Tuvaletin yanındaki odalara göz gezdirdim. Hangisi Emre'nin odasıydı acaba. Tam gözüme kestirdiğim bir odaya gitmek için adımımı atacaktım ki yan tarafımdaki merdivenleri fark ettim. Çatı katı.

Tekrar arkamı kontrol ettim ve kimsenin beni izlemediğini fark edince merdivenleri ikili üçlü çıktım. Yukarısı da temizdi. Tozlu tavan arasına bir merdiven daha vardı. Yukarı çıktıkça merdivenler daraldı aynı zamanda da tavan alçalıyordu. İki büklüm vaziyette karanlık tavan arasına ulaştım.

Çantamdan küçük el fenerimi çıkardım ve etrafı aramaya başladım. Bir sürü belge ve kutu vardı. Hemen elime geçen bir ajandayı karıştırmaya başladım.

4 Ocak 1981

8-9... Milletvekili seçimleri için konuşmayı prova et.

9-10...Savcı ile görüşülecek.

10-11...Kemal Beylere gidilecek.

11-12-... Maria ile öğlen yemeği.

Yutkundum.

12-13...Meclise gidilecek.

13-14...Konuşmanı yapılacak.

Gerisi yırtılmıştı. Ajandayı çantama attım ve küçük fenerimi başka şeylere çevirdim. Az ileride kutunun üzerinde bir resim vardı. Ciddi anlamda küçük bir tavan arasıydı. Çok fazla da eşya yoktu.

Resmi elime adlım. Bu Kayra'nın evinde bulduğum resim ile aynıydı. Günlükte bahsedilen Ulaş bu evde mi yaşamıştı. Resmin arkasını çevirdim. 9 Nisan 1980... Maria'nın okulda öğretmenliğe başladığı gündü bu.

Resme bakmaya devam ediyordum ama yukarı çıkan ayak sesleri duydum. Gittikçe yaklaşıyorlardı. Soluğumu hızlandırdım. Fotoğrafı da çantama attım.

Geldiğim yere kadar bir kısa bir de uzun merdiven vardı. Hemen merdivenleri inmeye başladım. Kısa merdivenleri bitirdikten sonra uzun merdivenleri inmeye başlayacaktım ki tam karşımda Emre'nin dedesi göründü. Çekik gözlü bir adamdı ve gençliğinde çok yakışıklı olduğu şimdiki halinden de belliydi fakat bakışları acımasızdı.

Adam gülümsedi. ''Yolunuzu mu kaybettiniz?'' Gözlerimi kırpıştırdım. ''B-ben sadece yukarıyı merak etmiştim fakat zaten çı-''

''Fazla merak iyi değildir.'' Bu adam beni korkutuyordu!

''Haklısınız efendim. İzninizle şimdi arkadaşlarımın yanına dönmem gerek.'' deyip bir adım attım ki yaşlı adam önüme geçti. Aramızda yalnızca bir adımlık fark kalmıştı. Az önce onun evinden iki tane eşya çalmıştım. Eğer çantama bakarsa beni polise bile şikayet edecek bir tipe benziyordu.

''Bir sorun mu var?'' Adam arkasını döndü. Kayra'ya baktıktan sonra bana döndü ve elini uzattı. ''Tam olarak tanışmamıştık değil mi küçük hanım? Ben Turgay.'' Hiç sevmediğim adamın ikinci kez elini sıktım. ''Ben de Karen, Karen Bilen.''

Adamın arkasında duran Kayra bana uzandı ve bileğimden yakalayıp kendine çekti. ''Ben de Kayra Eroğlu. Tanıştığıma çok memnun oldum Turgay Bey.'' dedi ve çarpık gülümsemesiyle adamın elini sıktı.

Bileğimden tutup beni salona sürükledi. Masanın yanına geldiğimizde sandalyeye astığı ceketini aldı ve ''İyi akşamlar. Biz kaçıyoruz.'' dedi. Herkes şok içinde bize bakarken ben de olayı idrak edememiştim.

Sanki bileğimi tuttuğunu yeni fark ediyormuş gibi eline baktı. Parmaklarımı bileğimden çözüldü ve parmaklarıma kilitlendi. ''Size iyi eğlenceler.''

DaimaWhere stories live. Discover now