Bölüm 22: Hissetmek,

Comincia dall'inizio
                                    

"Sonra, bir yıl kadar sonra o şerefsiz çıktı geldi.  Bu sırada Uluç'u biraz olsun toparlamıştım bende. Uluç nasıl oldu bilmiyorum ama babasını tanıdı. O eve girdiğinde de hiçbir şey söylemedi. Babası onun gözünün içine bakmıştı. Bunu nasıl yapabildi hâlâ merak ediyorum. Uluç odadan çıktığında dönüp ona tüm nefretimle baktım. "

Yüzünde onlarca his vardı.

"Ona ilk sorduğum soru tüm bunlarla bir ilişkisi olup olmadığıydı. "Nil hanım elindeki bardağı yere çaldı.

"Bana ne dedi biliyor musun ?" Sanki tüm olanları yeniden yaşıyordu.

"Bana dediki onu kumarda kaybettim. Bana. Onu. Kumarda. Kaybettim. Dedi." Titriyordu. Ayağa kalkıp onu tutmak istedim ama dizlerimde o güç adına kırıntı dahi yoktu. Vücudum kaskatı kesildi.

"Orada saldırmaya başladım. Ne yaptığımı inan bilmiyorum ama bir silah patladığında her şey bitmişti. Avuç içime ılık kan dolmuştu. Ateş eden ben değildim. "Yüreğime soğuk bir sis doldu ve o sis bana her şeyi fısıldadı.

"Uluç kapının ağzında dimdik duruyordu. Sana yemin ederim onu son 2 yıldır hiç o kadar mutlu görmemiştim. Elindeki silahı gururla tutuyordu ve bir damla dahi olsa gözyaşı dökmemişti. Ona kızmadım. O leşide ortadan kaldırttım. Kimse ne olduğunu bilmedi bile." Ruhumu saran sis beni artık boğmuyordu ve ben bunu sevmiştim.

"Sonra Uluç büyüdü. İkimizde o konu hakkında hiç konuşmadık. Bir gün Uluç eve kanlar içinde geldiğinde yaptığım hatayı anlamıştım. Onu akıl almaz bir nefretin içine sürüklemiştim. Uluç'un üzerindeki kan o heriflerden birinin kanıydı. Uluç  onları öldürmüştü. Aylar geçtiğinde Uluç'un nefretinin bitmiş olmasını bekliyordum ama onu hiç dinginleştiremedim. Şuan da olan her şey bunun bir parçası. Uluç yeniden kan dökmek istiyor çünkü Haldun o gece kumarı kazanan kişi. Uluç bunu öldürmeden önce o adamlardan öğrenmiş. "

Uluç'un nefreti ve tüm kötülüğü, tüm planı, o geceki öldürdüğü adam ve evini alevlere teslim ederkenki amacı artık somut bir hal almıştı ve beynim bunun küçücük bir çocuğa izlemeye mecbur bırakılan o görüntülerin yanında az bile olduğunu söylüyordu.

İnsanlar kötüydü evet ama bazılarının kötülüğü bir hayatı söndürüyordu. Uluç'un kötülüğü ise sönüp gitmiş bir ailenin ruhunun attığı çığlıktı.

"Onu kaç kere vazgeçirmeye çalıştım bilmiyorum. Haldun onu öldürür Anka. Hele son yaşananlardan sonra bu artık iki taraflı bir savaşa dönüştü." 

"Uluç'u vazgeçirmeye çalışamayız. Bu haksızlık olur. "Nil hanım şaşırdığını gizlemeden konuştu.

"İntikamını aldı. Bu artık hastalık, bir takıntı. Onu tutamıyorum. "Ona gülümsedim. Yanılıyordu. Bu bir takıntı değildi. Bu ayakta kalma mücadelesiydi.

"Onu suçlayamazsınız. Bu ateşi yakan o değildi. "Dedim. Nil hanım yerine oturdu.

"Neden fikrini değiştirdin ? Ölümün seni nasıl etkilediğini gördük hepimiz. Eğer onu vazgeçirmezsek Uluç can almaya devam edecek. "Belkide Uluç'un sarhoşluğu bana geçmişti ama ne düşündüğümden emindim. Tıpkı Uluç gibi. Tüm bu anlatılanlar beni sarhoş etmişti evet ama ipler elimdeydi. Nil hanım benden bir cevap bekliyordu.

"Kimse bana bir çocuğun eline kanlı bir bıçak verildiğini söylemedi Nil hanım. O kan annesine ait üstelik. Eğer onun yerinde ben olsaydım o bıçağın rotası boynum olurdu. Ama o bıçak Uluç'un elinde ve rotası o bıçağı eline verenlere. Onu suçlayamayız. Çünkü bir oyun. Şimdi bıçağın yönü değişti diye bir oyun bırakılır mı ? Bu adaletsizlik olur. " Nil hanım bana doğru geldi ve kollarını boynuma doladı.

SAHİPSİZDove le storie prendono vita. Scoprilo ora