Elimdeki okumadığım kalın kitabı kapatıp koltuğa koydum ve iç çektim. Plana göre yemekten sonra oğlum ile yukarı çıkacaktık, Mehmet uyuyana kadar Metehan da uyuyacaktı, sonra ben Mehmet'in odasına girip yanına yatacak yanlışlıkla oldu diyip çıkacaktım. Tabi o engellerse çıkmayacaktım. Çok utanç verici.

Başımı yeniden iki yana sallarken Metehan oyuncağını yer vurarak "Bababaa." dedi. O kadar tatlı çıkıyordu ki o kelimeler, gülümsedim. En iyisi denemek. Evet denemekten zarar gelmez. Hem belki Demet'in dediği gibi Mehmet beni seviyordur ve onunla uyumama izin verir.

"Karadenizde gemilerin mi battı?" sorusu ile yerimde zıpladım ve hemen salon kapısına baktım. Mehmet açık mavi gömleği ve siyah pantolonu ile karşımda dikiliyordu. "Hayır," dedim ve güldüm.

"O zaman ben yanlış gördüm. Dalıp gitmiş bir halin vardı," dedi Mehmet ve içeri girdi. Yere, oğlumun yanına, oturunca kalbim dört nala koştu. "Merhaba küçük adam. Bak sana ne aldım," diyerek cebinden çıkardığı küçük çikolatayı oğluma uzattı.

"Daha yemek yemedi," diyerek araya girdim. Çikolatayı yerse yemek yemezdi. "Yemekten sonra yiyecek zaten annesi. Değil mi oğlum?" dedi Mehmet ve son cümleyi iki kere daha tekrarlayınca Metehan kıkırdadı. Ben de istemsiz olarak sırıttım ve ikisini izledim. Sonra yavaşça kalkıp mutfağa gittim ve yemeği hazırladım. Plana uymaya karar verdim o anda. Yapabilirim bence. Sadece sakin olmam yeterli.

Yemekte Mehmet bana gününün nasıl geçtiğini anlattı. Bende ona annesi ile alışverişi ve Metehan'ın öğretmeninin dediklerini anlattım. Oğlum doyar doymaz masadan kalktım ve bebeğim ile banyoya gittik.

"Banyo edip uyuyalım mı oğlum? Uykun var mı senin?" dedim küvet su ile dolarken. O sırada Kapının önünden Mehmet geçti ve odasına girdi. Sanırım kıyafetini değiştirecek. Yutkundum ve oğlumu küvete oturttum.

Metehan su ile oynamayı çok seviyor. Özellikle sarı ördeğine bayılıyor. Bu yüzden önce biraz oynamasına izin verdim. Ardından iki şampuan ile saçını temizledim ve duruladım. Beklemediğim şey ise kapıda havlu ile bekleyen Mehmetti. "Gel bakalım koca adam."

Metehan'ı havluya sararken sıkı sıkı tutuyordu. Yavaşça alnımı kolunun tersi ile sildim. "Sen yorgunsundur, ben giydiririm," dedim ve oğluma uzandım ama Mehmet yan döndü ve bana engel oldu. "Olmaz, hep sen yapıyorsun," dedikten sonra konuşa konuşa bebek odasına gitti.

Bana da arkasından açık bir ağızla bakmak kaldı. Bugünü çok iyi geçti sanırım. Keyifli duruyor.

Banyoyu temizledikten sonra mutfağa indim ve masayı topladım. Mehmet neredeyse her şeyi toplamıştı ama neredeyse. Bu yüzden bana az iş düştü. "Bababa," sesini duyunca koridora baktım ve elindeki çikolatayı sallayarak içeri giren oğlumu gördüm. Mehmet de arkasından kuyruk gibi yürüyordu.

Evet sayın seyirciler.

Bu an planlarımın suya düştüğü andır.

Kaderde olmaması varmış demek ki.

İç çekerek son bulaşıkları da makineye koydum. Ardından yattı balık yan gider diyerek ocağa çay koydum. Sonra içeri geçtim tabi ki.

"Aaba." diye bağıran oğlum ayaklarını yere vuruyordu. "Evet araba," dedi Mehmet ve sonra bana baktı. Sakince onun yanına oturdum. "İyi olduğuna emin misin Hare? Sessizsin."

"Evet iyiyim Mehmet," dedim hemen ve gülümsedim. Ayrıca ben hep sessiz biriyim. Son zamanlarda biraz fazla konuşuyor olabilirim ama. "Demet bana bazı şeyler anlattı," dediğinde gülümsemem dondu. Ne anlattı? Ne zaman?

"Na... nasıl?" dedim kekeleyerek. Salak gibi, açık vererek. Ah rezil! "İlişkimizi bir adım ileri taşımak istediğine dair," dediğinde nefes almayı bıraktım. Kalbim hızlandı ve kulağımda sesi uğuldamaya başladı. Yüzüm sıcakladı. "Be..ben..."

Mehmet araya girdi. Zaten konuşamadım. "Bunu sana söylüyorum çünkü bende böyle düşünüyorum." Yeniden nefes aldım, sesler yeniden duyulmaya başladı. Ama Mehmet'in dediği şeyin önemini anlayınca yutkundum. "Ne?"

"Öp beni."

"Ne?!" Bu sefer neredeyse bağırdım ve gözlerim kocaman oldu. Sanırım yüzümde pembeleşti. Mehmet oldukça rahat bir şekilde, "Dediğimi duydun, öp beni Hare," dedi yeniden. Benim beynim donuyor, sen nasıl rahatsın böyle?

"Duydum ama..." dedim ve hızla önüme döndüm. Hatta neredeyse başka koltuğa geçmeyi düşündüm. Gece birlikte yatmayı planlayan ben miydim? "Tamam," dedi Mehmet ve sağ kolumu tuttu. Ben koluma bakarken başını iyice eğdi ve yüzü yüzüme yaklaştı  "Ben yaparım."

Bunu dedikten sonra dudaklarını dudaklarıma değdirmesi üç saniyesini aldı. Bu kadar rahat olması sinirimi bozdu ama anın mükemmelliği düşüncelerimi uçurdu. Mehmet başını yavaşça yükseltirken kolumu bıraktı ve belimi tuttu. Bende biraz daha ona döndüm ve adeta dudağımız ayrılmasın diye iyice arkama yaslandım.

Nefes alırken o kadar az alabiliyordum ki nefessiz kaldım. Ama bu garip bir acı veriyordu. En sonunda gerçekten çok nefessiz kalınca başımı yana çektim ve dudaklarımız ayrıldı. Mehmet de benim gibi nefes nefeseydi ve göğsü oldukça hızlı inip çıkıyordu. Metehan'ın ve televizyonun sesi yeniden kulağıma ulaştı. Sonra yavaşça durumumuza baktım ve Mehmet'e bakmamaya özen gösterdim. "Yeterince iyi miydi?"

"Ne?" Bugün benim şok olma günüm olmalı. "Yine duydun."

"Senin neyin var? İyi misin?" dedim biraz daha yana kayarak. Mehmet hala belimi tuttuğu için tehlike devam ediyor. "İyiyim Hare. Sanırım artık ilişkimiz daha ileri bir seviyede. Bir öpücük birçok anlama gelir," dedi ve gülümsedi. Kahve gözlerinde bir an kaybolacaktım. Çünkü çok güzel bir kahveydi, altın sarısına kaçan bir renkti.

Başımla onu onayladım ve ani bir dürtü ile Mehmet'e sarıldım. Çenemi omzuna koydum  ve büyük bir rahatlama yaşadım. Ciddi anlamda huzuru hissettim. "Teşekkür ederim. Her şey için," dedim yavaşça. Mehmet belimde olmayan elini saçlarıma koydu ve iç çekti. Bunu çok bariz bir şekilde duydum. "Seni öptüğüm için teşekkür mü ediyorsun yani?"

Hemen kafamı kaldırdım ve kaşlarımı çattım. "Hayır hiçte bile! Her şey için dedim duymadın mı?" deyip kendimi geri çektim. Mehmet kalkmama izin verdi ve arkamdan kahkaha attı. Bense dudağımı ısırdım ve odama çıktım. Kapıya dayandım ve az önce olanları yeniden aklıma getirdim. Beni öptü!

Mehmet beni öptü ve bunu o istedi.

Elim dudağıma gitti ve yüzüme gülümseme yayıldı. Hiçbir şey planladığım gibi gitmemişti ama sonuç belki alınabilecek en iyi sonuçtu. Şimdi bu Mehmet beni seviyor demek miydi? Ayrıca Demet ne demişti de onu bu kadar etkilemişti?

İç çekerek yatağıma oturdum ve sürekli cebimde duran telefonum titredi. Sakince ekranı açtım ve Mehmetten mesaj geldiğini görünce anında, saniyesinde heyecanlandım.

"Birlikte uyumaya ne dersin?"

Okuduğuma o kadar inanmadım ki tekrar tekrar okudum ve yutkundum. Bunu gerçekten yazmıştı. Bu adam çok... ah!

"Belki yarın."

Mesajı gönderince sürekli ekrana baktım ama başka mesaj gelmedi. Yazdığında ciddi miydi, bunu bilebilecek miyim bilmiyorum. Tek bildiğim bugün gördüğüm Mehmet'in çok farklı olduğu. Ve tabi hep böyle olsun istemem. Oğluma ve bana önem verdiği anlar o kadar güzel geliyor ki bana, sevgim katlanıyor, kalbim kanatlanıyor.

Ona çekiliyorum.

Bağlanma Terapisi Where stories live. Discover now