Kimseden çıt dahi çıkmıyordu. Lanet Vettel ikilisi bile, ses çıkarmıyor, yavaşça atıştırmalık bir şeyler yiyip, pür dikkat bizi izliyorlardı. Babam David sanki ne söyleyeceğimizi biliyor, fakat bilmezden geliyordu. Bakışları ise gittikçe korkunçlaşıyor, Daemon ise soğuk terler dökmeye devam ediyordu.

Derin nefesler alıp, vermeye devam eden Daemon, koluyla başındaki terleri silip, son bir kez derin bir nefes daha aldı ve konuşmaya başladı.

D: Dav.. Yani Efendim? Sizinle konuşmak istediğim bir konu var.

Der demez, önceden yere eğdiğim bakışlarımı babam David'e çevirdim ve bir cevap vermesini bekledim. Fakat babam cevap vermemesine karşın, ifadesini daha da sertleştiriyordu.

Sesli bir şekilde yutkunan Daemon ise, bu davranışıyla zaten şaşkın olan beni daha da fazla şaşırtıyordu.

''Nerede o şeytani bir şekilde gülümseyip, istediği her şeyi elde eden herif?'' Diye kendi kendime söylenmeden edemeyip, başımı derin nefes alıp, konuşmaya devam eden Daemon'a çevirdim.

D: Uzun zamandır tanışıyoruz. Aslında nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum. Fakat. Ben.. Ben oğlunuza aşık oldum efendim. Lütfen onu bana verin.

Der demez elimi sıkıca tutmaya başladı. Fakat aynı zamanda soğuk terler dökmeye devam ediyordu. Babam David'in yüzüne bakmaya dahi cesaret edemiyordum. İçimdeki ürperti dalgası gittikçe büyümeye devam ederken, bir anda yalnız olmadığımı ve Daemon'ın da en az benim kadar gergin olduğunu görebiliyordum. İkimizde aynı anda derin bir nefes alıp, sakinleşmeye çalıştık ve yere eğdiğimiz başlarımızı yukarı kaldırdık.

Başlarımızı yukarı kaldırdığımızda babam David'in hafifçe tebessüm ettiğini gördüm. Tam rahatlayacağım sırada, ifadesini değiştirip, Daemon'ın yüzüne sertçe yumruk atıp, onun yere düşmesini sağladı. Babam Ted ise çoktan çığlık atmış, elini ağzına götürüp, sakinleşmeye çalışmıştı. Sanırım şoka girmiş olmalıydı. Gerçi bu konuda yalnız olduğunu söyleyemezdim. Zira bende en az babam Ted kadar şoka girmiş, hareket etme kabiliyetimi yitirmiştim çoktan.

Cody amca da en az babam Ted kadar şaşkın görünürken, Lanet olası Vettel ikilisi ise kıs kıs gülmeye devam edip, atıştırmaya devam ediyorlardı. Derin bir nefes alıp, etrafıma bakmaya son verdiğim sırada, babam David'in tek eliyle Daemon'ı yerden kaldırdığını ve yakasından tutup, duvara yapıştırdığını gördüm. Yüreğim ağzıma gelmişti resmen. Olduğum yerde donakalmış, hareket edemiyordum. Sanırım felç geçirmiş olmalıydım. Bacaklarımı hissetmiyordum çünkü.

Daemon'ın yakasını sımsıkı tutmaya devam eden babam, kendisini sakinleştirmeye çalışan Cody amcamı görmüyordu resmen. Bakışları avına odaklanmış, onu nasıl kolay yoldan öldürebilirim düşüncesi içindeydi. Sinirinden ellerinin titrediğini görebildiğim halde hiçbir şey yapamıyordum. Bir yandan kesik nefesler alıp, veriyor bir yandan da, hareket etmeye çalışıyordum. Daemon ise olduğu yerde durmaya devam edip, gözlerini benden bir saniye bile ayırmıyordu.

Onun bana olan bakışlarından cesaret alıp, derin bir nefes aldım ve sakinleştiğimden emin olduktan sonra, babamın kolunu tutup, ona yalvarmaya başladım.

A: Baba! Lütfen bırak onu. Ne olur! Yalvarıyorum sana.

Dediğimde ise bakışlarının bir anlığına da olsa yumuşadığını gördüm. Fakat bakışlarını tekrar şeytanileştirip, onu sımsıkı tutmaya devam etti. Gözlerini gözlerimle birleştirdiğinde ise bir adım geriye gitmekten alıkoyamadım kendimi. Çünkü daha önce babamı hiç böyle görmemiştim. Bakışları o kadar çok korkunçtu ki, utanmasam altıma edecektim. O derece titremiş, o derece korkmuştum.

SENİ BIRAKMAYACAĞIM 2Where stories live. Discover now