız, alçı tutmaz o derece. Gidip iki gündür tanıdığın kıza her şeyimizi şakıdın öyle mi? Yanlışlık ile öldürüp yola gömdüğümüz kurbağayı sonra da yola asfalt döktükleri zaman birbirimize sarılıp ağladığımızı da anlattın mı? Anlatmadığın sırrımız var ise söyle, hatırlatayım git onları falan da anlat."

Öyle bir kırılmıştım, sinir olmuştum ki anlatamam. Arkamdan dönen bir ton dolabı çözemediğim için kendime bile kızıyordum. Ben de gerizekalı gibi neden her gün kafeye geliyor bu Bora diyorum. Saf Akasya, sanki sana geliyor. Başlarım böyle işe ulan! Aşkımdan gebersem dahi, bundan sonra Bedirhan ile muhatap olmayacaktım, o kadar. Tamam, saçma sapan şeylere gurur yapan insanlara kıl olurum ama siz kimsiniz benimle oyun oynuyorsunuz!

Turuncu AdamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin