"Tamam sen git işte. Uyumasam cidden oralarda bir yerlerde bayılırım başına iş açarım bak."
Bana döndü öyle bir bakış attı ki evet kesinlikle ikiziz ve evet kesinlikle gitmezsem beni öldürecek.
"Tamam ya öyle bakma korkuyorum. Gelicem gelicem. Ama bu kadersiz bahtsız ikizin bu mor gözlerle dışarda yakışıklı çocukları kaçırıp evde kalırsa sorumlusu sensin."
"Çok konuşma."
Dedi ve suratıma kıyafetlerimi attı. Acıdı çok ama çok acıdı. Yukarı bakarak
"Anne görüyorsun dimi şu oğlunu hiç acıması yok beynomaz."
Aldırmadan kapıyı açıp mutfağa gitti. Üstümde neredeyse küf tutan pijamalarımı hemen çıkardım ve giyindim. Saçımı hafif üstten toplayıp mutfağa koştum. Babacan bize ekmek arası bir şeyler hazırlamıştı bile. Üstünde karate kıyafetleriyle mutfakta marifetlerini sergiliyordu.
Annemizin yerini asla hissettirmemeye çalışırdı. Her sabah kahvaltımızı hazırlar bizi öper gülerek dövüş sanatları okuluna gider öğrencileriyle akşama kadar ilgilenirdi. Ne iş yaptığını anladınız tabi dimi. Ömer ve bende babamdan bir şeyler kapmıştık. Her fırsatta birbirimizin üstüne saldırdık. Fırsat fırsattır denemekten zarar gelmez yani.
Mutfaktaki masanın en rahat sandalyesine yayıldım. Gözlerim resmen bedenimin açma kapama tuşu gibiydiler. Her gözümü kırpışımda biraz daha uykuya dalıyordum. Ömer beni dürtünce bir gözüm kapalı sandviçin içine gömüldüm. Suskun ve çaresiz tarafım ne olur beni bu sandviçin içinde unut ve git diye yalvarırken isyankar tarafım saydırmaya başlamıştı bile. Güç bela bitirdikten sonra beni sürükleyerek girişe çıkardı. Ayakkabısını çoktan bağlamıştı sıra benimkine gelmişti. Bağcık bağlayamıyordum ne kadar utanç verici olsa da gerçekti. Bağlamaya çalışmıştım önceleri ama hep düğüm olduğu için keserek açmak zorunda kalıyorduk. Ömer de alışmıştı hemen benimkileri bağlamaya koyulmuştu. Sokağı çıktıktan sonra bana döndü.
"Kazanan dondurmaları alır."
Ama ben uykusuzdum ya. Normalde onu geçerdim ama bu gün bir fil kadar yavaştım. Aklıma başka hayvan gelmese de yavaş olan her şeyin birleşimi olarak beni örnek verebilirsiniz.
"Haksızlık yapıyorsun yorgunum ben zaten kazanacaksın."
"Sen kaybetmezsen eğlenceli olmaz zaten."
Dedikten sonra yüzünü büzüp dil çıkardı. İşte benden önde koşmaya başlamıştı bile.
"PİSLİK KAFA HİLEKAR!!"
Koşmaya başladığımda daha da hızlandı. Bu gün o dondurmaları ben almayacaktım. Adananın sıcağında koşmak yetiyordu zaten. Bizim liseye yaklaşırken ben öne geçmiştim nefes nefese kalmamla önüme geçti. Bu göbekle ve uykusuzlukla bir süreliğine öne geçmem bile mucizeydi zaten. Okulun bahçesine vardığımızda beden eğitimi hocası zaten bizi bekliyordu.
"Çabuk geldiniz çocuklar. Ömer biz sahaya gidelim biraz sonra gelirler. Denizcim sende izlemek için geldin galiba. Geldiklerinde tribünden takip edebilirsin. AHH böyle okullarda böyle yetenekler var ama gelip gören yok."
Hocaya katılarak lafa girdim.
"Onların aklı havada hocam ya burunlarını yere indirseler görecekler aslında."
"Haklısın Denizcim. Bizim işimizde sizi yukarılara taşıyıp burunlarını indirmeseler bile sizi görmelerini sağlamak. Ömer iyi bir fırsatın var kesinlikle kullanmalısın. Bu okulun önemini sana defalarca anlatmıştım zaten. Okul bu kategoride açılan tek okul. Okulun temeli spor ama oradaki çoğu öğrenci sadece yetenek yönünden kendini geliştirmiş değil, aynı zamanda da derslerine de ayrı zaman ayırarak kendini üst seviyeye çıkarmış öğrenciler. Senin notların yüksek yeteneğini de kanıtlarsan okula kesinlikle alınırsın."
"Anladım hocam."
Benim kafam hala karışıktı. Madem yetenek arıyorsunuz niye sadece erkek okulu açıyorsunuz? Kızlarda yetenek yok mu? Onlar ne dış kapının dışındaki paspas mı? Ne alaka yani. Neyse ya zaten ben uğraşamayacak kadar tembelim dedim kendi kendime ve açık parkura gelmiştik bile. Ömer'in heyecanlı olduğunu hem görebiliyor hem de hissedebiliyordum. Garip bir şekilde.
Tribünlerden birine oturdum göz göze geldik. Yumruğumu kaldırdım gülümsedim. Verebileceğim tek moral gülümsemeyleydi. Bir kaç kişi geldikten sonra koşmaya başlamıştı. O kadar güzeldi ki. Sevdiği bir şeyi yapıyordu, kendini zorlasa bile bundan mutlu oluyordu. O kadar hızlıydı ki resmen bir adımında dağları aşacaktı. Benim gibi hedefi olmayan biri için böyle ne istediğini bilen insanlar görmek ilham vericiydi. Hem de kendi kardeşinizse kıskanabilirsiniz bile. Bende böyle bir şeye tırnaklarımla tutunmak istiyorum dersiniz...
Sonunda bitmişti rahat bir nefes verdikten sonra aşağı indim. Herkes olumluydu gülüşmeler cilveler falan bide hafif ciddiyet var tabi. Ne diyorsam ben Allah'ım ya. Ömer bedenciden sıyrılıp bana döndü ve
"Sen dondurmalarımızı hazırla ben geliyorum."
Dedi. Kafamı salladıktan sonra okulun karşısındaki markete doğru yürüdüm. Elime geçen iki dondurmayı alıp parasını ödedim. Tam karşıya varmak üzereydim ki dondurmalardan birinin muzlu olduğunu gördüm. İkimizde muzlu sevmezdik ki. Çok uykuluydum nerde olduğumu sorsalar onu bile bilemezdim. Dalgınlıkla yolun ortasından geri dönecektim ki her şey çok çabuk gelişti.
Önce Ömer'in sesini ardından arabanın kornasını duymuştum. Olduğum yere çivilenmiş gibiydim. Sonrası karanlıktı. Çok karanlık...
○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○
YOU ARE READING
Erkek Hali
Teen FictionAçıklaması yapılamayan olayların içinde olan bir genç kızın hayır erkeğin yani kızın ama erkek halinin yada erkek gibi görünen halinin HERNEYSE İŞTE öyle birinin hikayesine HOŞGELDİNİZ... Bu açıklama yeterli olmadıysa belkide açıklamalara zaman harc...
^^E-H-1^^
Start from the beginning
