one: good colour choice

119 15 14
                                    

Gözlerimi yavaşça araladım. Güneş perdenin arkasında odayı doldurmak için bekliyordu. Başımı perdeye doğru çevirdim ve gözlerimi bir süre etrafta gezdirdim. Sonunda üşengeçliğimi üstümden atmaya karar vererek oturdum. Başım yumuşak yastıkta kalmaya devam etseydi uyumaya devam edeceğimi biliyordum.
Ayağa kalktım ve gerinerek esnedim. Perdeleri açtım ve güneşin odaya gitmesine izin verdim. Cadde her zamanki gibi kalabalık ve işlekti. Eyfel Kulesi'nin tepesi binaların arkasından yükseliyordu.

"Günaydınlar leydim. " Gülerek arkama döndüm.

" Fazla Shakespeare okuyorsun. "

" Senin sayende. " Yatakta doğruldu. Üzerine yatağın yanından aldığı tişörtü geçirip ayağa kalktı ve pijama altını giydi. Arkasına döndü ve gözüne gelen güneșten dolayı eliyle yüzünü kapadı.

" Bugün güneş olabildiğince parlak. " dedim sabahlağımı giyerken.

" Ancak hava da bir o kadar soğuk. "

" Öyleyse sıcak birer kahve iyi gelecektir. "

" Mükemmel olur." Sabahlağımın ipini bağlayarak odadan çıktım.

Mutfağa doğru adımladım. Geçtiğim koridor Sam ile olan fotoğraflarım ile doluydu. Fotoğraf çekmeyi severdi. Ve ben de onun evinin koridorunda bizi görmeyi seviyordum. Mutfağın kapısını açtım ve arkamdan yavaşça kapadım. İşe kahve için su ısıtmakla başladım. Sonrasında tostları hazırladım. Reçel almak için dolabı açtım. Kavanozu bulmuştum, ancak boştu.

"Sam? " diyerek seslendim buzdolabının kapağını kapatarak.

" Efendim tatlım? " Mutfağa girdi ve bir sandalyeye çöktü.

" Kötü haber. " Kaşları çatıldı. Bir parça peyniri ağızına atarak çiğnedi. Boş kavanozu ona gösterdim.

"Çilek reçeli bitmiş." Gözleri kocaman bir şekilde açıldı.

"Nasıl olur? "

" Sana sormalı. Sadece sen yiyorsun. " Omuzlarını düşürdü ve önüne döndü. Yanına gidip yanağına bir öpücük bıraktım.

" Çocuk gibisin. "

"Gece öyle söylemiyordun." Kafasına vurdum ve o gülerken karşısına oturdum.

"Bugün seni bir yere götürmek istiyorum. " Tostumu tabağa bıraktım ve kahvemden bir yudum aldım.

" Nereye? " dedim yutkunduktan sonra.

" Arkadaşım yeni bir restorant açtı. Bir hafta oluyor neredeyse. Ve biz davetliyiz. Güzel bir akşam yemeği yiyebileceğimizi düşündüm. " Tostundan bir ısırık aldıktan sonra biraz peynir yedi. Sam şu ana kadar tanıdığım en tatlı insandı. Ona duyduğum sevgi bambaşkaydı. Onunla bir arkadaş ortamında tanışmıştık. Paris bana çok yabancıyken onun sayesinde buraya alışmıştım. Şimdi tatlı ve uykudan yeni uyanmış yüzüne bakarken gülümsememi engelleyemiyordum.

"Ee, ne diyorsun? Bana bakıp duracak mısın?" Güldüm ve başımı eğip salladım.

"Tabii, gidelim. "

" Mükemmel. " Yerinden kalktı ve dudağıma kısa bir öpücük bıraktı.

" Seni sekizde alırım." Başımı salladım ve gülümsedim.

~~~

Çantamı topladıktan sonra hızlıca Burnell'ın yanına gittim. İsminin hakkını veren kızılımsı saçlarını diğer günlerin aksine havaya doğru dikmişti.

"Merhaba Burnell. Güzel bir gün geçiriyorsundur umarım. " Kaşlarını çattı ve havayı kokladı.

"Yalakalık kokusu alıyorum." Gözlerimi devirdim. Haklıydı çünkü.

DarlingWhere stories live. Discover now