⭐️1⭐️

479 22 7
                                    

Yaprakların çıtırtı sesleri, hızlı yürümemle daha çok artıyordu. Eteğimi tutup biraz daha hızlanarak sarayın bahçesine girdim. Normalde geç kalmazdım ama Maxwell bugün kaçmıştı ve onu bulabilmek için yarım saat uğraşmıştım. Henry? Ona yakalanmamalıydım..

Ona gözükmemeyi umarak hızla çiçekten yapılmış çelenk kapının arkasına geçtim. Yaslanıp birkaç dakika durduktan sonra dayanamayıp Henry'e baktım. Ne zamana kadar Marcus'la oynayacaksın acaba?

Marcus Henry'nin gömleğini ısırınca gülmeden edemedim. Henry Marcus'u kendinden uzaklaştırıp ona kızdı. Sarı saçlarını düzeltip saraya girdi. Bahçedeki korumalar henüz çıkmamıştı. Bunu fırsat bilip eteğimi tuttum ve hızlı adımlarla saraya doğru yürüdüm. Marcus havlamıştı. Lanet olsun!

"Şşşt sessiz ol. Biri duyacak.."

Beni çok sevdiğinden daha çok havlamaya başladı. Yanıma geldiğinde ona eğildim. Neyseki susmuştu. Henry'nin gelmesini beklemiyordum. Yanıma gelip reverans yaptı.

"Sana kaç kere diyeceğim önümde eğilme diye?"

Bana cevap vermedi. Önceden 'siz bir prensessiniz' derdi ve bu beni sinir ederdi.

"Eee nasılsın?"

Diye sordum sevecenle.

"Siz yine ata mı bindiniz?"

"Evet."

Dedim gözlerimi devirerek. Ama benim 'nasılsın' soruma cevap değildi bu.

Kraliçenin gelmesiyle onunla konuşmayı kestim. Henry anlamış olacakki az öteme geçti ve arkasında nedimeleriyle gelen Kraliçeye reverans yaptık.

Başımı kaldırdığımda da elbisemin uçlarına baktığını fark ettim.

"Yine ata mı bindin?!"

Diye bağırdığında ürperdim.

"Ha-hayır.."

"Yalan söyleme! Eteğindeki çamur izleri ne o zaman?!"

"Ama leydim?.."

Dedim titrek bir sesle. Ona başkalarının yanında anne demem yasaktı.

Gözlerinden alev püskürüyordu sanki. Başımı çevirip Henry'e baktım. Sağ elini sol elinin üstüne kavuşturmuş yere bakıyordu. Annem benim yüzümden ona kızmazdı umarım.

"Kont Henry, bunun olmasına nasıl izin verirsin?"

"Özür dilerim efendim. Bir daha tekrarlanmayacak."

Annem yelpazesini açıp eliyle salladığında, önündeki küçük bukleleri sallanıyordu. Birşey söylemeyip arkasını döndü.

Annem ve nedimeleri gittikten sonra Henry'e yaklaştım.

"Çok, çok özür dilerim."

Diyerek elini tuttum. Yüzüme bakmayıp bir adım geriye gitti.

"Bir prenses asla yabancı bir erkeğe dokunamaz."

Ona 'yapma böyle' demek istiyordum.

Başını kaldırıp yüzüme baktı.

"Kıyafetlerinizi değiştirin, yemeğe geç kalmayın prenses.."

Diyerek başını eğdi ve başka birşey söylemeyip saraya girdi. Onun gidişini izlerken gözümden bir damla yaş akmıştı. Hiç arkadaşım yoktu ve annemin konuşmama izin verdiği tek kişi de oydu. Ama o da benimle hiç konuşmuyordu ki.. Daha doğrusu
benim -bir prensesin sormaması gereken- saçma sorularıma cevap vermiyordu. Onun tek görevi benim asil bir hanımefendi olmamı sağlamaktı. Bunun için çabalıyordu ama bende o sıkıcı prenses hayatını yaşamak istemiyordum.

Acemi PRENSES ve Kont HENRYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin