1.Bölüm - Kütle Merkezi

6K 336 130
                                    


"Evren daima var olmuş olsun ya da olmasın, zaman önceden beri daima vardır. [...] Evrenin başlangıcından önce, zaman kavramının bir anlamı yoktur."

– Stephen Hawking

İlk insan, ilk doğum, ilk ölüm, ilk kahkaha, ilk gözyaşı, ilk düşünce, ilk korku, ilk heyecan... Her şey nasıl başladı?

İlk kelime, her şey ilk kelimenin yazılışıyla başladı. Yazının icadıyla zamanda kendine yer bulan İlk Çağ, Batı Roma İmparatorluğu'nun çöküşüyle son buldu. Artık farklı bir çağa girmişti insanlık. İstanbul'un Fethi ile son bulan Orta Çağ'a...

Akreple yelkovan birbirini kovaladı; günler gece oldu ve bir devrimle insanoğlu Yeni Çağ'a yelken açtı. Zaman, hep yaptığı gibi, yerinde durmadı. Şimdilerde insanlar Yakın Çağ adı altında varoluşlarını sürdürüyor.

Bir düzen dikkatinizi çekmedi mi?

Öyleyse daha yakından bakalım... Asırlardır insanlar çarpışıyor, birbirlerine saldırıyor, acı çekiyor; zaman geçiyor ama hiçbir şey değişmiyor. Bilim, teknoloji gelişiyor fakat insanlar vahşi köklerinden kopamıyorlar.

Şimdi, sizden son bir ricam var. Her şeyin öncesini hayal edin. Zaman kavramının, bir anlam ifade etmeye henüz başladığı bir Dünya'yı...

İNSANLIĞIN DÖRT ÇAĞI

Altın Çağ – Bu çağ süresince insanların ve tanrıların yöneticisi Titan Kronos'tu. Olimpos'taki ölümsüzlerin ürünü olan insan ırkı tanrılarla uyum içinde, onlarla iletişim kurarak, özgürce yaşamaktaydı. Huzur ve ahenk bu çağda hüküm sürdü. İnsanların beslenmek için avlanmaya, çalışmaya ihtiyacı yoktu. Doğa besinlerini onlara bolca sunardı. Görüntüleri gençliğini yitirmeden, uzun seneler yaşarlardı ve nihayet huzur içinde, uykularında ölürlerdi. Ölenlerin ruhları birer 'koruyucu' olarak gezegende kalırdı. Yaşayanları gözetir, korur, hastalıkları önler ve onlara yardımcı olurlardı.

Gümüş Çağ – Kronos'un varisi ve oğlu Zeus, babasını sürgüne gönderip insanlığın başına geçtiğinde her şey kötüye gitti. İnsanlar artık ömürlerinin büyük bir çoğunluğunu çocuk olarak geçiriyorlar, kısa bir süreliğine yetişkin hallerine bürünüyorlar ve hemen ölüyorlardı. Yetişkinliğe eriştikleri bu küçük periyotta birbirleri arasında huzursuzluk çıkarıyorlardı. İnsanlık tanrılara saygı göstermiyordu. Bu sebepten de, Zeus her birini öldürdü.

Bronz Çağ – Prometheus'un ateşi çalıp insanlara hediye etmesinin ardından insanlar savaşmayı, öldürmeyi öğrendiler. Bu çağda yetiştirilen insanlar sertti. Tüm amaçları ve tutkuları savaştan ibaretti. Zırhları, aletleri ve evleri bronzdan yapılmaydı. Bu kez insanlar kendi kendilerini mahvetmişlerdi. Savaşa olan tutkuları onları yok oluşlarına sürüklerken arkalarında isimsiz ruhlar bıraktılar. Bu ruhların hepsi, Hades'in karanlık evinde çürümeye mahkûm edildi. Bronz Çağ, Deukalion'un Seli ile noktalandı.

Demir Çağ – Yalnızlık, yıkım ve acı insanlığın son çağını en iyi özetleyen üç kelimeydi. İnsanlar birbirleriyle sürekli çatışırdı, yalnızca kendilerini düşünürlerdi. Varlıklarını emek vererek fakat sefalet içinde sürdürdüler. Çocuklar ailelerini utandırdı, kardeşler birbiriyle çarpıştı... Hoşgörü ile sadakat ise yeryüzünde bilinmeyen iki kavram haline dönüştü. Neyin doğru sayılacağını güçlü olanlar belirledi, yalan söyleyen insanlar herkesten daha iyi bilindi. Artık kimse utanç taşımıyor, yanlış olanı yapmaktan çekinmiyordu. Bunun sonucu olarak, tanrılar onları terk etti.

MOMENTUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin