32- Kalbim Kore'de kaldı.

993 102 22
                                    

*Yorumsuz geçiliyor. Kızıyorum. :/

Türkiye'ye döndüğümden bu yana fazlası ile sakindim. Sanki geçmişte yaşanan her şey, kafamın içinde kurduğum hayal ürünleriydi. Ne Byun Baek Hyun ne de Kim Tae Hyung ile karşılaşmıştım. Herkes, hayallerimin üzerine gölge düşüren ve beni geceleri çılgına çeviren kabuslarım olarak kalmıştı. 

Rüya gibiydi işte...

Oldukça kötü bir rüya...

Elimdeki kitabı yanıma bırakıp kahveme uzandım ve büyük annemin açmış olduğu  Antepten Ötedir Maraş'ın Yolu adlı müziği dinlemeye koyuldum. Seslendiren büyük ihtimal Latif Doğan'dı ve dedesinin damını göstermeyeceğim adam lanet olsun ki çok acıklı söylüyordu. Eğer on saniye dinlerseniz sözleri bilinçsiz bir şekilde tekrarlamaya başlıyordunuz. Misal veriyorum; ben. 

Noldu gardaş noldu darda mı kaldın
Doluya mı düştün karda mı kaldın
Bir zalim elinden yaramı aldın
Antebi maraşı başıma yıktın  

(YN/ Müziği yukarı ekledim. Dinlemek isteyenler için.)

Ne yaptığımı fark ederek irkildim. Ellerimi kulaklarıma siper ederek ayağa kalktım. Kedili terliklerimi ayağıma geçirirken "Büyük anne Allah aşkına kapat şu müziği diyerek!" söyleniyordum. Fakat beni duyan kimse yoktu. Sesim yedi düven insanı rahatsız etmişti ama ağır duyan büyük annemi hiç etkilememişti.

Sıkkın bir şekilde sesin geldiği yere, mutfağa yöneldim. Hala söylenerek mutfağa giriyordum ki büyük annemi çamaşır makinesinin yanındaki sandalyede uyur vaziyette buldum. Ah pardon. Horlayarak demeliydim. Çünkü gürültüsü Latif Doğan'ı bastırıyordu.

Ellerim iki yanımda pes ederek gözlerimi kapadım. Ardından mutfağa girip müziği kapadım.

"Hı? Aden? Latif?"

"Gece oldu büyük anne."

Büyük annem gözlüklerinin altından bana uykulu bir şekilde bakarken yerimde bir süre onu bekledim. Lakin o çoktan uykuya dalmaya başlamıştı bile. Beyaz yazmasının işlemeli kısmı dudağının içine girmişti. Her horlayışında işlemeler uçuşuyordu. Dişlerimi sıkarak ona doğru yöneldim. Dürterek "Yatsı geçiyor ama..." dedim. Yine tık yok. 

Sakin olmalıydım.

Sinirlerim büyük annemin horultusunun rüzgarı yüzüme her çarpışında biraz daha genişliyordu. En sonunda dayanamayarak konuştum.

"Latif Doğan kaza mı yapmış? Yok artık!"

Büyük annemin gözleri anında açıldı. Üzgünüm millet. Latif Doğan fanı büyük annemi başka türlü ayıltamazdım.

"Ne? Doğru mu?"

Elim belimde başımı iki yana sallayarak yüzümü düşürdüm. Kesinlikle normal bir ailede yaşamıyordum.

En nihayetinde büyük annemi odasına götürdüğümde, bende bu evde kendimi en rahat hissettiğim yere, odama geçtim. 

O haftanın ardından iki hafta geçmişti ve Baek'i engelledikten sonra kimse benimle iletişime geçmemişti. Bunda babamın rolü büyüktü. Eğer haber alabilseydim, en azından Ha Ri'nin ne durumda olduğunu sorardım lakin hala kimse benimle konuşmuyordu.

Bense burada normaldim işte. Bir buçuk yıl önceki yaşamıma yeniden dönmüştüm. Ruhen de bedenen de buradaydım. Fakat...

Kalbim Kore'de kalmıştı.

En zoru buydu işte.

Sıkıntı içerisinde gözlerimi kapatıp yastığıma sarılırken telefonum oldukça uzun bir aradan sonra yeniden titredi ve Allah sizi inandırsın yeniden o eski heyecanı hissettim.

Bunun için kendime kızmam gerekiyordu belki de ama yapamıyordum. Hızla, biraz da tereddütle telefonu elime aldım ve gelen mesaja baktım.

Turksell: "Dergilik yüzlerce popüler dergi ve gazete ile okuma keyfinizi katlamaya devam ediyor. Bu ay yeni eklenen dergi ve gazetelerimiz için ücretsiz Dergilik uygulamasını indirebilirsiniz. http://turksell.li/dergim B002

Mesaja şaşkınla bakıp mırıldandım.

"Ciddi olamazsınız..."

Fakat ben bunu der demez aklım bana oyun oynuyormuş gibi mesajdaki sıfır yazıları gülücük şeklini aldı. "Ciddiyiz," dedi sol taraftaki. Ardından bana göz kırparak diğer sıfırın yanına kaçtı.

Ben mi?

Bayıldım sanırım.

***

*Dedenin damını görürsün; Ölüm anlamına gelen bir bedduadır. -Lütfen evde denemeyiniz.-

Pardon Charisma| baekhyun ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin