Part 4

1 0 0
                                    


Karen ve Amy hala dinledikleri hikayenin etkisinde sessizce duruyorlardı. Amy üzüldüğünü belirtmek istiyordu. Karen ise ne yapacağını kestiremiyordu. Sessizliği Tiz Çığlık lakaplı adam bozdu:

-Hadi yatalım yarın zor bir gün olacak

-Ha evet görev hakkında hiç konuşmadık

-Uzun bir gün oldu. Yarın konuşuruz

Amy ve Karen birbirlerine baktılar. Sonra herkes birbirine hafifçe gülümseyerek artık yatmaları gerektiği konusunda anlaştı. Yarın uzun bir gün olacaktı. Amy'nin de yatmak için kalktığını gören Koe "Sende mi?" der gibi bir bakış attı. Amy başkalarının enerjisini hissettiğini Koe'nin bilmediğinden emindi.

-Ama sen, nasıl...?

-Ben yeteneklerin de sesini duyabilirim

diye cevap verdi normalden daha büyük bir gülümsemeyle iri yarı adam. Amy sorgulayan bakışlarını değiştirmeden bakmaya devam edince Koe de açıklamaya girişti.

-Her şey bir ses çıkartır. Örneğin yumruğunu sıktığında kasların gerilir. Aynı şekilde yetenekler kullanılmadan öncede kendilerine has bir ses çıkartır. Mesela Karen ateş yakmadan hemen önce çıkan bir kıvılcım sesi var. Sen yeteneğini kullanırken odunun büyürken çıkarttığı bir tür çatlama sesi çıkıyor. Ama dışarı değil, içe doğru. Her şeyi içine çeker gibi. Eğer bir kere görürsem daha sonra yeteneğini ve hatta ne tür bir saldırı yapacağını önceden kestirebiliyorum.

Amy ilk defa duyduğu bu özelliğe hayranlıkla bakarken, Karen sadece yaktığı ateşten yeteneğinin bu kadar büyük ölçüde çözülmesinden ufak bir endişe duymuştu. Amy'nin gözlerindeki hayranlığı gören Koe kısa bir açıklama yapma ihtiyacı hissetti.

-Ancak yine de ilk defa duyduğum bir şey hakkında sonuç çıkarmak sorun oluyor. Örneğin kasların gerilmesini duymakla yumruğu nasıl atacağını bilemem. Yine de bir yere kadar yardımcı oluyor. O değil de senin yeteneğin Amy, bu yetenekle uyuyabiliyor musun?

Amy nasıl uyuduğuna dair açıklama yapmakla ilgili kısa bir endişe duymuştu. Karen'a odaklandığı için uyuyabildiğini yakışıklı delikanlıya söylememişti henüz. Bunu gören Koe karşılık verdi.

-İstemiyorsan cevaplamak zorunda değilsin.

Bir mırıltı gibi güldükten sonra Karen a baktı. Karen aynı karşılığı vermeden Amy ile ufak, kütükten yere girmek üzere ayaklanmıştı. Birden ensesinde mengene gibi bir kuvvet hissetti.

-Sen nereye gidiyorsun delikanlı?

Karen bir anda gelen anlamlandıramadığı bu soruyla sendeledi.

-Onunla aynı yerde mi uyumayı düşünüyorsun ha? Aklından ne geçiyor senin?

Koe gözlerini kısarak suratını Karen'a yaklaştırıp bu cümleleri söylerken Karen da dumura uğramış bir şekilde Amy e bakmaya çalıştı. Ancak ensesindeki el boynunu kullanmasına izin vermiyor zavallı delikanlı refleksleriyle çırpınıyordu. Amy ise muzip bir gülümsemeyle abisi tarafından korunan çocuk hissinin tadını çıkartıyordu. Durumu anlayan yakışıklı çocuk "Hiçte komik değil" diye düşünürken Koe tarafından ensesinden çekilerek sürüklenmeye başladı:

-Benimle gel dışarıda uyuyacağız.

-A...ama...

-Hormonlarına sahip çık delikanlı

Karen kastedilen şeyi anlayıp kızarırken itiraz etmek istedi ama zaten neredeyse sürüklenerek götürülürken buna fırsatı olmamıştı.

Ertesi sabah gün ışığı üstlerine vurmadan yola çıkmışlardı. Süreleri kısıtlıydı ve yol en az yarım gün sürecekti. Düşmanın hesaplanandan daha uzun sürede harekete geçmesi sorun olmazdı ancak daha erken olursa durum vahimdi. Sonunda geriye sadece gittikleri yere varmak kaldığı için Amy bilgi alışverişine başladı:

Fanfiception-hayatta kalanlar ve yeni dünyaWhere stories live. Discover now