Arkasını döndü ve dış kapıya yürümeye başladı. Doğal olarak beni de peşinden sürüklüyordu. Arkadan Can'ın ''Daha karpuz kesecektik.'' diyen sesi duyuluyordu ama aldırış etmedi.

Dış kapıya gelince hizmetçiler benim hırkamı ve Kayra'nın kaşesini verdiler. Kapı bizim için açılınca dışarı çıktık.

Sanırım kıyamet kopacaktı çünkü Kayra hala elimi tutuyordu. Sinirli miydi yoksa bu onun normal hali miydi ayırt edemiyordum.

Elimi bıraktığımda Kayra'nın arabasının önündeydik. Yok canım arabasına mı binecektim?

Kayra arabanın etrafında dolandı ve bindi. İçeride birkaç saniye durduktan sonra benim tarafımdaki kapıyı içeriden açtı ve kafasını uzattı. ''Binmeyecek misin?''

Baş parmağımla kendimi gösterdim ve sağıma soluma baktım. ''Ben mi?'' Kayra arkasına yaslandı ve gözlerini ayırmadan karşısındaki yola baktı. ''Bin şu arabaya şapşal.''

Sürücü koltuğuna oturdum ve kapıyı kapattım. ''Dikkat etsene bu çok pahalı bir araba.''

Güldüm ''Özür dilerim Kayra hazretleri. İlk defa arabanıza bindiğim için heyecanlandım sanırım.''

''Gevezelik etmeyi kes şapşal.''

Kaşlarımı çatıp Kayra'ya döndüm. ''Hey! Bana hakaret etme hakkına sahip değilsin.''

Arabayı ani bir hareketle sağa çekti ve durdurdu. Kolunu direksiyona yaslarken bana döndü. ''Tam bir şapşal geri zekalısın. Nasıl tek başına oraya girersin?''

''Sanane ya! İstediğimi yaparım.''

Dudaklarını birbirine bastırdı ve geri yasladı. Parmakları direksiyonun üzerinde ritim kuruyordu. ''Tamam, zarar görmen umrumda bile değil. Bir şey buldun mu bari?'' Donup kaldım. Az önce sanane demiştim ama bunu da söylemesi gerekmezdi. Alındığımı belli etmemek için güldüm ama boğazım düğümleniyordu. ''Kendimi ajanın gibi hissettim.'' dedim.

O da güldü. ''Öyle zannediyorlar zaten. Şimdi ne bulduğunu bana göster.'' Beni bu yüzden mi arabasına bindirmişti? Tam bir salak gibi hissediyordum. Ama bulduğum şeyleri ona vermeyecektim.

Omuz silktim. ''Hiçbir şey.'' Üzerime uzandı ve yanıma koyduğum çapraz pembe çantamı aldı. Hemen aldığı çantaya yapıştım ve kendime çekmeye başladım.

''Versene şunu ya!'' diye bağırdı Kayra.

''Ailen sana bir bayanın çantasının karıştırılmayacağını öğretmedi mi?'' Bir an için durduk. Anında bunu söylediğime pişman olmuştum. Tam bir şapşal geri zekalıydım. Ama Kayra çantayı çekmeye devam edince rahatladım ve hatamı telafi etmek için ''Kendi kendine de öğrenebilirdin.'' dedim. Yine durduk. Bu sefer kendime yeterli bir hakaret bulamamıştım.

''Bence sus çünkü gittikçe batıyorsun.'' dedi Kayra. Ben de saf saf ''Haklısın'' diye onayladım.

Kayra öküz gibi çantayı kendine çekince ben de arabada üstüne düştüm.  Her ne kadar doğrulmak için bacaklarına dayansamda doğruldum ama Kayra ben doğrulana kadar çantamı açmıştı.

Ajandayı ve fotoğrafı çıkardı. Fotoğrafı bulduğuna şaşırmış gibi değildi.

Fotoğrafı ajandanın arkasına aldı ve siyah deri kaplı ajandayı açtı. Birkaç sayfayı hızlıca okudu ve ajandayı kapatıp benim tarafımda bulunan yeri açıp içine koydu.

"Aferin iyi iş çıkarmışsın."

"Birincisi bunu iş olarak yapmadım. İkimcisi onları ben aldım. Yani bende kalmaları gerek."

DaimaTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang