V

100 33 22
                                    


Selin

"Tamam... İyisin..."

Karnımın üzerindeki baskıyı hissedince acıyla inledim. Gözlerimi güçlükle araladığımda karşımda Eylül'ün telaşla karnıma baskı yaptığını gördüm. Kendime geldiğimi farkedince gülümsedi.

"İyisin."

Yavaşça doğrulup karnıma baktım. "O şerefsiz beni vurdu." Acıyla başımı yeniden indirdim. Ardından etrafıma bakındım. Muhtemelen bodrum katındaydık.

"Kapı kilitli camlar ise çok küçük. Her şeyi denedim." dedi aklımı okurcasına. Camlara baktım.

"Evet ama işe yarayabilirler..."

"Nasıl yani?"

***

Camın kırılmasının hemen ardından ayak sesleri işittik. Eylül ile göz göze geldik.

"Başlıyoruz."

Eylül

İri yarı olan Ömer elindeki av tüfeği ile aşağı inmiş yerde yatan Selin'e bakıyordu. Merdivenin altına doğru saklanmış belli olmamayı diliyordum. Beni göremeyince sorgulayan gözlerle Selin'e yöneldi. Elimdeki cam parçasını dahada sıkı kavradım. Derin bir nefes aldım. Ardından ona yöneldim.

Nisa

Tabancam elimde asfaltı takip ediyordum. Yanlış tarafa mı gidiyordum? Belki. Etraf oldukça sessizdi. Fazla sessiz. Bir süre sonra ileride bir market görüldü. Havanın sıcaklığı ter içinde kalmama sebep olsada hızlandım. Marketin önüne gelince durdum. İçeriden oldukça yüksek sesli gürültüler geliyordu. Yavaşça başımı uzatıp bakındım. O iki metrelik devasa boyuyla ve iri göbeğiyle hala oradaydı. Dikkat çekmeden yola devam ediyordum ki duraksadım.

Kimi kandırıyordum? Yaklaşık 3 saatlik yolu yürüyerek mi gidecektim? Yavaşça gülümsedim. Sırt çantamı yere koydum ve içindeki pompalı tüfeği sıkıca kavradım.

"Bu kez korkmuyorum."

Eylül

Cam boynuna saplandığında acıyla kükredi. Bana doğru savurduğu av tüfeğinden son anda sıyrıldım. Tam namluyu bana çeviriyordu ki namluyu ellerimle kavrayarak havaya kaldırdım. 2-3 el ateşten sonra karnıma gelen diz darbesiyle yere kapaklandım. Silahın bana doğrulan namlusunu hissedebiliyordum. Yerdeki cam parçasını sıkıca kavradım. Tam da o sırada Selin Ömer'in ayaklarına yapıştı. Ömer bir el ateş etti ve aniden doğrularak elimi çenesinin altına doğru savurdum. Ömer'in korku dolu son bakışlarını gördüm. Ardından yere yığıldı.

"Çok geçmeden gelirler, gitmeliyiz."

Av tüfeğini alarak kapıya doğrulttum. Ayak sesleri duyulmaya başlamıştı. Cenk geliyor olmalıydı.

"Selin?"

Ses gelmeyince bakışlarımı yavaşça yere yönelttim. Ellerini bana uzatmış yerde acı içinde yatan insanla karşı karşıya buldum kendimi. Dizlerimin bağı çözüldü. Sendeleyerek yanına eğildim. Gözlerimden akan yaşlara engel olamıyor, onun can çekişirkenki gülümsemisine anlam veremiyordum. Yavaşça dudaklarını araladı.

"Sakin ol. Her şey düzelecek. Yorma kendini." dedim panikle. Mermi omzuyla boynunun birleştiği kısıma isabet etmişti bir taraftan ellerimle düzenli baskı uyguluyordum.

"En azından... Sen yanımdasın..."

Gözlerinin içine baktım. Titreyen gözlerinden birer damla yaş süzüldü. Sonra ağzını tekrar araladı.

"Seni se-seviyorum..."

Bana bakan gözleri aniden donuklaştı ve göğsünün inip kalkması yavaşça sona erdi. Titreyen elimi yavaşça gözlerine götürdüm, ardından o gözlerin bir daha açılamayacağını bilerek kapattım.

Nisa

"Hey! İri olan!"

Zombi ağır ağır bana döndü. Elinden geldiği kadar hızla atak yaptı fakat yana kaçtım. Pompalının namlusunu karnına doğrultarak tetiği çektim. Geriye doğru sendeleyen aylak hemen ardından tekrar atıldı fakat yine çok yavaştı. Yandaki rafta bulduğum ekmek bıçağını dizinin arkasına saplayarak hızla geri kaçtım. Yaratıktan acı dolu bir inleme gelmişti. Pompalının mermisini yaratığın kafasına doğrultarak tetiği tekrar çektim. Fakat bu sefer hiç bir şey olmamış gibi kolunu savurdu. Karnıma gelen darbeyle yerde bir kaç metre ileriye kadar sürüklendim. Aniden üzerime çıkmış yüzümden parçalar koparmaya çalışıyordu. Kemerimdeki bıçağıma uzandım. O sırada sol kolumda bir acı hissettim. Yaratık kolumu yakalamış koparmaya çalışıyor sağa sola sallıyordu. Acıyla inledim. Bıçağımı kavradığım an alnın ortasına daldırdım. Yavaşça çenesi gevşedi. Altından çıkmak için uzun bir çaba sarf ettikten sonra yanına otururken buldum kendimi. Ağlıyor, içimden küfürler savuruyordum. Sonra göz ucuyla tüfeğe baktım.

"Orada görüşürüz Murat." diye fısıldadım kendi kendime.

Çeneme dayadığım sıcak namlu ellerimin titremesine neden oldu. Parmağımı tetiğe götürdüm. Ardından her şey karardı.


UmutsuzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin