8

12.5K 545 35
                                    

Bu adam beni takip mi ediyordu?

Anlamaz gözlerle ona baktım. O da bana bakıyordu.

"Uygar hocam?" diye sordum.

"Ela'cım." dedi. Ela'cım.

Ela'cım. Hmm.

"Ayakta kaldınız, oturmaz mısınız?" diye sordum. İmalı bir şekilde. Sanki bunu bekliyormuş gibi oturdu hemen. Gözlerimi devirdim.

Yemeğim geldi o sıra.

"Siz de ne istediğinizi söyleyin hocam." dedim. O da sipariş verince onun yemeğinin gelmesini bekledim. Başlamak için.

"Bu arada okul dışında şu sizi bizi ve hocayı bıraksak mı?" bunu söylerken masada öne doğru eğilmişti. Sanki gizli bir sır verir gibiydi. Bu haline dayanamayıp güldüm.

Şaşkın şaşkın bana bakıyordu.

"Niye güldün?"

"Çok tatlısın ondan." dedim.

Ne? Tatlısın mı? Gerçekten mi?

Bir an gözlerinin parladığına yemin edebilirim, ama kanıtlayamam.

Ellerimi refleks olarak dudaklarıma götürdüm. Nasıl böyle birşey söyledim.

"Çok tatlıyım. Değil mi?" dedi. Yemeği gelince hemen konuyu değiştirmek için,

"Yemeğin geldi. Hadi yiyelim." dedim.

"Utandın mı sen?"

"Utanmadım. Sadece hocama böyle birşey söylemek, yanlıştı." dedim.

"Ama şu an okul dışındayız. İstediğini söyleyebilirsin. Ve bu aramızda." deyip, göz kırptı.

Birşey demedim ve yemeğimi yemeye devam ettim. Yemek yerken aralarda hep bana baktığını yakalıyordum.

"Niye öyle bakıyorsun?" diye sordum, dayanamayıp.

"Sende çok güzelsin." dedi. Ama hiç ağzından kaçırmışa benzemiyordu. Bilerek pat diye söylemişti.

Bu işin sonu nerelere gidiyordu Ya Rab. Burdan evlenip kalkacaktık herhalde.

Yemeğimiz bitmişti ama biz bir türlü kalkamıyorduk. En son hesabı ben istedim. Yoksa sabaha kadar burda bakışacaktık. Hesap gelince garsonun elinden aldı.

"Hayır hayır. Ben ödeyeceğim." dedim. Tek kaşını kaldırıp baktı "hayırdır" der gibi.

Hesap kutusu elindeydi. Ve elimi kutunun üstüne koyup, almaya çalıştım. Elini elimin üstüne koydu. Eli sıcacıktı. Benim ellerim ise buz gibiydi. Eli elime değince sanki elektrik çarptığını hissetmiştim. Elimi nazikçe tutup çekti, ve kutuya parayı saymadan koydu.

"Biraz gezelim mi? Yarın okul yok, 2 günlük tatil var, boşuna bahane arama." dedi gülerek. Ben bu adam için sapık falan diyordum ama değildi sanırım. Olsaydı belli ederdi kendini. Hem yanımda biber gazım vardı, acımaz sıkardım. Biraz gezip, sevdiğinin olup olmadığını sorup ona göre davranabilirim.

"Olur. Zaten evde beni bekleyen biri yok." dedim. Ağzını arayacaktım. "Sizin yok mu?"

"Benim de yok. Ama her an olabilir." dedi. Yok demek mi oluyordu bu?

Sevdiği varsa bana yanlış yapmazdı diye umuyorum.

"Nereye gideceğiz peki?" göz kırptı ve,

"Arabaya bin, gidince göreceksin." dedi. Arabaya bindim ve beklemeye başladım. Karanlık ve ıssız bir yere gelmiştik. Ve ben karanlıktan çok korkardım. Burası bir ormandı.

Öğretmen Kılıklı Mafya (DÜZENLENİYOR)حيث تعيش القصص. اكتشف الآن